Hospital

364 46 41
                                    

Tekrar karşılaştık Jeon Jeongguk

****

Arkamı döndüğümde işimden atılmama neden olan adamı gördüm. Sinirlerim bir anda tavan yaptı. Bunun ne işi vardı burda? Beni mi takip ediyordu? Hayatımda hiç rahat edemeyecek miydim ya ben? Ben bunları düşünürken tekrar konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım:

— Aa Jeongguk, beni gördüğüne sevinmedin mı yoksa??

— Senin ne işin var lan burda piç kurusu!

— Hişşt! Jeongguk patronunla düzgün konuş! İlk haftadan ceza mı almak istiyorsun yoksa?

O bunları söylerken aklımdan sadece bir kelime geçiyordu " patronun, patronun, patronun "

— N-ne? P-patronum mu?

Sesimin titrekliği ve kekelemem üzerine bir kahkaha patlattı. Nasıl yani o benim patronum muydu?? Eğer öyleyse benimle uğraşmak için yapmadığını bırakmayacağından emindim. Başka bir iş bulabilirdim değil mi? Aynen, başka bir iş bulmalıydım. Siktir! Bana imzalattıkları şey! 600.000 won! Ben nerden bulacaktım o kadar parayı??? Götümü satsam alamazdım ben o parayı! Tamam Jungkook sakin ol! En fazla ne yapabilir ki? Sadece gıcık bir patron, gün içinde katlanmak gerekiyordu. Bir anda yüzümün önünde elini sallamasıyla kafamı kaldırıp yüzüne baktım, ters bir hareket yaparsam işimden olurdum o yüzden normal bir çalışan gibi davranacaktım.

— Üzgünüm efendim, bundan sonra saygısızlık etmeyeceğimden emin olabilirsiniz.

Sorarcasına kaşlarını kaldırdı ve bana yaklaşmaya başladı. (Tabiki her klişe ficteki gibi beni duvarla arasına almadı) Yerimden gram kıpırdamadım. Bana iyice yaklaşıp boynuma doğru fısıldadı:

Böylesi daha iyi tavşancık...

Bir anda onu kendimden uzaklaştırmak için göğsünden ittim. Geri sendelediğinde hafif sırıttı. Hızla kapıya ilerledim ve anahtarı çevirdim. Kendimi dışarı attığımda derin bir nefes aldım. Adımlarımı hızlandırıp restoranın kapısını açtım. Otobüs durağına gidip beklemeye başladım. Cebimden kulaklığımı çıkarıp slow bir müzik açtım. Eve gidip Yoona'yı alacaktım sonra da hastaneye, annemin yanına gidecektik. Sonunda otobüs geldiğinde arkalardan boş bir cam kenarına oturdum. Dışarıyı izlemeye başladım. İnsanların kim bilir ne dertleri vardı? Benimkinden kat kat fazla derdi olan kim bilir kaç insan vardı? Kendi halime zor diyordum birde! Bir süre daha sessizce ilerledikten sonra otobüs durdu. Aşağı indim ve eve doğru yürümeye başladım. Eve varıp kapıyı çaldım, Yoona açtı:

— Hoşgeldin abi

— Hoşbuldum bücür

Yanağından bir makas aldım ve güldüm.

— Yhaa ama ben bücür değilim kii

— Bücürsün işte bücür

— Hıh küstüm! *Kollarını önde bağlar ve aegyo yapar*

— Tamam tamam küsme hemen kkkk

— Abisi hadi bakalım hazırlan annemin yanına gideceğiz.

— Tamam abi geliyorum ben hemen bekle 5 dakika

— Tamam hadi bakalım

Yoona odasına girince derin bir nefes alıp kendimi koltuğa attım ve düşünmeye başladım, yeni patronum... Bu adam benimle uğraşacaktı, bunda şüphe yoktu fakat biliyor muydu ki onun benimle uğraştıkça benim ona bağlanacağımı? Biliyor muydu ki beni ne kadar kıracağını? Aklımdaki düşünceler cümbüşü ve sayısız soru işaretiyle birlikte kalktım yerimden, mutfağa ilerledim ve bir bardak su aldım. O sırada Yoona hazırlanmıştı. Ona hafifçe tebessüm edip kapıyı işaret ettim. Kafa sallayıp kapıyı açtı ve beraber dışarı çıktık. Birkaç adım yürüyüp durağa geldik. İkimiz de bir süre konuşmadık, ardından Yoona sordu:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Are You My Boss?? Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin