Son Hedef

174 7 5
                                    

Yağmurun yağacağı gri bulutlardan belliydi. İçimdeki huzuru götüren bir durumdu. Ama daha fazla kitap okumaya ve içimi ısıtacak bir sıcak çikolata içmeye yarayan zamanlardan biriydi. Kitap insanların arkadaşıdır derler ya işte tam da  bu kavram benim için yaratılmış. Ama bu sefer olmadı. Telefonumun kısık sesiyle yerimden irkildim. Gaye arıyordu. İyi ve temiz bir kızdı fakat bilmediğim kimseye söylemediği yönleri vardı. Bazen ben de tanıyamıyordum onu. Telefonu açtım. Gaye'nin boğuk sesini duyunca bir garip oldum. ''Ozan'' dedi. Ozan mı ? telefonu unutup Ozan kim diye düşünmeye başladım. Beynimde olan bütün insanları sırayla gözlemledim. Ozan. Gaye'nin sevgilisi. Daha doğrusu hala sevgilisi olduğunu düşünüyor. Araları biraz bozuk. Düzelmesi imkansıza benziyordu. Fakat Gaye hala eskisi gibi mutlu olacak sanıyorlar ama nafile. Daha önce hiç görmemiştim Ozan'ı. Gaye'nin anlattığı anılardan ibaret. Belkide kendi kafasında kurduğu kurgulardan biridir. Düşünmeye bırakıp tekrardan telefona yöneldim. ''Ne oldu Ozan'a ?'' 

''Telefonlarıma cevap vermiyor. Hani diyorum. Şey ben sana Ozan'ın telefon numarasını verip sen konuşsan. Gaye çok kötü filan desen.''

Gaye'nin isteklerinin sınırı akan su gibi hiç bitmez. Bazen gerçekten insan ne dese bilemiyor. En övdüğü özelliği ise mavi gözleri. Deniz mavisi gibi gözleri var diye anlatıyor. Mavi. Her tonu güzel olan renk. Huzurun rengi mavi. Anlatmayı bırakıp Gaye'ye cevap vermeye yöneliyorum. ''Yok canım daha da neler senin sevgilinle benim ne alakam var ya ?''

''Ya hadi ne olur bundan sonra istediğin her şeyi yapıcam hadi ya''

İşte bir tane daha Gaye'nin beni ikna etme laflarından bir tanesi. Eğer kabul etmessem hemen kırılır. Arkadaşımı kaybetmek istemiyordum. 

''Tamam ama bir daha olmaz''

''Tamam benim canım arkadaşım. Hemen numarayı mesaj atıyorum.''

''Tamam bay bay.'' 

Gaye heyecandan bay bay demeden telefonu kapattı. Bilmiyorum ama arkadaş kıymetlidir. Onu kırmak istemiyorum. Canının acımasını istemiyorum. Telefonumun sesi duyunca direkt telefonuma yöneldim. Telefona gönderilen numarayı çevirdim. Telefonu çok kalın sesli birisi açmadı. Hafif bir ses tonu vardı. İnsanı mutlu ediyordu. Gaye çok şanslıydı. Fakat unuttuğum bir konu vardı. Gri bulutlardan gelen ve cama çarpan yağmur damlalarının sesini duyabiliyordum. ''Ben Aysima.''

''Aysima ?''

Bende nasıl bir kafa varsa ilkönce kendimi tanıtmam lazım.

''Evet Aysima. Gaye'nin arkadaşı seninle görüşebilir miyiz ?''

''Neden ?''

''İşte Gaye hakkında.''

''Peki ama hava yağmurlu. Araban varsa gel yoksa alabilirim.''

''Tamam adresi atarım.''

Telefon kapandı. Düşünceli birine benziyor. Bu zamanda böyle insanlar şansa bulunuyor. Dolaptan giyeceğim kıyafeti çıkardım. Üstüme geçirdim. Aslında benim gözlerimde mavi idi. Fakat başkasında mavi göz denildimi bir garip oluyorum.

