TAŞIN VE AŞKIN EZGİSİ

105 3 2
                                    

-1

Bir sevdayı yaşamanın bedeli bu kadar ağır olmamalıydı...

Yaşamın beni bugun düşürdugu uçurumun derinliğini tahmim bile edemiyorum.Sadece karanlık bir ucurumun dibinde umutsuzca çırpındığımı hissediyorum.Buradan gökyüzündeki yıldızlara yuzumu çevirdiğimde , onların ne kadar uzak olduguna biraz da şaşarak bakıyorum.Hep yüksekten aşağılara bakmanın baş döndüren bir duygu olduğunu sanıyordum.Oysa simdi dipten gökyüzüne bakmanın da o baş döndürücü dayanılmaz duygusunu yaşıyorum.Başım donuyor , yıldızlar dönme dolap gibi beynimin icindeler.Daha önce ne kadar yakındı gökyüzü , uzay boslugu ne kadar masum , ne kadar güzeldi.Her şey , evrendeki tüm varlıklar bir nefes gibi yakındı bana.Hissederek , hissettiklerimden haz duyarak yaşıyordum .

Otuz yaşımda ilk kez asık oldum, hayatım altüst oldu.

Sevdamın gücü yetmedi , sevdasız insanlara.yetmedi karanlık yasamımı aydınlığa çevirmeye ; ne kadar çırpındıysam o kadar karanlığa battım.Soğuk gecelerde sokaklarını adımladığım bu sehri hep karanlıkta izledim,ruhumun giderek kararması bundan.Kaldırımlarında bir parça umut aradığım , hayvani içgüdüyle yaşamı kokladığım bu sokaklar benim ruhumu da karattı . Beynimin uğultusu , rüzgarın soguk uğultusuna karışıyor her gece . Yalnızlık can arkadasim oldu ; yalnızlık , yalnızlığımı paylaşan bir sevgili...

Yalnızlık , ekmek , su gibi doyuruyor beni.

Melek yüzlü sevgilimin iri , yeşil gözleri sonsuz bir orman gibi uzayıp gidiyor düşlerimde her gece . Yesil yakut gibi parlayan gozlerini özlüyorum. Her bakışında beni ölümsüzleştiren gözlerini... Zambak elleri çoktan solmuştur biliyorum , kadife sesi uzayın derinliklerine çekilmiştir çoktan . Ama unutamadım , ılık bir yel gibi yüzümü okşayan nefesini . Unutmadım, yüreğimin teline dokünan ezgili sesini , unutamadım , unutamam ... Geceleri gökyüzune her baktığımda , kayıp giden yıldızların solgun , kederli ruhunu hissediyorum . İşte o an yalnız kalan , solgun bir yıldız oluyorum , üşüyorum .

Yıldızların zamansız kayışlarında bir kez daha geçmişime gidiyorum. Her seferinde biraz daha yanan mum gibi eridigimi hissediyorum. Yüreğim kanıyor , içim yanıyor . Yine de direniyorum , yangınlardan , yıkıntılardan arta kalan bir duyguyla direniyorum. Ateşin dudak uçlarında dans ediyorum ölümle ger direnişte. Her yangında tılsımlı yalıma dönüşüyorum. Diriliyorum , ateşin gücü yetmiyor bana . Yalımlar koynumda gelincik tarlası oluyor . Ölümün ve korkunun kefenini yırtıyorum her seferinde . Sonra tüm yangınlar yeşil bir ormana dönüşüyor.

Yaşadıklarım aslında yağmur kokulu bir sevdaydı . Ben o yağmurda ne kadar ıslanacağımı tahmin edemedim. Bazen her şeyi çok net hatırlıyorum , dün yasamis gibi ... Bazen de kim olduğumu bile unutuyorum . Bugun her seyi hatırladığım o aydınlık günlerden biri. Belki tüm yaşadıklarımı anlatırım size ...

Yaşamımdaki ilk fırtına , o güneşli günün sabahında başladı . Beş kuru yaprak gibi işte o fırtınanın kutsal gücüyle savruldum. Her insanın yaşamında bir fırtına vardır ve her insan bir şekilde o fırtınada yangınlara savrulmuştur...

Kulağınızı bulutlara doğru açın , o sakin , mavi göğün içinden hoyrat sesler duyacaksınız. Kim bilir , belki beni bu uçurumun dibine savuran fırtınanın sesidir işittiklerimiz .

Dinleyin !

Bugün her şeyi çok net hatırladığım o aydınlık günlerden biri ...

Evett gaza geldim bir tane daha hikayr yazdım zaaaasass sgshhdgd mobildrn yazdım iste gece belki yazarım yine neyse hikayelerimi voteleyin yorum atin olmicak sey soyluyom ama neyse hadi kib. Bye

-Hilal Kaya.

TAŞIN VE AŞKIN EZGİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin