Gerçekten çok güzeldi. Ders anlatırken de güzeldi. Genel olarak güzel olmayı nasıl başarıyor acaba?
"İşte bilinmeyenleri de karşı tarafa atıyoruz bunu yaparken de..."
Matematikten cidden nefret ediyorum. Çalışmak istemiyorum ayrıca.
"Anladın mı?"
"Hayır" dedim. O gözlerini devirirken devam ettim, "Anlamak da istemiyorum. Neden diretiyorsun ki? Baksana bu konudan başlamam gerekiyor ve yetişmeyecek nasıl olsa."
"Tamam coğrafya çalışalım."
"Hayır. Tüm şevkimi kırdın, ben çalışmayacağım."
Derin bir nefes aldı, sesli bir şekilde verdi. Masanın üzerini toplamaya başladığında sevincimi belli etmek için kocaman gülümsedim ve ellerimi çırptım.
"Çocuk gibisin." dedi gülerken.
Karşılık olarak omuz silktim. Çantamdaki şekerli sakızı ağzıma attıktan sonra ona yöneldim,
"Semra Teyze'nin kafesine gidelim, yardım ederiz." başıyla beni onayladıktan sonra kütüphaneden çıktık.
Sokakta sekerek önden giderken Beyza arkamdan gülüyordu. "Barın beklesene!"
"Çok yavaş yürüyorsun Beyza!"
Oflayarak hızlı yürümeye başladığında tatmin olduğumu belli etmek için sırıttım.Mimarisi düz, mekanik binaların arasında rengarenk çiçekleriyle sırıtan, minik, beyaz çit kapıyı ittim. Kapıdaki zilin sesi kulaklarımı doldururken Semra Teyze'nin uzaktan gülümseyerek el salladığını gördüm. Hızlıca ona doğru koştum ve sarıldım. Vanilya kokusunu içime çektim. Muazzam kokuyordu.
"Hiç şaşmıyorsun, haylaz!"
Kıkırdadım.
"Ooo Barın Hanım?" dedi Can elini 'çak' yaparmışçasına uzatırken.
"N'aber? " dedim tezgahın arkasındaki eline uzanmaya çalışırken.
"İyidir. Uğramıyorsun kaç gündür?"
"Sorma ya Beyza matematik çalıştırmaya uğraşıyor."
Kaşlarını havaya kaldırarak Beyza'yı tebrik edercesine bir şeyler mırıldandı. Aralarında güldüler.
Önlüğü belime bağlayıp, adisyonu ve tüylü tükenmez kalemi elime aldım.
Kızlı-erkekli bir arkadaş grubunun oturduğu masaya doğru ilerledim.
"Hoş geldiniz, ne alırsınız?" dedim gülümseyerek.
"Mümkünse Numaranı." dedi kumral saçlı çocuk. Anlamsız bir şekilde suratına bakıyordum. Yanındaki kızıl kız toparlamaya çalışırcasına "Senden hoşlanmış sanırım." dedi muzip bir gülümsemeyle.
Masadakiler gülmeye başladığında ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Off Kağan alemsin"
"Gerçekten Kağan. Şimdi de garsonlara mı sardın! Ahahahahha"
Karşımda pişkin pişkin gülen insanlar arasındaki bunu başlatan kumral çocuğa doğru döndüm. Gülmeye devam ederlerken ağzımdaki sakızı masanın ortasına tükürdüm. Hepsi bana baktığında omuz silkip konuştum,
"Kusura bakmayın efendim, ondan kalmamış." dedim gülümseyerek. Lafını bilmez sarı çocuğa döndüm,
"Onun yerine şu tadı kaçan gevşek sakızı öneriyorum." başımı hafif sağa eğerek sarı çocuğa bakmaya devam ederken, dişlerimin arasından "Başka bir arzunuz var mı efendim?" dedim.
Kızıl saçlı kız "Hesabı alabilir miyiz?" dedikten sonra göz kırptı ve gülmeye başladı.
Aynı şekilde gülerken "Bu seferlik bizden olsun" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Sokak
Romancehikayenin başını biliyorum, peki ya sonu? Sanırım birlikte belirleyeceğiz. tüm hakları saklıdır zaten neden böyle b*ktan bir konuyu ele almak isteyesiniz ki?