1-Mutluluk

162 6 4
                                    

Bölüm 1-

Koltukta sızan babama bir bakış atıp evi toparlamaya başladım. Saatime baktığımda henüz okul için 2 saatim vardı. Bir nefes alıp merdivenlerden koşarak odama çıktım. Odam çatı katındaydı. Güzel, beyaz, sakin… Ama her şey gibi buraya da alışmamam gerektiğini babamın işleri yüzünden her şeyimi bıraktığım zamanlarda çoktan öğrenmiştim…

 Elimi duvardaki posterlerimin üzerinde gezdirdim… Dudaklar, gözler, burun…  Daha net olmalıyım sanırım, onlar benim ilham kaynaklarım.

 Resim… En çaresiz olduğumda beni rahatlatan, dışarıdaki kavgayı, gürültüyü, annem varken yani bir zamanlar duymamamı sağlayıp hayata tutunduğum uğraş…

 Yatağıma uzanıp tavanı izlemeye başladım… Kaç ev değiştirmiştik… Gözlerimi kısıp tavana bakmayı sürdürdüm. Yeni kurbanım diye geçirdim içimden. Burada kaldığım sürede gözlerim tarafından tacize uğrayacaksın, üzgünüm…      

 Eşyalarımı henüz yerleştirmemiştim, derin bir nefes alıp perdelerimi açtım. Baygın gözlerle karşımdaki eve baktım. Görüş açıma hafif yapılı bir vücudu olan, kaslı, bir çocuk girdiğinde gözlerimi odaya diktim ve gözlerimi büyütmem, ağzımı açmam, perdeyi kapatmam, arkamı dönmem olayları birkaç saniye içinde gerçekleşirken derin bir nefes aldım. Tanrım… Evde tişört giysen?

 Dolabıma ilerleyip yavaş hareketlerle formamı giyerken, saate bir bakış atıp dolabıma döndüm. Gözlerimi kısıp yavaşça saate döndüğümde, ufak bir çığlık atıp elimi ağzıma kapattım. Okulun ilk günü ve ben… Geç kaldım. Her zamanki gibi…

 Çantamı koluma atıp koşarken gözüm babama çarptığında rahatsızca kıpırdandım. Yerdeki battaniyeyi hızlıca üzerine örterken okulu bulmamın bile saatler alacağını düşünerek strese giriyordum… 

 Okula vardığımda hızlıca sınıfıma girdim. Etraftaki gülüşmelere bakıp kaşlarımı çattım.

 ‘’Neler oluyor?’’

 Sırada tek başına oturan rampa saçlı çocuğa dönerek sordum. Etrafta bir tek o ciddi duruyordu. Hareket etmeden kaşlarıyla çorabımı işaret etti. Yavaşça eğilip çorabıma baktım. Ah…

 Çiçekli ve puantiyeli mi? Diye düşünmeden kendimi alamadım.

Lanetler okuyarak ayaklarımı sıranın içine doğru soktum. Aceleden yanlış giymiştim... Kafamı çevirip bana cevap veren çocuğa döndüm. Yanında 2 tane kız duruyordu ve… Tanrım o etekler nedir?

Kız çocuğa bir şeyler fısıldadığında çocuğun yüzünde sinsi bir sırıtış belirmişti ve… Gülüşü…

‘‘Değişik çoraplı!’ Sesle irkilip arkamı döndüğümde sarışın bir çocuk bana bakıp kahkahalarla gülüyordu.

‘’Adını nasılda biliyor!’’ diyerek sarı saçlı çocuk tekrar kahkahalarla gülmeye başladığında sınıf da ona eşlik ediyordu. Hırsla önüme döndüm ve boğuk bir sesle kahkahalar son bulmuştu.

‘’Demir, yeter.’’ Biraz önceki rampa saçlı çocuk konuştuğunda sınıftaki sesler kesildi, çıt çıkmıyordu. Adının Demir olduğunu öğrendiğim benimle dalga geçen sarışın çocuk somurturken rampa saçlı ‘kurtarıcım’ yerinden kalkıp sırasının önünde duran kızı yana doğru iteleyerek yavaş hareketlerle kapıya ilerledi. Biraz önce çocuğun önünde duran ‘mini’ etekli kızımız kaşlarını çatmış, sıraya oturarak küfürler ediyordu.

Yanımdaki kıza doğru döndüm. Sıra arkadaşım olmalıydı, gülümseyerek konuştum. ‘’Merhaba!’’

Kız bana elini uzatıp kocaman gülümsediğinde rahatlamıştım. Sıra arkadaşım, ‘’ben Ezgi’’ diye fısıldarken uzattığı elini sıkıp ismimi söyleyerek karşılık verdim.

Ayakkabı BağcığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin