Türkiye'de kadın olmak sorumluluk gerektirir. Türkiyedeki hiçbir kadın yaşam olarak birbiriyle aynı değildir köyde yaşayan bir kadın ile şehir'de yaşayan bir kadın arasında en az köyle şehir arasındaki mesafe kadar mesafe vardır. Kadın kendini ezdirmemelidir. Günümüzde okuyan kadınlara ve okumamış kadınlara yapılan muamelede farklıdır okumamış kadınlar hep ezilir hem çevredekiler tarafından hem eşleri tarafından. Erkekler kadınları hep kullanır. Kadına duydukları o saçma duyguyu aşk sanarlar o kolpadan olan aşk bitince nefrete dönüşür ve güçlü taraf güçsüz tarafı ezer. Kadına şiddet bizim ülkemizdede çok yaygındır her gün onlarca kadın kocası tarafından dövülüyor yarısı öldürülüyor. Kadınlar bu muameleyi asla hak etmez. Erkekler kendilerini hep üstün görür güçlü taraf denince fiziksel güç olarak algılarlar. Güçlü olmak fiziksel yapıdan değil duygusal anlamda güçlü olan kazanır. Öyle kadınlar var ki her gece sarhoş kocasından dayak yer çocuklarının gözü önünde işkence görür fakat çocukları üzülmesin diye onların yanında ağlamaz onlara hep iyiyim der ama içi hep ağlar sürekli hayatın üstesinden gelir. İşte bahsettigim güçlülük budur. Dünyadaki hiçbir kadın böyle bi hayatı yaşamak zorunda değildir. Eğer kadınsanız ve Türkiye'de yaşıyorsanız gözyaşınız hep içinize akar