Uyandığımda yaptığım ilk şey defterimi açıp bir kaç satır yazmaktı . Karakterimi özenle betimleyip yazdığım satırları okuyunca aklıma Michael geliyor ve sonunda kendime bir karakter bulmuş olmam beni sevindiriyordu. Defterimi kapatıp üzerime bir kot ve gömlek geçirdim . Odamdan dışarı çıktım ve annemin yanına geldim.
“Ben çıkıyorum anne.” . Annem gözlerini telefonunun ekranından çevirip bana baktı : “ Jerry ile kitap yazmaya mı?”. Başımı reddedercesine iki yana salladım ve sırıtarak “Michael’ın yanına. Sonra görüşürüz!” dedim. Annem tek kaşını kaldırdı ve konuşmak için nefes aldı fakat ağzından çıkan kelimeleri umursamayıp evden uzaklaştım. Bir kafede buluşacaktık ve tanışacaktık, bu güzel olmalıydı. Çantamın içerisinden telefonumu çıkardım ve verilen adrese doğru yürümeye başladım. Çok uzak değildi sadece iki sokak ilerlemem lazımdı ve yürümeyi seviyordum. İçime dolan temiz havayı geri vererek karşıdan karşıya geçtim ve ileri doğru yürüdüm. Kulaklığımdan çıkan notalar kulaklarıma uğrayınca gülümsüyor , yeni bir arkadaşla tanışmanın mutluluğunu veriyordu.
“Hoş geldin Emily.” diye sırtıma dokunan el ile irkildim . Gördüğüm yüz dudaklarımı yukarıya çekiyordu ve gülümsememe sebep oluyordu. Fotoğraftakinden daha derin bakan yeşil gözleri ve ilginç saçları onu bin kat çekici yapıyordu. Yeni tıraş olduğu belli olmuştu. Masum bir ten rengi vardı , uzattığı elini sıktığımda içime dolan pozitif enerji gamzelerimi belli edecek şekilde gülmeme sebep olmuştu. "M-merhaba Michael” . Kekelememe sebep olan heyecan sinir bozucu olsa da mutluluğumu ikiye katlamıştı. “Oturalım mı?”. Gözlüğümü yukarı ittim. “Olur.” . İşaret ettiği masaya oturdum ve defterimi çıkardım. “Bu nedir Emily?” . Ses tonu içimi gıdıkladığında kendimi cevap vermekten alıkoyamadım. “Bu. Yarışma için yazacağım kitap. Bir aşk kitabı. Fakat hala ne yazacağımı bilemiyorum. “ dedim ve ofladım. O ise gülümsedi ve defterimi alıp okumaya başladı. “Demek baş karakter benim ha?” . Yüzüm hafiften kızarmaya başladığında gülümsedim . “E-evet. Yani öyle oldu.”
Sessizliğimizi masanın önüne gelen garson bozmuştu.
“ Ne alırdınız? “ . Michael kendisine çikolatalı milkshake sipariş etti. Sıra bana geldiğinde sadece bir gazoz istemiştim. Garsonun gitmesini ve bizi Michael ile baş başa bırakmasını istiyordum.
Siparişler masamıza getirildikten sonra konuşmamıza devam edeceğimize sevinmiştim fakat Michael’ın çalan telefonunun sesini duyunca içimden lanet etmiştim. Telefondan gelen tiz kadın sesi içimin burkulmasına sebep olmuştu.
“ Hayatım şu an kafedeyim, arkadaşımla sonra ararım sevgilim , tamam mı?” dedi ve telefonu kapattı. İçimden bir şeylerin eksildiğini hissederek kazağımın kollarını çektim. Hava soğuktu , üşüyordum ve içim burkuluyordu. Ağzıma gelen acı tat konuşma isteğimi söndürüyordu. “S-sanırım gitmem gerek. Memnun oldum Michael.” dedim ve ayağa kalktım. “Hey , daha yeni gelmiştik.Yani 2 saat nedir ki?” . Gülümsedim ve el sallayarak çıktım. Boğazıma takılan nedensiz hüzünün sebebini anlamış değildim.Koşarak eve ulaştım ve bir köşede ağlamaya başladım. Nedensizce , sadece ağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virüs || Michael Clifford Fanfic
Fanfiction"Hadi bana aşık olmayı öğret!" "Bunu nasıl yapabilirim ki?" "Çok güzel gözlerin var." " Bana mı aşık oluyorsun yoksa?" Omuz silktim. " Bilmem. Çok güzelsin. Bir virüs gibisin adeta. Sensiz uyuyamıyorum. Kokunu çok seviyorum ve sanırım sana aşığım."