1. BÖLÜM BİR KÖPEĞİM OLSAYDI

5 2 0
                                    

Çocukluğumdan beri hep köpeğim olsun istemişimdir. Ne yazık ki uzun yıllar bu isteği me kavuşamadım.

Okumaya başladığınız anlatı, o özlemin öyküsüdür.

***
Annem çarşıya hep beni gönderir. Bakkala gitmeyi severim. Çünkü bakkal arada bir şeker, gofret verir.
Manava gitmeyi de severim. O da zaman zaman elmayla filan ödullendirir
Gitmeyi sevmediğim tek esnaf kasaptır. Neden? Çünkü kasabın bana ikram edebileceği bir şey yoktur.
Hani bir köpeğim olsa, kasabı öbürlerinden daha çok sececegim. Herhalde o zaman kasap makamda bana, köpeğim yedireyim diye bol bol kemik verirdi.
Kemik parayla pulla değil ya. Kalanları akşamları hep çöpe atıyor nasıl olsa
O gün de et almak için annemce kasaba yollanma isteğim çıkmıştı. Bugün sipariş te yarım kilo kıyma ile yarım kilo kuş başı et vardı. Kıyma yağlı olmayacaktı. Kuşbaşı et ince doğranacaktı. Aslında bu kadar ayrıntıyı söylememe gerek yok. Her seferinde duyduğu için etleri hep istediğimiz gibi verir zaten kasabımız. Buna karşın benim yine de:
"Kıyma fazla yağlı olmayacakmış, kuşbaşı ince ince doğranacakmış"deyişimi duyunca önce sinirindenden güler gibi yapar. Sonra yüzünü buruşturur, başını sallar.
Ben de onun yüzünü buruşturarak ne demek istedigini anlamaya çalışırım.
Bizim kasap eğer kasap olmasaydı herhalde mim oyuncusu olurdu.
Mim oyuncusu ne demek biliyor musunuz? Bana da geçen gün komsumuzun oğlu ılker abi öğretti.
Mim,"mimik"in kısaltılmışı oluyor. Bu bir tiyatro türü. Hani yazınız karikatürler var ya, tıpkı onun gibi bir şey.
Mim tiyatrosunda oyuncu hiç konuşmaz. Söylemek istediklerini ellerini-kollarını, ayaklarını, gözünü-kaşını, burnunu oynatarak anlatmaya çalışır.
Büyünce belki ben de mim oyuncusu olurum. Annem bana kızında hep "artistlik yapma!"der. Demek ki bende rol yapma yeteneği var.
Kasap istediklerimi tartıp yağlı kaģıtlara sardı. Sonrada bir poşete koyup elime tutuşturdu. Bedelini ise alacak defterine yazdı.
Tam çıkıyor dumki aklıma geldi.
"Bir de kemik istemişti annem..."dedim." Nohut başlayacakmış. Kemikli suda başlanan nohut yemeğe ayrı bir lezzet katarmış. Bugün nohutlu pilav olacak soframızda."
Kasap bu son isteğime biraz sinirlenir gibi oldu.
"Bunu daha önce neden söylemedin çocuk!"diye sesini yükseltti.
Altta kalır mıyım?
"Unuttum..."dedim." Bu arada kemiklerde başını alıp gitmedi ya."
"Şuna bak hele!"diye söylendi. "Büyümüş de küçülmüş."
Bakışlarıdaki sevecenlik, öfkesini sahici olmadığını gösteriyordu.
Kemikleri de başka bir poşete doldurup elime verdi. Artık eve dönebilirdim.

BİRİCİĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin