Sadece yürüyordum. Her adımımda sinirim daha çok bozulurken, bunu nasıl yaptığıma anlam veremiyordum.
Arkadaş dediğim insan sayesinde bir belaya bulaşmıştım. Üç aydır bu bela peşimi bırakmıyordu. Kendi kendime çözüm bulmaya çalıştım. Bırakmayı kaç kere denedim ben bile bilmiyorum.
Her zamanki gibi ayaklarım, beni onun evine sürüklüyordu. O mükemmel biriydi ve onu gördüğümde ben de mükemmel hissediyordum.
Adı Elzem'di.
Adının anlamını önemsememiştim hiçbir zaman. Onunla ilgili her şeyi merak etmeme rağmen, günü gelirse kendisi bana kendini anlatır diye düşünüyordum. Anlatmazsa da canı sağolsun...
Bir yıldır onu seviyordum. Belki de daha uzun zamandır. Şimdiye kadar gördüğüm en iyi insan olabilirdi. Fazla merhametli ve güleryüzlüydü. Sadece beni görünce somurtmaya başlıyordu.
Benden nefret ediyordu.
Neden bilmiyorum ama benden nefret ediyordu.
Bana nefretle bakmasını uyuşturucuyu kullanmaya başladıktan birkaç gün sonra farkedebilmiştim.
Zaten sonrasında da yüzyüze gelmedik hiç.
Evinin önündeki kaldırıma oturmuş, penceresine bakıyordum. Görebildiğim şey sadece beyaz kalın perdelerdi.
Ama onun orada olduğuna emindim ve varlığı bile beni mutlu ediyordu.
Kalın perdenin hareketlendiğini fark ettiğimde yerimden kımıldamadım bile.
Varsın görsün orada olduğumu... Sadece benim bir sapık olduğumu düşünüp benden daha çok nefret edecekti. Bunu bilmeme rağmenyerimden kalkmadım.Pencereyi de açtığında kollarını cam pervazına koymuş, o soğukta karşısındaki denizi izliyordu.
Gözleri etrafta dolanmaya başladı. Benim olduğum yere doğru bakmaya başladığında sadece kafamı yere eğmiştim.
Ben olduğumu anlamıştı.
Arkasını dönüp odasına gitti. Camını kapatmamıştı ve ne yaptığjnı merak ediyordum.
Fazla bekletmeden pencere kenarına geri döndü. Elinde bir defter vardı.
Defteri, olduğum tarafa doğru fırlattı. Tam kafama isabet etmişti.Şaşkınlıktan ne tepki vereceğimi şaşırmış bir şekilde ona bakarken, bana gülümseyerek bakıyordu.
Şimdiye kadar ilk defa bana gülümsemişti. Kalbim yerinden çıkacak gibi hızlı atıyordu.
Eliyle beni gösterdi. Aslında gösterdiği yer defterdi ama ben onu bile zor anlamıştım. Defteri açtım. İlk sayfa boştu. Sadece ismi yazıyordu. Elzem Gökal.
Birkaç sayfa daha çevirdiğimde kendi el yazısıyla yazdığı şeyi okumam biraz zaman almıştı.
Kafam yerinde değildi. Kalbim çok hızlı atıyordu -çünkü bana gülümsemişti- ve oldupum yer ne kadar soğukta olsa ben terliyordum.
Kafamı iki yana sallayıp tekrar defterin açık olan sayfasına baktım. Bu sefer okuyabilmiştim.
Yarın defteri bana getirmeyi unutma.