( GİRİŞ )

908 227 339
                                    

NOT: Hikaye tamamlandı ancak diğer bölümleri kaldırdım sadece 1. Bölüm yayımda olacak.❗❗

"İki seçeneğin var; ya kal, ya gitme." (Ö.A)

Bedenim yorgun düşerek bu acımasız güneşin sıcağına boyun eğerken ruhumsa bunlara aldırış etmeyerek her şeye karşılık ayakta kalmaya devam ediyordu. Gün, hep olduğu gibi sıradan geçmişti. Sıradan klasik okulumda, her zamanki insanlarla aynı ortamda olaysız bir gündü.

Havada burun deliklerini zorlayan yanıcı bir sıcak vardı. Bugüne has bir sıcaklık gibiydi bu ancak yine de okuldaki günü tamamlamak rahatlatıyordu. Sırtıma yapışmaya yüz tutan tişört kötü bir his veriyordu, hafiften yelleyip geniş kaldırımda salına salına ilerledim. Omzumdan düşen çantama hakaretler savurup tekrar yukarı çektim. İlk önce Asel’in yanına uğrasam daha iyi olacak sanırım. Diye düşünerek arka cebimdeki telefonu çıkarıp Asel’in numarasını tuşladım. Onun açmasını beklerken Asel’in silueti gözümün önünde belirdi. Orta boylu, koyu kahverengi gözlü ve kumral saçları bir anlığına geçtikten sonra yok oldu.

Bu havada hasta olmayı nasıl başardı anlayamıyorum doğrusu. Sürekli buzlu kokteyller içip hemen ardından dondurma yerse olacağı buydu. Ben söylenmeye devam ederken telefondan gelen öksürük sesleriyle dikkatimi telefona verdim.

"Asel, sana geliyorum, evdesin değil mi?" Kısa bir sessizlikten sonra kuru öksürükle karışık boğuk bir sesle cevap verdi. "Evdeyim tabii ki de Damla, bu hâlimle annemin beni evden çıkaracağını düşünmemişsindir herhalde." Kısık sesle güldüm. "Peki o zaman birazdan oradayım."

"Tamam. Hadi bekliyorum."

Telefonu kapatıp cebime koyduktan sonra gülümsedim. Deli kız... bugün hastalığından ötürü okulda değildi ve çok methettiği aşkı Sinan’ın bugün okulda neler çevirdiği hakkında en ufak bir fikri yoktu bundan dolayı da benim yanına uğramamı dört gözle bekliyor olduğu kaçınılmaz bir durum. Onların mutluluğunu düşünürken aklımdan Bulut ve saçmalıkları geçti. Bu günlerde yaptıkları, fazlasıyla değişmesi ve can sıkıcı bir insan hâline dönüşmesi...

Neden bir tiyatro onu bu kadar değiştirmişti ki?

Nefesimi yakıcı sıcağın atmosferine bırakırken adımlarımı sıklaştırdım. O arada cebimde titreyen telefonla duraksayıp elimi arka cebime atıp telefonu çıkardım. Bulut’tan gelmiş.

-"Akşam geleyim mi seni almaya takılırız öyle . Hem sende sıkılmışsındır. Eğleniriz biraz."

 

Uzun zamandır böyle bir mesaj almıyordum ve bu mesajla birlikte minik bir tebessüm suratımda belirdi ancak cevaplamakta tereddütlüydüm çünkü onun zevki ve istekleri de son dört aydır değişmişti. Asla birbirimizle kolaylıkla anlaşamıyorduk. Genel itibariyle kalabalık kafeler ve barlardan hoşlanmaya başlamıştı ki bu çok sinir bozucuydu. Tiyatroya katılıp yeni insanlarla tanıştıktan sonra kendisi de değişmişti. İstemsizce yüzümün düştüğünü fark ettim. Şuanda da öyle bir şey yapmayacağını umarak daha olumlu bir yanıt göndermeye karar verdim.

- "Akşam seninle konuşmak istediğim şeyler var Bulut, her zamanki buluştuğumuz sokağın sonundaki kafeye gel."

 Bir süre durduğum ağacın gölgesinde cevap yazmasını bekledim ancak herhangi bir cevap yoktu. Gergin adımlarla kalan yolu ilerlemeye koyuldum. Apartmanın önüne geldiğimde düşünceli bir şekilde Asellerin kapısının ziline bastım. Çok geçmeden kapı sessizce açıldı. Kapıyı açan Asel'in annesi Ebru teyzeydi. Kıvırcık saçları ve iri gözleriyle yine her zamanki gibi sevimli gözüküyordu. Bu samimiyetine karşılık derin bir tebessümle ekledim.  "Asel odada mı Ebru teyze." Gülümseyerek içeri girmemi işaret etti. Samimiliğinden ödün vermeyen tavırları insana huzur veriyordu bundan dolayı Ebru teyzede en sevdiklerim listesinde yer alıyordu.

DOLUNAY ~Ara verildi~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin