TAPU,ASANSÖR VE SAHİL

60 9 1
                                    

   Okul bahçesinde oturup kola içiyordum. Karşımda gelen grubu inceliyordum. Taki içlerinde Kayra'yı gördüm. Bana doğru geldiler. İçlerinden biri
"Hey! Yeni yerimizden kalk!"diye bağırdı.
"Niye tapulu yerin mi?"dedim.
Kayra da
"Tapulu yerimiz."dedi.
Ayağa kalktım iki üç adım atıp karşılarına geçtim. Bir bakış atıp kalabalıklar mı baktım yaklaşık 15-16 kişilerdi.
"Tapuya bakayım."dedim.
"Ne tapusu?"diye sordu Kayra.
"Hani buranın tapusu sizde ya balık hafızalısın   galiba hemen unuttun."dedim. Bana arsızca sırıtıp yaklaştı.
"Hemen göstereyim  tapuyu."dedi. Tamam şimdi tam sırası.
Baş ve işaret parmağımı ağzıma götürüp ıslık çaldım. Arkama 20 kişilik koruma ordusu geldi. Kayra ve grubu bana anlamaz bakışlar atıyordu. Kayra'ya yaklaşıp kulağına
"Ben sana göstereyim tapuyu."dedim. Kollarımı çözüp gidiyordum ki aklıma sınıftaki konuşma geldi. İki üç adım attım ve arkama döndüm. Herkes bana bakıyordu.
"Pek tekin olmadığımı söylemiştim."diye bağırıp okula doğru yol aldım. Korumalarda peşimden kayboldular. Eğer babanızın büyük şirketi ve düşmanları varsa her zaman korumalarla  gezersiniz. Aklınızda bulunsun.

Sınıfa çıkıp sırama oturdum. Peşimden Kayra da gelip sıraya oturdu. Ben telefonda kitap okuyordum. Telefonu elimden çekip sıraya bıraktı. Hala ayakta duruyordu. Ayağa kalkıp kollarımı bağladım.
"Az önceki şeyler de neydi öyle?"diye sordu. Herkes bize bakıyordu.
"Pek tekin olmadığımı söylemiştim."dedim. Bana baktı sonra sınıfa dönüp
"Açıkta bir şey mi var ne bakıyorsunuz?"diye gürledi. Sınıf önce güldü ardından da bacaklarıma  baktılar. Kayra anlamış olacakki
"Kızı kesmeyi bırakın lan!"diye bağırdı.
"Alya" dedim.
"Ne!?"dedi
"Kız dedin ya Alya"dedim ve sırama oturup telefonumu elime aldım. Kayra da yanıma oturup
"O korumalar nereden çıktı?"diye sordu.
"Gökten zembille indiler."dedim sonrada hafifçe gülümsedim.
"Ban düzgün cevap ver! Ben kimim biliyor musun?"diye bağırdı. Telefonu cebime atım ve yüzüne baktım. Yine bütün sınıf bize bakıyordu. Kayra ya dönüp
"Devlet başkanı mısın ne diye seninle düzgün konuşayım. Ayrıca bana emir vermeyi kes! Ben herkesten emir almam ki senden hiç almam."deyip ayağa kalktım. Sırt çantamı aldım. Yavaş ve havalı adımlarla sınıftan çıktım.
Asansörün önüne gelip tuşa bastım. O sırda sınıftan Kayra çıktı. Yanıma gelip bileyimden tuttu. Bileğimi çekmeye çalıştıkça dahada sıktı. Kızarıp morardığına eminim.
"Bırak bileğimi yine ne istiyorsun.!!"dediğim anda asansörün kapısı açılıp üç öğretmen indi. Bunun üzerine Kayra bileğimi bıraktı. Hemen asansöre bindim. Giriş katı tuşladım. Kayra da asansöre bindi. Peşi sıra kapı kapandı. Beni asansör duvarına yaslayıp bileklerimden yukarı duvara sabitledi.
"Ya bıraksana ne yapıyorsun bırak!!"diye cırladım.
"Cırlama be güzelim birazdan asansör duracak o zaman bağırırsın."dedi.
"Asansör durur mu? Niye ki?"diye sordum.
"Sen bilmiyorsun tabi...Okulun ilk bir haftası asansörler bir anda durur."dedi ve asansör durdu.
"Tıpkı şimdi durduğu gibi..." dedi.
"Ya madem duracağını biliyorsun ne diye söylemiyorsun.!!?"diye bağırdım.
"Ne oldu korktun mu? Korkma yaklaşık 20 dakika burda kalacaz. Telefonlar çekmiyor boşuna uğraşma. Sonra müdür gelip bizi kurtaracak."dedi.
"Çok korktum ya! Bende panik atak var. Ben kapalı alanda duramam. Nefes alamam."dedim ve derin derin nefes almaya çalıştım. 13 yaşımdan beri panik atağım vardı. Hiçbir zaman kurtulamadım.
"Nasıl panik atak nefes alamıyor musun?"
"Sence alıyora mı benziyorum."
"İlacın var mı?"
"Hayır ama birinin beni sakinleştirmesi gerekiyor."
"Sakinleştirmek?"
"Güzel şeyler söylemen gerekiyor. Rahatlatıcı olması lazım. Senin yaşın kaç?"
"18"
"Hiç sahile denize gittin mi?"diye sordum ve asansöre oturdum. Bacaklarımı uzatıp sırtımı asansöre yasladım. Başka türlü yolu yoktu çünkü. Birisinin rahatlatması gerekiyordu beni.
"Evet gittim de bunun konumuzla ne alakası var?"dedi ve oda benim gibi yanıma oturdu.
"Sahil veya denizi anlat ama ben gözlerimi kapatıp seni dinleyeceğim. Bu her zaman beni sakinleştirir."dedim.
"Tamam. O zaman şöyle yapalım."deyip başımı omzuna yasladı. O anda bütün kokusu burnuma doldu. Nane-toprak karışımı değişik ve sakinleştirici bir kokusu vardı. Gözlerimi kapatıp sessizce Kayra'yı dinledim.
"Şimdi böyle hiç kimse yok. Sen ve ben...Yani...biz beraber sahilde geziyoruz. Hafif esinti saçlarını dağıtıyor. Sonra sahildeki kumlara oturuyoruz. Karşımızda güneş batıyor. Kırmızının en güzel tonları var. Denizin dalga sesleri var sadece..."
"Mutluyuz. Bol bol temiz hava var..."diye ekledim.
"Evet. Temiz havayı içine çek çek çek . Şimdi bırak. Rahatla. Kendini bana bırak..."dedi ve kolunu omzuma atıp başımı göğsüne yasladı. Elimi tutup bacağımızın üstüne koydu. Tam 5 dakika öyle bekledik. Derin deri nefes aldırdı bana. Bi anda ışıklar yanıp asansör haraket edince gözlerimi açıp aya kalkmaya çalıştım. Kayra da peşimden kalkıp üzerini düzeltti. Tam kalkıyordum ki gözüm karardı. Yere düşeceğime Kayra'nın kollarına düştüm.
"İyi misin?"diye sordu. Kafamı olumlu anlamda sallayıp"Evet" dedim. O sırada kapı açıldı ve yaklaşık 10 kişi bize bakakaldı. Hemen düzelip kıyafetimi düzenledim. Hızlıca asansörden çıktım.
"İyi misiniz?"diye sordu müdür.
"Evet iyiyiz."dedik aynı anda.
"Tamam siz bugün izinlisiniz. Biraz dışarı çıkıp hava alın."dedi öğretmenimiz. Başımla onaylayıp okulun çıkışına yöneldim. Hızlı adımlarla arabama gidip oturdum. Derin derin nefes aldım.
"Rezil oldum. Okulun ilk gününden rezil oldum."dediğim sırada biri kapıyı açıp yan koltuğa oturdu. Yanıma baktığımda Kayra'yı gördüm. Bana bakıp gülerek
"Biri teşekkür etmeyi unuttu."dedi.
"Teşekkürler."dedim ve elimi radyoya attım. Canbay & Wolker Elbet Bir Gün çalmaya başladı.
"Önemsiz...yada önemli. Panik atağın olduğunu ailen biliyormu?"
"Seni ilgilendirmez. Sadece kimseye bit gibi çıtlatma yeter."
"Hadi ama...sadece sohbet etmek istemiştim."
Ona doğru dönüp
"Kemerini tak."dedim ve kendiminkini taktım.
"Nereye gidiyoruz?"diye sordu.
"Ya kapar çeneni  gelirsin  ya da hemen in."
"Tamam güzellik sakin... Bak kemerimi taktım. Seninle geliyorum. Ne bu atar?."
Gazı kökleyip okuldan ayrıldım. Yol boyunca konuşmadık. Sahile sürüp manzaralı bir yerde durdum. Kemerimi çıkartıp arabadan indim. Arabanın önüne  geçip oturdum. Halâ arabadan beni izliyordu. Arkama dönüp
"Gelsene" dedim. Arabadan  inip yanıma oturdu.
"Niye buraya geldik?"
"Sakinleşmek için. Şimdi sus."
Konuşmadan manzarayı izledik. Arkan arabada halâ aynı şarkı çalıyordu.
Biraz sonra şarkıya eşlik ettim. Telefonum çalmaya başladı.
"Efendim aşkım"
"Nasılsın prenses kızım."
"İyiyim sahilde biriyle oturuyorum."
"Kimmiş o? İlk günden arkadaş edinebildin mi?"
"Gereksiz biri işte... Kafaya takma bizim işler nasıl ?"
"İyi işte. Aynı...Birşeye ihtiyaç olursada 'Alo?' demen yeterli biliyorsun değil mi?"
"Evet biliyorum...Nen seni sonra ararım."
"Tamam kızım sonra görüşürüz."
Telefonu kapattığımda Kayra bana döndü.
"Sevgilin miydi?"
"Hayır."
"Sevgilin var mı?"
"Ne yapacaksın? Yoksa çıkma teklifi mi ediceksin."
"Hayır hayır...Sadece sordum."
Ona dönüp
"Söyliyeyim hiç şansın yok."
"Benim mi hiç şansım yok? Haha güleyimde boşa gitmesin. Asıl senin hiç şansın yok. Benim peşimde kaç kız var haberin var mı?"
"Pek umrumda olduğu söylenemez... Sürtük sevmiyorum. Allah bilir hepsi öyledir."
"Aslında haklısın...Bu zamana kadar hiçbir kızı gerçekten sevip çıkmadım. Hepsi gözümde tek kullanımlık. Kullan at. Fazlası yok. Gerekte yok. Aşk nedir ki?"
"Gökyüzündeki yıldızları say anlarsın."
"Sonsuz olduğunu zannetmiyorum."
"Sonsuz olduğunu kim söyledi. Sadece zaman kaybıdır..."
"Aslında aynı kafadanız. Takılabiliriz istersen."
"Yok ben almayayım. Kafamı dinlemem lazım."
"Sen bilirsin. Akşam oldu ailen merak etmesin seni."
"Ailem burada değil. Hem aile diyip durma sadece babam var. Asıl seni merak etmesinler."
"Benim aile yok."
"İyi o zaman. Seni bırakayım ben eve geçicem. Bu saatte burası pek tekin değil."
"Biz sanki tekinizde."diye mırıldanarak arabaya bindim.

AŞK ZAMAN KAYBI MI?! #SEZON FİNALİ#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin