Mutsuzsun. Kırılmışsın. Yalniz basina agliyorsun. Ne gelen var ne giden. Annen baban bakınıyor ağladığın şeyi saçma bulup hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Ve sen karanlık odanda, perdelerin kapali, kimsenim görememesinin verdigi rahatlıkla hıckıra hıckıra agliyorsun. Evi inletiyorsun yine de önemsemiyorlar, geçer diyorlar. Ama bir tek sen biliyorsun geçmeyecegini, onlar bilmiyor.
Ağladığın için geçimsiz kaprisli olan sen oluyorsun. Kimse düşünemiyor neden bu kadar mutsuz oldugunu. Ağlıyor musun? Evet agliyorsun. O zaman şımarıksın, memnuniyetsizsin, yetinmeyi bilmezsin onlar için.
Kim ne bilecek ki ne düşündügünü? Nasıl anlayacak? Hıçkırıklar senin boğazında düğümleniyor, gözyaşları senin yanağında süzülüyor. Onların değil. Yaşanmışlık senin, onların değil. Empati de bir yere kadar zaten.
Aslında kimseye bisey anlatmak istemiyorsun. Çünkü kelimeleri seçmekte zorlanacağını biliyorsun. Ne dersen de karşında ki senin gibi hissetmeyecek. Umursamadığı için kendince akıl verip gecer diyecek ama gecmeyecek.
Kendine kızmaya baslıyorsun kimsenin umrunda bir yer edinemedigin icin.
Sonra;
Seni sevebilecek tek kisinin kendinin olduğunu anlıyorsun ve sadece kendine değer veriyorsun, kendini seviyorsun bu duruma gelmek o kadar acı ki anlatılamaz.
Ama yine de söyledigim tek bir sey var artık "Sadece Ben..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendimden Başka Kimsem Yok
Short StoryAslinda pek hikaye gibi degil sadece içimi dökmek için yazılmış bir günlük..