Kapıdan çıkıyorum. Kapının önünde siyah arabalı bir adam bana camdan bakıyor. Deniz mavisi gözler. Gerçekten Gaye'nin anlattığı gibi deniz mavisi gözleri vardı. Arabadan inince gözlerinin içine baka kaldım. Arabaya yavaşça bindim. Kahve kokuyordu. En sevdiğim kokulardan biridir. Araba hızı bana biraz fazlaydı. Biraz yavaşla demeye çekiniyorum. Sonuçta hiç tanımadığım birisi. Arabaya yavaşlamaya başlıyor. Bir cafenin önünde duruyoruz. Ozan'ın yüzüne bir kez bakıyorum. Soğuk ve sert. Bir o kadarda güzel bir gülümsemesi var. Değişik bir kişiliği var. Kapıyı açıyorum. Cafenin kapısına yöneliyorum. Ozan hala gelmemişti. En son kapıyı açıp çıkıyor. ''Birlikte geldik. Beni bekle öyle giricez.'' Ters birisine benziyordu. Söylediğim her şeyi geri almaya düşündüm. Fakat tam tamına kişiliğini çözmeden ön yargılı olmazdım. Dediğini yapıp kapıda bekledim. Yavaş adımlarla geliyordu. Deniz mavisi gözlerinin altında acı yatıyordu. Bilmiyordum. Niye öyle bir izlenim yaptım karar veremedim. Yanıma geldi. Cafenin kapısından girdim. Öyle çok büyük veya çok küçük bir yere benzemiyordu normaldi. Bir masaya geçtik. Garson yanımıza uğradı. ''Ne istersiniz ?'' Benden cevap yok. Ozan ''Bir kahve'' dedi. Canım hiç bir şey istemiyordu. Sadece konuşup gidecektim. Fakat yağmur daha hızlanmaya başladı. Nasıl döneceğimide bilmiyordum. Kahveyi hızlı bir şekilde getirdiler. Kahvesinden bir yudum aldı. Acı gelmişti galiba kahve. Yüzünü buruşturdu. Şeker istedi. Şekeri koyup içinde erimesini bekledi ve konuya girdi. ''Gaye hakkında ne konuşacaksın ?''

''Bak konuyu çok uzatmayacağım. Gaye'nin isteğiyle burdayım. Gaye gerçekten seni çok seviyor. Ben seni daha önce görmedim. Ama bir senelik ilişkiniz var. Küçük nedenlerle aranızı bozmayın. Ona sorsanız en son hedefin ne olur diye kesinlikle seninle barışmak isterdi.''

''Peki benim hedefim var mı ? diye sordun mu. Benim hiçbir hedefim yok. Ne okul hakkkında ne sevgili konusunda kısacası hiçbir hedefe sahip değilim. Bundanda mutluyum. 

''İnsan hedefsiz nasıl yaşayabilir. Hedefin olmazsa ne yapacağına karar veremezsin.''

''Fikrini soran olmadı. İstediğim şekilde yaşarım. Buna kimse karışamaz. Hem ayrıca ben Gaye'yi sevmiyorum.''

''Ama o çok kötü durumda.''

''Yeter dinlemek istemiyorum.'' 

''Bir daha da söyle karşıma çıkmasın.''

Ne diyeceğimi bilmeden öyle durup kaldım.

''Arabaya geliyorsan gel gelmiyorsan gelme.''

Bilmiyorum ama bir şey o arabadan beni geri çekti ve ''Gelmiyorum''dedim.

''Sen bilirsin.''

Fakat burası eve çok uzatı ve havada bir o kadar yağmur vardı. En azından taksi diye bir şey icat edildiğinden pek sorun olmaz diye düşündüm. Cafenin dışına çıktı. Tam arabaya bincekken arkasından gidip bağırdım. ''Sen ilk gelince birlikte geldik beraber gireceğiz dememişmiyin ? Bende şimdi sana diyorum. Evet gelmiyorum dedim ama senin bana söylemen lazımdı. Senin unuttuğunu ben hatırlatıyorum. Aslında söylemen gerek ama pek o tipe benzemiyorsun. Birden durdu. Bana doğru yaklaşıp kolumdan tutup arabaya doğru ittirdi.

''Ben Ozan Aymar. Sen bana ne yapacağımı söyleyemezsin. Ben gerekli olan her şeyi halledirim. Sen bana ne yapacağımı söyleyemezsin.''

Sustum. Araba hareket etmeye başladı. Çok hızlıydı. En sonunda dayanamayıp 

''Sen kimsin ya bana bağrıyorsun. Sen Ozan Aymar'san bende Aysima Ergün sen söylersen bende söylerim. Sen bana karışamazsın istediğini söylemezsin.''

Araba hızını görseler uçmak yanında oyuncak gibi kalır. Ozan kontrolünü kaybetmeye başladı. Sinirden direksiyonu bırakıp bağırmaya başladı. Ağacın uzun gövdesine araba çarptı. Çarptıktan sonra gözlerim karardı ve hiç bir şey hatırlamamaya başlayıp gözlerim kapandı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 10, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son HedefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin