Bugün bir insanın ölümüne tanık oldum. Bu acı o kadar tarif edilemez ki. Geride onlarca insan bırakılmaz ki. Nasıl olurda bi can kendine kıyar. Onu o raddeye ne getirmiştir, kim? Geride bıraktığı ailesi ben bu durumdayken bile ne yapıyordur şimdi. Her acıya gülümseyen insanlar siz sanıyor musunuz ki gülüp geçiyor? Hayır. Herkesin bir dolma noktası var. Herkes aynı acıyı yaşayabilir fakat duygusal olarak herkesin kaldırması mümkün değildir. Keşke elimden bir şey gelebilse diyor insan keşke engellenebilse. Her şey için o kadar geç ki bu vakit. Bir adımımız, bir hareketimizle dünya o kadar çok değişirmiş ki meğer. Hayattayken benim hayatımda hiç bir yeri olmayan bir insan nasıl bu kadar canımı acıtabilir? Ve şu mesleğini yaptığını sanan haber kollayıcılar bir insanın ölüsüne nasıl saygınız olmaz. O atılan resim bir annenin acısı, bir babanın kahrı. Nasıl bu kadar düşüncesiz, nasıl bu kadar soğukkanlı olabilir bir insan. Keşke zamanı geriye alsak. Bunu yapabileceğini bilip destek olsak. Ama maalesef biz insanlar bir şeyin değerini bitince veya kaybedince anlıyoruz. O köprüde insanlık da öldü. İnsanlığın selası okundu. Bir kez daha insanlığı toprağa gömerim ben.
Hayatımızda bir çok dönüm noktaları var. Bazen hızını alamazsın ve sonu felaket. İnsanlar dışarıdan göründüğü gibi değiller. Kimileri çok güler,içindeki acıyı dindirmek için. Kimileri mutsuzdur, heyecanını bekler. Kimisi korkusuz görünür,ufak bir böcekten korkar. Kimileri güçsüzdür, hayatında bir çok badireler atlatmış. Kaçıp, gitmek çaremi bu dünyadan. Biraz savaşsan kazanamaz mısın? Ne acıydı, ne çektin, ne bu hale getirdi de hayattan bu kadar kopmak istedin. Değer miydi her ne içinse. Böyle atabildin mi derdini bir söyle?
~Rıfat Seydioğlu~