Liseden mezun olduğum yılın yaz tatiliydi.
Jungkook ve Hoseok'la birlikte kafa dağıtmak için yine bir öğle sonrası deniz kenarına gitmiştik. Teneke kolalarımızı Jungkook getirmişti, Hoseok evinde yere sermelik bir örtü ve biraz yeşil üzüm bulmuştu, ben de tavan arasında bulduğum radyoyu getirmiştim. Sahildeki kumların üstüne kurulmuştuk ve müzik dinleyip saçmalıyorduk. Ortam güzeldi.
Sonra biri geldi. Bizden biraz ilerideki bir şezlonga yerleşti, elinde bir çanta vardı. İlk başta dikkatimizi çekmedi ama çantasından defterini ve boyalarını çıkarıp denizi resmetmeye başladığında Hoseok eliyle işaret etti.
"Şşt, şu adama baksanıza. Ressam galiba." dedi benim arka tarafımı göstererek. Sırtım dönük olduğu için Jungkook'la birlikte kafamı çevirip baktım.
"Eee?" dedi Jungkook, "Hiç mi ressam görmedin?"
Ben önümdeki koladan birkaç yudum daha alırken Hoseok kafasını salladı. "Görmedim. Amatördür belki ama yine de havalı gözüküyor."
"Saçları sarı olduğu içindir. Sen de saçını boyamaya heves ediyordun ya." Jungkook ekledi ve Hoseok kafasını sallayıp tarz değişikliği yapmak istediğini söyleyerek konuyu değiştirdi.
Aradan biraz vakit geçti. Jungkook ve Hoseok yüzmeye karar verdi ama benim canım pek istemedi. Onlar denize koşarak atlarken ben kalıp sadece müzik dinleyerek etrafı seyretmeye başladım. Gözlerim Hoseok'un gösterdiği yabancıya takıldı.
Önünde ahşap şövalesi, yanında fırçalarını koyduğu küçük bir kova, şövalenin önündeki minik çıkıntıda da boyaları vardı. Kafasını bir önündeki tuvale bir de denize çevirdiğine göre denizi resmediyordu. Ben dalmış bir şekilde onu seyrederken gözlerimi üzerinde hissetmiş olacak ki bir an kafasını çevirip bana baktı. Sanki suç işliyormuş gibi irkilip hemen önüme döndüm ve radyoyu kurcalamaya başladım.
Birkaç cızırtı sonrasında nihayet farklı bir frekansta ses geldi. Sunucu "...şimdi de Portishead'den 'Roads'." dedikten sonra yavaş bir şarkı çalmaya başladı. Kadının sesi girene kadar önümdekilerle oyalandım.
Birkaç saniye sonra önüme bir gölge düşünce kafamı kaldırdım. Ressam yanıma gelmişti. "Hey." dedi ve güneşe siper ettiği alnındaki elini indirip hafifçe salladı.
Ne diyeceğini bilmiyordum, ilk tahminlerim peçete ya da belki sigara için ateş falan istemesiydi. Gözlerimi kısarak "hey" dedim.
"Selam, ben Taehyung. Bir işin yoksa yardım edebilir misin?" dedi arkasını göstererek. Benimkinin aksine kalın ve yumuşak bir sesi vardı.
Bir işim yoktu. Fazla düşünmeden "Tabii" dedim ve ayağa kalkıp üstümü silktim. Takmadığım için kafamda duran güneş gözlüğümü örtüye bıraktım ve çıplak ayaklarımla onu takip ettim.
Şezlongunun üzeri o zamanlar adını bilmediğim bir çok ıvır zıvırla doluydu. Taehyung üzerine pamuk bir gömlek giymişti ve deri bileklikler takıyordu. Saçları sarı ve dalgalıydı. Şövalesindeki ince tuvali çevirdi ve çizmek üzere olduğu resmi gösterdi.
"Gördüğün gibi, sahili çiziyorum ama... Sanki bir şeyler eksik. Neyin eksik olduğunu sen anladın mı?"
Benim fikrimi istediğinde dikkatle bir önümde uzanan manzarayı, bir de adamın çizdiği resmi inceledim. Gayet sıradan bir deniz manzarasıydı. Gökyüzü şu an olduğunun aksine daha kasvetli boyanmıştı, deniz ve sahil aynıydı. Başka hiçbir detay olmadığı için bir çok şey eksikti aslında ama bu haliyle de yeterli duruyordu, karar veremedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One That Got Away | vmin
FanfictionKaty Perry-The One That Got Away şarkısının ve klibinin vmin versiyonu. ❝Başka bir hayatta olsaydık sevgilin olurdum Bütün sözlerimizi tutar, dünyaya karşı 'biz' olurduk Başka bir hayatta olsaydık kalmanı sağlardım Böylece senin arkasına bakmadan gi...