dünya'ya gelmesi bile hataymış taehyung'un. kimse sevmezmiş onu, peh, onu sevmemelerinin tek nedeni zaten taehyung'un onları sevmemesiymiş. kalbinde arkadaşça olsa bile, kimse yokmuş. kalbi tamamen jeongguk'a aitmiş. jeongguk gittikten sonra, kalbi...
günlerden bir gün, dünyalardan birinde, kurtların kuzularla oynadığı, fillerin şeker yediği bir yer varmış. küçük çocukların aslanları, kirpilerin bakkalı, yunusların şarkıları varmış. böyle bir zamanda anlatılan bir masalmış bu. her hangi bir sokakta, kalbinde ki sızıyla yürüyen bir taehyung varmış. öyle acıyormuş ki kalbi, sanki yeterince bağırırsa kalbinde ki tüm kötülükler ondan uzaklaşırmış gibi hissediyormuş.
kırmızı rengini severmiş taehyung. koyu kırmızı renginde ki çayları severmiş, kırmızı giysileri severmiş, kırmızı tulumları severmiş, kırmızı saçları severmiş(ki o yüzdendir ki kırmızıymış ya saçları.)
kırmızı hakkında sevmediği tek şey, en fazla 20 dakika önce çokça gördüğü, kötü ve demir kokulu kırmızı kanmış.
istemeyerek işlediği cinayet yüzünden delirmiş durumdaymış kırmızılar içinde ki taehyung. çığlık atası varmış bomboş sokakta. ki yapmışta zaten.
çığlık ata ata ağlıyormuş, üzülüyormuş çok.
ölmek istiyormuş, nefret ediyormuş kendinden. o hariç, kendisi de dahil sevmiyormuş kimseyi. işi yokmuş, okula gitmiyormuş. saklanıyormuş insanlardan.
en son dayanamamış, ona acı çektiren birinin kıymış canına. aniden yapmış, kendini kontrol edememiş taehyung.
yaptığı şeyden çok pişmanmış, seviyormuş ki onu aslında. dayanamamış yalnızca, bıkmış artık.
onunla olan anıları geliyormuş hep aklına. en sevdiği renk, artık en nefret ettiği renk olmuş.
her şeyi gibi gözleri de kırmızıymış onun. acıdan kızarmış gözleri, ağlamış hep. ağlamayı kesse acısı da durur muymuş? biter miymiş tüm sızıları, biter miymiş tüm kötü hisleri?
ya da geri getirebilir miymiş onu?
taehyung, sevdiği tek insanı öldürmüş. onu tek mutlu eden insanı, birlikteyken tüm acılarını alan insanı, veyahut onu belki de yine tek seven insanı öldürmüş o.
ama onun kendisine böyle davranmasından bıkmış işte, kalbi kırılmış. jeongguk'un onu hep eziklemesinden bıkmış.
halâ yolda kalbi sızım sızım sızlarken, birini görmüş.
