Arayış

54 1 0
                                    

Saniyelerin yine ve yine akmakta olduğu bir akşam, biraz fazla sıcak belki ama havaya lanet edecek kadar değil.  Lena, odasına girer ve uzun zamandır yapmakta olmadığı şeyi yapmaya gider.

 Yazmaya..

Boğazında düğümlenen kelimelerin, her nefesinde uçup gitmesine engel olmak için, onları bir dövmeymiş gibi yanından ayırmamak için, titanyum beyazı bulutlarında sakladığı umutlarını kaybetmemek için, duygularını kelimelere dökmeye başlamıştı bile..

İnsanlardan uzak olmak onu rahatlatmıştı. Ne acı çekiyordu, ne de çok mutluydu ama en iyisi artık boşlukta hissetmiyordu. Geçen iki buçuk ay biraz fazla meşguliyetsizdi, bu onu düşünceleriyle baş başa bırakmış, olduğundan biraz daha olgunlaştırmıştı.

Arkadaşlarını neredeyse hiç özlemiyordu. Derin denizlerde kaybolurken, belki oldukça duygusal oluşundan dramatize edilmiş şiirlerini yanından hiç ayırmadığı günlüğünün sayfaları arasında saklıyordu. Peki ya çizdiği resimler, yaşıtarına rağmen her ne kadar iyi olurlarsa olsunlar onları pek göstermezdi. Tanıdığı insanların internetten buldukları çizimleri başkalarına gönderip ben yaptım demelerine pek çok kez şahit olmuştu, bu ise oldukça aciz gelmişte ona.. Gerçek yetenekler dışında şov meraklısı arkadaşlarına sırıtarak bakıyordu.

Parmakları, parmaklarını oynatmaya başladığında.. Hiç bir zaman bunu kendinin yaptığını hissetmedi. Piyanoda inanılmaz yetenek sergilerken, ruhunun bedeninden ayrılıp bir kuş kadar hafif dans edişini izleyebiliyordu..

Bir kuş kadar özgür..

Kuş ne kadar özgürdür?

Hayatını her zaman başkalarının beklentileri üzerine kurmuştu. Sanki,insanlar olmazsa bir hiç olacakmış  gibi.. Başarı, başarı, başarı.. Başkalarının tek beklentisi hep bu oldu.

Alışıla gelmemiş bir müzik tarzı ve yadırganan düşünceleri vardı. Asla ölümün bile ayırmıyacağı dostluklar kuramamıştı. Her zaman genç öleceğini düşünüp durdu. Acı çektiği her saniye aklında farklı farklı intihar senaryoları kurardı. Sanki intihar acısızmışçasına..

Belki çok üzgün bir kızdı, çok üzgün..

Bir kuşun her kanat çırpışı kadar hızlı sinirlenirdi. Her zaman olan boşluk, tek isteği biraz sevgiydi. Yabancıların sevgisine muhtaçmış gibi hissederdi. Birinin..

Dünyaya at gözlüğüyle bakmak, düşünülmemiş fikirler ona en uzak şeylerdi. Mutluluk gibi belki, özgürlük gibi..

Bırakmalıyız, beklemeyi..

Hayatımızın başlamasını beklemeyi..

Kafasını hızlıca çevirerek kendisine dokunmuş  olan bir karış uzaklıkta ki Nicola Tesla çakması adama baktı. Bu adamı şaşırtmış olacak ki, Lena’nın ani hareketiyle kafasını bir arı hızında geriye çekmişti sıska adam. Lena bunu hep hafefobi olarak nitelendirmişti. Ama semptomlara baktığında sosyal ortamlarda olmaktan çok sık dehşete düşmüyordu. Onu dehşete düşüren insanların ona dokunmasıydı. Adam donuk bir şekilde kekeleyerek ondan masadaki sandalyelerden birini alıp -kendi kalabalık masasını işaret ederek- alamayacağını sordu.

Lena ciddi bir şekilde masaya bakarak, bakışlarını çevirdi, yine ciddi ses tonuyla,

_’’Tabii’’ dedi.

Adam kibarca başını sallayarak sandalyeyi alıh mahcup bir şekilde masasına döndü. Bir kaç dakika içinde ise Lena elindeki smoothie ile kafeden çıktı.  Yolda yürürken insanları süzüyordu. Herkes farklıydı oldukça farklı. Bir kaç saniye içinde farkına vardı, ona onlar farklı gelirken oda onlara oldukça farkılı görünüyordu. Bazen sırf o insan ve duygu karmaşasından sıyrılmak için kulaklığını maksimum seste dinliyordu.  Gideceği yere kadar ne kadar uzun olursa olsun yüzlerce şarkı, asla susmuyordu..

Sonunda abisinden kurtulacağını düşündükçü sevince boğuluyordu. Ama abisinin üniversiteyi kazanamaması, -ki ondan asıl beklenicek olan- onu çok kızdırmıştı. Beceriksizin teki diye düşünüyordu. Sonunda ondan kurtulabilecekti, ama o bunu bile becerememiştii. Yine odasını onunla paylaşmak, asla göremediği saygıyı göstermek zorundaydı. Abisinin aşağılanmalarından bıkmıştı ve asla o Lena’ya saygı göstermeden, Lena’da ona göstermeyecekti. İsterse yine vucüdunu morartsın, isterse yine onu boğsun umurunda değildi. O asla başkalarının isteklerine boyun eğecek birisi olmadı. Hele de hak etmeyen birine..

En büyük nefreti abisi olmuştu. Gün birindeyse onu yaptıkları için çok ağır bir şekilde cezalandıracaktı, bundan emindi. Kalbini nefretle dolduran, acıma duygusunu söküp almıştı. Asla kimseye acımamıştı, asla. Zaten acımayıda oldu olası kibirli bir duygu olarak görmüştü..

Bir kanepe büyüklüğündeki balkonunda, lacivertin en ağır tonuna bürünmüş gökyüzündeki o bir kaç bulutu seçebiliyordu. Elinde altı yüz sayfalık kitabın sonuna gelmişti. Hikayesi başta onu cezbetmişsede, saatlerce elinden bırakamamış olsada sonunu getirmemek için direniyordu. Gökyüzüne saçılmış küçük beyaz noktalara bakıyor,

_’’Ne harika..’’ diye iç geçirmeden edemiyordu.

Çok geçmeden annesi mutfağa girdi. Geleceğini hep biliyordu. Her zaman gelmişti. Biraz sahte bir gülümsemeyle küçük şakalaşmalara bıraktı kendini sessizlik. Böyle akşamları severdi. Ama annesinin yersiz isyanlarıda her zaman hayatının bir parçasıydı. Belki o anlamazdı, ama anlamaya çalışmaktan asla vazgeçmezdi. Her zaman annesinin pekte kolay olmayan bir hayatı olduğunu biliyordu. Zor, psikolojik, maddi, belki de göremediği sevgiden dolayı başkalarına sevgi gösteremiyordu. Aynı şeyi Lena’da  kalbinde taşırdı. Bir bebeği bile nasıl seveceğini bilemezdi. Babasınında bundan kalır bir tarafı yoktu onun çocukluk psikolojisini bilemesede, oldukça kalabalık ve fakir bir aile olduklarını 11 yaşından beri çalıştığını biliyordu. Bu birçok kişi için dayanılmaz olurdu. Kendi ayakları üzerinde durmanın tadına varamamıştır bile. Hatta farketmemiştir.

Yalnızlığı harfi harfine yaşamış, ne zaman birine güvenmek istese, arkasından vurulmuştu. Zaman zaman  aptallara güvenişinden zaman zamansa iki yüzlüler. Hiç kimsenin masum olmadığını çok geçmeden anlamıştı. Ve ne zaman dönüp baksa o masumiyeti kaybedişine lanet ediyordu. Ne zaman insanlarla dalga geçmeye,  aşağılımaya başlamıştı. Ego, her şey burda bitiyor. İnsanın dibe düştüğünde egosunu tatmin etmek için yapmayacağı şey yok.

Kronos,  merhametsizdir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 07, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ArayışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin