-1-

56 8 4
                                    

  Acıklı şarkılarla acımı körüklüyorum. Bu şarkılar beni üşütüyor, tüylerimi diken diken ediyor, sonrasındaysa ağlıyorum. Gözyaşlarım üşümüş vücudumu ısıtmak istercesine süzülüyor. Acımı yazmaya çalışıyorum fakat yetemiyorum. Cümlelerimin çoğu üç nokta ile bitiyor. Ama hayır bildiğiniz anlamda değil!

   Üç nokta her zaman sonu olmayan, veya kötü söz belirten cümlelere ait değildir. Üç nokta bazen ifade edilemeyecek kadar ağır duygulardır. Bazense "Ellerim titriyor yazamıyorum" diyen kalem tutan ellerin, kağıda olan özrüdür. 

  İşte o vakit acı tüm vücuduma yayılır. Beynimde olup bitenler özgürlüklerine hasret duyarcasına dışarı çıkmıştır, kaçamaz vaziyete gelmişimdir. Acı beni önce ısıtır, kor gibi bir ateşte acımasızca yakar. Sonraysa üşütür ve geriye yalnızca küllerim kalır. Ve artık acının ta kendisiyimdir...

  Annemle görüşmeyeli tam olarak 6 yıl 1 ay ve 3 gün olmuştu. İhanet.. İhanet sizi sevmek zorunda olduğunuz, severek dünyaya geldiğiniz insanlardan dahi uzaklaştırabilir. Fakat özlem duygusundan uzaklaşamazsınız. Acı çekmekten, sorgulayarak kahrolmaktan, bir şeylerin olması gerektiği gibi olmadığını fark ettiğinizde, bunu kabullenememekten uzaklaşamazsınız. Kolay değildir...

  Satın al butonuna tıkladığımda birkaç dakikadır farkında olmadan tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım.  1 ay sonra Adana'ya sonunda annemle yüzleşmeye gidecektim. Hazır mıydım? Hayır. Fakat artık yalnızca kendimi buna zorunlu hissediyordum.

 Ne kadar acınasıydım. Bunu az önce izlediğim kısa film bana tekrardan hatırlatmıştı. Claire adında genç bir kız vardı. Claire oldukça güzeldi. varlıklı ve huzurlu bir ailede dünyaya gelmişti. Arkadaşları ona oldukça çok değer veriyordu. Fakat Claire'nin içsel sorunları vardı Ve Claire öldü.  Bunu ona yapan bizzat kendisiydi. 

 Bense hiç güzel değildim zayıf, çelimsiz bir vücuda sahiptim. Mor göz altlarım ve bembeyaz tenim beni bir ölüden farksız kılıyordu. Kavga ve şiddetin hat safhada olduğu, fertlerinin birbirlerine asla ama asla değer vermediği bir ailede dünyaya gelmiştim. Varlıklı değildik. İhtiyaçlarımı karşılayabilmem için her gün sabahın altısına kalkıp, sevmediğim işime doğru yol almak zorundaydım. Hiç arkadaşım yoktu. İçsel problemlerim vardı. Allah'ın belası anksiyetem yüzünden geceleri uyanıp neden ağladığımı bilmeden ağlardım. Depresiftim. Ve ben yaşıyordum. Her şeye rağmen yaşıyordum.Her gün 'öldüm' diye diye, her gün yavaş yavaş öle öle yine de yaşıyordum.




 Selam!  1. bölümü kasten kısa tutmak istedim ve fark etmişsinizdir ki yalnızca edebiyat üzerine yoğunlaştım. Bunu yapmamın sebebi okuduktan sonra eğer dilimi beğendiyseniz okumaya devam etmeniz. Umarım beğenmişsinizdir.

.

.

.

KUYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin