FIRTINA

58 7 14
                                    

İyi okumalar ^^

Jungkook'dan

Selam ben kendi kendine eziyet eden Jeon Jungkook şu an sanırım bittiğim an sığınabileceğim her hangi bir yer yok ya da her hangi bir beden,bir tek ben varım işte bir tek ben...

Gülmeli miyim, yoksa ağlamalı mıyım? İkisinide neden yapamıyorum. Sanki put kesilmiş gibiyim ve ne, yapacağımı bilmiyorum. Bir çıkmazın içerisindeyim bir farklılık da aramıyorum asla. Hayır, derdim huzur da değil sonsuza kadar huzurlu ve mutlu kalamayız ama ben sadece acı tatlı ne varsa yaşayabileceğim birini isterdim. Yani ben bir anne, belki bir baba isterdim, belki de hayatıma bir arkadaş isterdim, ben sevince sevilmek isterdim.

Kimsem yok değil hayır! Çevrem var ama ben yine de yanlız hissediyorum ve gökyüzünden ölen milyonlarca insana el sallıyorum ayrıca şu anda bu fırtınada dışarı çıkan tek insan da ben oluyorum sanırım. Ölümü bekliyorum içim neden bu kadar karanlık bilmiyorum sanki kafam da biriyle savaşıyorum.

****************************
Taehyung'dan

İçeri giren müşterime kare gülüşümü yolladım ve ona diktiğim elbisesini gösterdim.

"Nasıl olmuş bayan miyamin?"

Parıldayan gözlerle bana yaklaştı.

"Bay Taehyung siz gerçekten inanılmazsınız!"

Gülümsedim.

"Beğenmenize sevindim ama gerçekten abartılacak bir şey yok."

"Alçak gönüllü olmayın sizi bütün arkadaşlarıma tavsiye edeceğim ve artık devamlı müşterinizim."

Güldüm ve elimi uzattım.

"Kapım her zaman açık buyrun gelin lütfen."

Elimi sıkıp gülümsedi.

"Geleceğim iyi günler."

Arkasını dönüp dükkandan ayrıldı. Ben ise akşam ne, yiyeceğimi düşünüyordum. Hava kötüydü fırtına vardı bayan miyamin aklıma gelsede evinin karşıda olduğunu hatırlayıp rahat bir nefes verdim. Ardından deri parduseme uzandım şansımı denemekten zarar gelmez diye düşündüm ve kapıya ilerledim. Kapıya açtığımda yediğim rüzgarla yanlış bir karar aldığımı fark ettim ama tek fark ettiğim bu değildi. Bu fırtınada yürümeye çalışan bir adam vardı ve sanırım ya yanlış zamanda dışarı çıkmıştı ya da kafayı yemişti.

Bir anda yere yıkılmasıyla gözlerimi büyüttüm ardından ne, olacağını düşünmeden koşmaya başladım ama koşamadım. Bu rüzgar yüzünden sadece koşmayı denedim. Zar zor da olsa yerde yatanın yanına varmıştım onu uzanıp kucağıma aldım.

Dükkanına doğru ilerledim yavaş bir süreç olsada gelmiştim. Her ne kadar yorulsamda yabancı adamı koltuğa uzandırıp üzerindeki kabanı çıkardım. Fazlasıyla ıslanan kabanı asıp adamın üzerini örttüm. Hasta olmamak için kendi kıyafetlerimide değiştirdim ve yemek yemekten çoktan vazgeçmiştim bu yüzden dikiş işlerini geri döndüm.

****************************

Jungkook'dan

Gözlerimi açtığımda karşımda özenle dikiş yapan bir adam beklemiyordum. Gözlerimi ovuşturup tekrar adama baktım. O kadar odaklanmıştı ki fark etmemişti bile ve istemsizce bu bende yutkunma isteği uyandırıyordu. Çünkü o özen ve dikkatlle işlerken çatılan kaşları her güzel olduğunu düşündüğünde parlayan gözleri... Bir dakika ben adamı süzüyorum! Aptal Jungkook.

Kendimi kınayıp doğruldum. O sırada fark etmiş olmalı ki bana baktı. Tanrım! Bana neden öyle bakıyorsun be adam. Ben niye heyecanlandım şimdi kahretsin!

"Sonunda uyandın daha iyi misin?"

O değilde ben buraya nasıl gelmiştim? Ayrıca sana kötüyüm diyemem ki her neyse.

"İyiyim ama ben buraya nasıl geldim?"

Yanıma gelip elini anlıma koydu ve ben kalakaldım.

"Ateşin düşmüş güzel."

Bana güzelce gülümsedi.

"Ben dışarı yiyecek bir şeyler almaya çıkıyordum ama hava baya kötüydü. O sırada dışarıda seni gördüm bir anda yere yığıldın seni öyle bırakamazdım. Bu yüzden sana yardım edeyim dedim şu an dükkanımdasın bir bakıma evim aslında."

"Anladım çok teşekkür ederim size borçlandım artık ben kalkayım."

Gözlerini büyüttü ve kaşlarını çattı.

"Bu fırtınada mı? Otur sorun yok fırtına bitene kadar burada kal."

"Ama-"

"İtiraz yok."

Şaşkınlıkla ona baktım.

Güldü ve o an sanki kalbimi alıp avucunda sıktı.

"Tavşana benziyorsun."

"Anlamadım?"

"Diyorum ki tavşana benziyorsun."

"Fazla samimisin."

"Ah öyle mi farkında değilim rahatsız ediyorsam özür dilerim."

Ensesini kaşıdı. Sanırım onu kırdım.

"Yani öyle demek istemedim."

Gülümsedi.

"Sorun değil ama açsan aç kaldın demeliyim."

"Yok aç değilim."

"Anladım."

İşine geri dönmüştü bense ne yapacağımı düşünüyordum. Ayağa kalktım bir an başım döndü koltuğa tutundum gözleri bana döndü.

"N-Ne yapıyorsun ?!"

"Saki-"

O beni belimden mi tuttu?! ÇOK YAKINIZ!

HELLÖĞĞ YENİ KİTABIMLA KARŞINIZDAYIM!

Ayrıca yazım hatası yapabilirim o yüzden rahatsız olacaksanız anladınız neysem.

Bu arada konu nasıl beğendiniz mi?

Bu kadar yeter o zaman ay lav yu diğer bölümde görüşmek üzere canlar.👋

(Okunma 30 vote 10)  sınır ^^

TERZİ//VKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin