#Marcus
Marcus yanan şömineye boş boş bakıyordu. Hayatında ki boşluk o kadar büyüktü ki, o boşlukta nefes alması hergün daha da güçleşiyordu. Ailesi yoktu. Doğru düzgün bir kaçtane arkadaşıdnan başka kimsesi de yoktu. Hayatını tek bir şeye odaklamıştı. Evet projesi gerçekten çok uçuk bir projeydi fakat gerçekleşitirilmesi imkansızda değildi. 1 yıl önce üniversite lavabotuarında yaptıkları deneyle bir cismi küçülterek atom alt parçacığına göndermeyi başarabilmişlerdi. Marcus'un yaptığı araştırmalar sonucunda bir canlıyı atom altı parçacığına gönderirse zamandan etkilenmeme ihtimali vardı. Bu ihtimal göze alındığında bir canlı kuark (atom altı parçacık gruplarından bir tanesi) boyutuna inerse. Oluşabilicek ihtimaller; canlının ölmesi, canlının bilincinin kapanması ve dışarı çıkacağı evreye kadar ölüm uykusuna yatması yada belirsizlikti. Marcus için ölüm uykusu ve belirsizlik o kadar merak uyandırıcıydı ki elinden gelse testini bugün gerçekleştirdi. 1 yılın sonunda bir canlıyı atom altına parçacık boyutuna indirgeyeceği sistemi teorik olarak kurmuş ve tek yapılması gereken bu sistemin inşa edilmesiydi. Son 3 aydır başvurmadığı şirket ve devlet kalmamıştı Marcus'un. Şirketler bu kadar büyük miktarda ki bir yatırımı yapmaktan çekinmekte ve devletler için bile bu yatırım çok büyük maliyetlere sebep olacağı için başvurduğu yada teklif götürdüğü tüm devletlerden red almıştı. Sadece başına gelen en garip olay 2 hafta önce bir adamın şirket danışmanı olduğunu ve araştırmasının bir örneğini istediğini ve şirketin araştırmaya çok ilgisi olduğunu öğrenmesiydi. İlk başlarda şüpheli yaklaşsa da inşa edilecek yapı ve makinenin patentini almasından dolayı araştırmayı internet üzerinden ismini bilemdiği şiket danışmanına yollamıştı.
İşte bu çabalarının geri dönütü olan olumsuzlukla içten içe savaşırken derin bir nefes alıp verdi. Dumanı tüten sıcak kahvesinden bir yudum aldı ve şöminenin ateşine tekrar bakarak tam düşüncelere dalacaktı ki kapının çalmasıyla irkildi. Saat gece 1'di. Bu saatte kim olabilirdi ki ? Kahvesini kenara koyarak yerden kaltı ve kapıya doğru yöneldi. Kapının deliğinden baktığında gördüğü 4 ten fazla adamdı. Kapının emniyet zincirini takarak, hafifçe kapıyı açtı ve ''buyrun'' dedi. Dışarda ki adamlardan birtanesi Marcus'a seslenerek '' Markus bey ben 2 hafta önce sizden araştırmanızı isteyen Michaell Wilson. Müsaitseniz projeniz hakkında görüşmeye geldik'' dedi. Marcus şaşkınlığı yüzünden okunut bir biçimde kapıyı açtı. Karşısına kapının önünden duran 2 tane takım elbiseli adam ve onların arkasında ki 5 tane koruma olduğuna emin olduğu takım elbiseli adam vardı. Bellerinde ki kabartıdan silahlı koruma oldukları bariz belliydi. Marcus korkarak '' gecenin bu saatinde değilde yarın gündüz bir yerde görüşseydik daha iyi olmaz mıydı ?'' diyerek sordu. Michaell suratında ki gülümseyemeyi hiç bırakmayarak ''Patronumun programı çok yoğun dolayısıyla bulabildiğimiz ilk boşlukta sizi ziyaret etmek istedik. Rahatsızlık verdiğimizi kesinlikle farkındayız ama bizimle görüşmeyikabul ederseniz seviniriz.'' dedi. Marcus eliyle buyrun der gibi içeriyi gösterdi. Michaell ve yanında ki patronu olarka bahsettiği yaşlı fakat kaliteli giyinmiş adamla içeri doğru yürürken Michaell arkasına dönüp parmaklarıyla iki yaptı ve ardından iki tane daha koruma geldi. Michaell ve yaşlı adam salona geçip yanyana geniş koltuğa oturdular. Korumalardan birisi beraberlerinde salona geldi. Diğeri ise koridorda beklemeye başladı. Michaell ''tekrar kusura bakmayın '' diyerek söze başlasada, yanında ki yaşlı adam tüm salonu dikkatlice inceliyordu.
Michaell tekrar söze girererek '' En baştan size kendimi ve patronu mu tanıtayım. Ben Michaell Willson, 1. Baba Franklin'in asistanıyım. Araştımanızı çok öncelerden beri takipteyiz. Siz araştıramnızda ilerleme kaydederken bizim bilim insanlarımız da araştıramanızı inceleyip bir kaç test yaptı. Eğer bugün Baba Franklin'i ikna ederseniz projenizin hazırlık aşamaları yarın başlanılacak ve 2 ay içerisinde inşa edicelecek ve ilk testlere başlanılacak.'' dedi. Marcus resmen şok olmuştu. 1. Baba Franklin mi ? Birisi kamera şakası falan mı yapıyordu kendisine ? Etrafına bakındı. Herşey çok geçekçiydi. Şaka olduğunu göstericek en ufak birşey yoktu. Marcus'un şaşkınlığının en büyük sebebi 11 Baba efsanesiydi. İnternette hakkında yazılıp çizilen kimi insanların inanalara alay ettiği kimi, kimi insanların kendince kanıt göstererek gerçek olduğunu idaa ettikleri bir gruptu 11 Baba. Rivayete göre bu 11 Baba'nın hepsi dünya üzerinde ki en büyük şirketlere sahip ve devletlere emir verme gücü bulunacak kadar kudretli tek grup yada topluluktu. Topluluğun kurucusu olarak bilinen tek kişi 1. olandı. Ve söyletilere göre topluluk içinde oylamaya gerek duymadan istediğini yapabilecek tek kişiydi. Ama Marcus için bu bilgilerin hepsi uzaylı gördüğünü idaa eden köylülerin uydurduğu dedikodular kadar saçmaydı hep. Arkadaşlarının şakayla karışık sırf gülmek için anlattıkları efsanelerdi.Marcus'un şaşkınlığının farkeden Michaell '' Meraklanmayın sizi susturmak yada herhangi bir şekilde olumsuz yönden etkilemek gibi bir niyetimiz yok sonuçta biz bir hayal ürünüyüz. Dolayısıyla bugünü birisine anlatırsanız bile size inanmayacaklar.'' diyerek gülümsedi. Ardından tok bir ses ile Baba Franklin '' Dinliyorum.'' dedi. Marcus yaşadığı durumun büyüsüne kapılarak hafifte yaşadığı şaşkınlıkla kekeleyerek projesini anlatmaya başladı.
Marcus projesini Baba Frankline anlatırken Baba Franklin gözünü kırmadan Marcus'a odaklanmış dinliyordu. Marcus projesini anlattıktan sonra büyük bir merakla şunu sordu '' Eğer siz ve sizin oluşumunuz gerçekse, kusura bakmayın gerçekse diyorum çünkü 2 saat öncesine kadar benim için illuminati denilen şeyden bir farkınız yoktu. Eğer bunların hepsi doğruysa neden bu projeyle bu kadar çok ilgileniyorsunuz ? '' diye sordu. Baba Franklin arkasına yaslandı ve '' Elektrik genç adam,elektrik.'' dedi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra '' Senin inşa etmek istediğinin yapının ortaya çıkardığı yüksek oranda ki elektiriği sen topraklayarak absorbe ediyordun ya. İşte biz onu depolamanın bir yolunu bulduk.'' dedi. Marcus hem durumu kavramış hemde kavrayamamıştı. O kadar çok soru işareti vardı ki kafasında boş gözlerle Baba Frankline bakarak '' anlamadım yani bahsettiğimiz elektrik 1 haftada tüm dünyanın elektrik ihtiyacını karşılayacak büyüklükte bir elektrikten bahsediyoruz. Nasıl yaptınız ? '' diyebildi. Baba Franklin hafifçe gülümseyerek '' Efsaneler doğru evlat.'' dedi. Ve yavaşça ayağa kaltı. 1. Baba Franklin'in ayağa kaltığı gören Michaell hızlıca ayağa kaltı ve salonun girşinde ki korumaya ''dökümanları getirin.'' diye seslendi. Baba Franklin Marcus'un elini sıktı ve kapıya doğru öneldi. Marcus Baba Franklini kapıya doğru geçirmeye niyetlenmişken bir koruma Michaell'e 2 parmak kalınlığında ki dosyayı getirdi. Michaell Marcus'a dosyayı vererek '' Marcus bey bu dosya da bizim projeniz üzerinde ki eklemelerimiz ve çıkardıklarımızı göreceksiniz. Yani projenizin son halini, bu yüzden lütfen dikkatli bir şekilde inceleyiniz. Dosyanın son 10 sayfasında imzalayacağınız yerler belirtilmiştir.'' dedi. Ardından ceketinin iç cebinden çıkarttığı sadece numara yazan beyaz bir kartviziti Marcus'a uzattı. Marcus kartviziye ve linde ki dosyanın kapağına bakarken Micahell, Marcus'a '' Bu numara sadece bir kez mesaj atabileceğiniz bir numaradır. Bugün günlerden pazartesi, cuma gününe kadar vaktiniz var Marcus bey. Bu numaraya cuma gününe kadar kabul ediyorum yada kabul etmiyorum mesajı yazıp yollarsanız sevinirim. Size iyi geceler dilerim''. diyerek kapıya doğru yöneldi Michaell. Marcus hafifçe kapıya doğru yöneldi ama daha Marcus birşey diyemeden evden herkes çıktı ve kapısı kapandı. Marcus elinde ki dosyayı salonda ki masasının üstüne bıraktı ve koltuğa oturup beyaz kartviziti elinde çevirmeye başladı. Bir yandan uyuyup kendine gelmek istiyor, bir yandan 2 saat içinde yaşadığı büyük şoku düşünüyor ve bir yandan ise dosyayı alıp okumak istiyordu. Dosyayı koyduğu masadan aldı ve koltuğa uzanarak okumaya başladı. Hala inanamıyordu yaşadıklarına.
![](https://img.wattpad.com/cover/181718107-288-k818507.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Toprak
Science FictionBir bilim adamının geleceğe gitme arzusuyla beraber ortaya çıkan garip bir dünya. Standart bir insanın hayalinde ki gelecek dünya tabirini tamamen alt üst eden bir dünya. Ve bu dünyada insanlık tarihinin en büyük savaşının devam etmesine tanıklık ed...