Alarmın gıcık olduğum sesi ile uyandım. Perdeler güneşin gelmesine engelliyordu. İlk iş perdeleri açtım. Evde yine yalnızdım. Annem ve baban şirketlerine , benim söyleyişimle bebeklerinin yanına gitmişlerdi. Bazen bana önem vermediklerini , bir hiç olduğumu düşünüyorum. Yine ev bana kalmıştı. Ev çok büyüktü. Büyük bir ev alarak bana sürpriz yapmışlardı . Daha doğrusu yaptıklarını zannediyorlardı. Ben küçük evleri severim. Onlar beni tanımıyorlardı ki. Mutfağa indim ve kendime sandviç hazırladım. Yemeğimi yerken telefonum çaldı. Telefonu açtım:" Ne var? " diye sordum. Büyük ihtimal Batın veya Hazan' di. Beni tanıyan ve olduğum gibi kabul eden arkadaşlarım tek onlardı. Onlar benim arkadaşım değil dostumdu.
" Göksu üzgünüz ama şirkette bir işimiz çıktı. Hemen Ankara'ya gitmemiz gerekiyor. Pazartesi döneceğiz. Kendine iyi bak. " babam beni aramıştı. Yine konu ben değildim. Alıştım artık.
"Tamam . " dedim ve telefonu kapattım.Sandivçimi yemye devam ettim. Tam bir ısırık alıyordum ki telefonum çalmaya başladı.Cidden mi? Sandviçimi yemek istiyorum!Telefonu aldım ve
"Aradığınız kişi şu anda yemek yiyor. Lütfen sinyal sesinden sonra mesaj bırakın." dedim.Arkadan bir cırlama geldi:
"Aşkolsun Göksu, Kamer'e denir mi bu?"
"Sen de bu zaman aramasaydın Kamer. Amerika nasıl? Ne işin düştü bana?" diye sordum.
"Bir abi kardeşini arayamaz mı? Hem bana Kamer değil abi demen lazım!" Kamer benim abimdi. O varken ev hiç boş olmazdı.Çok eğlenirdik. Ama üniversite için Amerika'ya gitti.Benim de durumum şekildeki gibi.
"Sen aramıyorsun ki!"
"Tamam,tamam.İşim düştü."
"Tahmin etmiştim." dedim ve yiyemediğim sandviçten bir ısırık aldım."Sorun ne?"
"Burada akşam ve ben bir arkadaşımı evime davet ettim. Yemeğe ne yapacağımı bilemiyorum.Ve arkadaşım on dakikaya evimde olacak."
"Makarna yapsana !"abim cidden şapşal.
"Sorun şu ki makarnanın nasıl yapıldığını unuttum." dedi sakin bir şekilde. Kamer'le bizim kan bağımız yok bence. Yanlış çocuğu almışlar.
"İnternetten baksana kıvırcık!"
"Hayır bana sen anlat!Ben senin makarnanı çok seviyorum şapşal. Şimdi bana tarifini anlat." Tarifi anlattım ve sandviçimi yemeye çalıştım. Sadece çalıştım. Kapı çaldı. Çalar çalar gider değil mi. sandviçimden tam ısırık alıyordum ki telefon çaldı. Not:Yemek yerken telefonunu sessize al.
"Ni vur?!" diye bağırdım. Ağızda yemek olunca insanın sesi böyle çıkıyor.
" aç!"
"Yemek yiyorum mankafa!"
"Açççççççç!" diye bağırdı arkadan .Kapıyı açtım.
"Oldu mu!" diye bağırdım
"Sana omlet getirmiştik. Birlikte yeriz diye. Ama se---" omlet mi?
"İçeri geçin!" diye cırladım.Dostlarım beni tanıyor.
"Nutella var mı?" diye sordu Selin.
"Olmaz mı?" dedim ve devam ettim. "Omlet nerede?" diye sordum.
"Burada." dedi Batın ve gülerek karnını gösterdi.
"Hepsini yediniz mi!" diye bağırdım.
"Şaka şaka . Burada krep yapmayı düşündük. İs---" Selin'in sözünü kestim:
"Ben unu getiriyorum." Krep tek kelime ile lezzizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazır Mısın?
RomanceHer zaman kendim miydim? Kendim oldum mu hiç? İnsanlar beni tanıyorlar mıydı?Tanıdıklarını mı zannediyorlardı yoksa? Beni bilen bir insan var mıydı acaba? Benim bir ailem var mıydı? Zengin olmak şansıl olmak mı ? Yoksa gönlü zengin olmak daha mı şan...