1.Bölüm

32 15 19
                                        

Hava çoktan kararmış rüzgar saçlarımı savurmaya başlamıştı. Ben hâlâ güneşin batışını seyrettiğim yerde oturuyordum. Belki kalkmaya üşenmiştim belkide gidecek bir yerin olmadığı için hâlâ oturuyordum.

Uzaktan gelen bir ayak sesi işittim. Omuzumun üstünden arkamdaki ağaçlara bakındım.Bu beni ilgilendirmezdi  tabii ayrıca yerimden kalkmak istemiyordum ne kadar oturan yerlerim ağrısada. Önüme dönmek üzereyken"korkma birsey olmayacak, acımayacak" gibi sözleri duymamla ayağa kalkmam bir oldu. Ne kadar beni ilgilendirmese de kötü şeyler olduğunu hissediyordum.

Ormana doğru koşarken yapraklara basılan ayak sesleri yerlerini bulmama yardım etti. Koşarken hâlâ adamların seslerini duyabiliyordum. Düşünmek istemedigim birşey olduğu kesindi.

Yaklaştığımda yavaşlayarak durup adamlara baktım. Zavallı kızı yerde süründüyordular. Kızın kıyafetlerinin yarısı yırtılmış ve kirlenmişti. Adamlara dikkatle baktığımda takım elbiseli ciddi adamlar olduğunu fark ettim. Bulaşıp bulaşmamak arasında kalsam da "rahat bırakın kızı" deyiverdim.

Üçününde gözleri beni bulurken adamların yüzünde beliren pis sırıtış sinir bozucuydu. Elleri bellerindeki silahlara giderken 'cidden mi?' bakışı attım.

Arasından biri "kimsin sen" dedi. Bende yüzüme pis sırıtış eklerken "ecelin olabilirim ne dersin?" dedim. Diğeri bana yaklaşırken tetiği çektiğini fark ederek öne atıldım.

Bana daha yakın olanın karnına yumruğu geçirdiğimde 3 metre kadar öteye gidip ağaca çarptı. Diğerine dönüp tekmemi yanağına geçirdiğimde savrularak yere düştü. Yanına gidip bir tekme daha karnına vurdum. 2 metre kadar ileri gitmişti. İkisininde baygın durumda olduğuna emin olunca tabancalarını alarak onlardan çokca uzağa attım.

Kıza baktığımda korkudan titriyor olsa da gözlerinde minnet eden bir bakış vardı. Ona yaklaşırken "iyi misin?" diye sordum. Pekte iyi gözükmesede kafasını aşağı yukarı salladı. Kız gözüme çok masum gelmişti. Kolundan tutarak ayağa kalkmasına yardımcı oldum.

"Kim bu adamlar?" diye sordum. Kafasını bilmiyorum der gibi sağa sola salladı. Konuşmaması dikkatimi çekerken korkudan dilini yutma olasığını düşündüm. Önce etrafa bakıp sonra kıza dönerken"evin varmı?"diye sordum. Kafasını yukarı aşağı sallaması içimdeki kuşkuyu arttırdı. Bu seferde "Konuşamıyor musun" diye sordum. Gözlerini hüzün kaplarken kafasını yere eğdi. Konuşamıyordu.

"Seni evine götürebilirim. Yürüyebiliyor musun?" Diye sordum. Bir iki adım atarak tökezledi. Koluna girip yardımcı oldum. Yürümeye başladık. Yarım saat kadar yürüdükten sonra nihayet ormandan çıkabilmiştik. Çıkışın hemen önünde lüks bir adaba vardı büyük ihtimal patakladığım adamlar bununla gelmişti. Kız titremeye başladığında bunun korkudan olduğunu fark ettim. Kim bilir o arabadan nasıl inmişti, indirilmişti.

Kızı bırakıp arabaya yaklaştım. Anahtar içindeydi, bu iyiydi. Kıza gel içareti yaptım. Yavaş yavaş gelirken kızın hâlâ korktuğu belliydi. "Korkmana gerek yok ben buradayım" dediğimde gözlerinin ışıldadığını gördüm. Bu ışıltı kalbimi biraz ısıtmıştı.

Arabaya binmesine yardım ettikten sonra şoför koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırırken "sen göster bana yolu"dedim. Kafasını sallarken sağ tarafı gösterdi. Onun yönlendirmeleriyle ıssız biryere geldik.  Evlerini daha görmeden burnuma tuhaf kokular gelmeye başladı. Bu kokunun kurt kokusu olduğuna emindim. Arabayı yavaşlatırken ev göründü. Emin oluyordum burası kurtların bulunduğu bir evdi.

İçime bir korku tohumu düşerken eve yaklaştıkça o tohum büyüyordu. Kızı bırakıp gidemezdim. Vicdanım buna izin vermiyordu.

Evin önünde durdurdum arabayı. Ev dediğime bakmayın koca saray gibi birşeydi. Arabadan çıkıp hızla kızın kapısını açtım. Evden çıkan birkaç adam bize yaklaşıyordu. Kurt kokusu onlardan geliyor olmalıydı. Kızın arabadan çıkmasına yardım ettim.

Arkamdan bir ses "Sen hangi sürünün köpeğisin" dediğinde olduğum yerde kalakaldım.

YALNIZ KURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin