"Lütfen amca, sadece bir kerecik!"
"Hayır Jungkook. Sana söyledim. Denize açılmak için çok küçüksün. Hala zamanın var."
Jungkook zavallı amcasının peşinden koşarken ona yalvarıyor, şirinlik yapmaya çalışıyordu.
"Hadi ama, artık on sekiz yaşımdayım. Evde kös kös oturup duruyorum. Bana verdiğin en büyük iş mal sayımı!" diye mızmızlanıyordu. Amcası hiç bozuntuya vermeden "On yedi yaşındasın. Daha bir ay da on yedi kalacaksın." diye cevapladı genç adamı.
Jungkook kaşlarını çatarak "Sen on beşinde denize açılmaya başladın. Hem sadece bir aydan bir şey olmaz. Ben artık yetişkinim!" dedi sesini kalınlaştırarak. Amcasına güçlü görünmeye çalışıyordu.
Amcası her ne kadar sert bir adam olsa da Jungkook'un bu tavırlarına sırıtmadan edememişti. Hemen eski yüz ifadesini aldıktan sonra konuştu.
"Jungkook... Sana daha önce de söyledim. Sen babanın bana emanetisin. Sana bir şey olursa ne yaparım ben? Ayrıca denizde binlerce korsan var. Yaptığım iş tehlikeli. Zarar görebilirsin." dedi bıkkınlıkla.
Jungkook hemen atladı.
"Ama zarar görmeye de bilirim. Ayrıca şimdiden denize açılmazsam ileride nasıl senin gibi büyük, güçlü ve havalı bir kaptan olabilirim ki?!" dedi. Amcası tek kaşını kaldırarak,
"Beni bu tür iltifatlarla kandıramayacağını yedi yaşından beri anlaman gerekiyordu. Ayrıca bu işi havalı olmak için yapmadığımı biliyorsun. Kral Seok Jin-"
Jungkook bıkkınlıkla amcasının sözünü devam ettirdi.
"Kral Seok Jin sana güveniyor ve işini en iyi şekilde yapman için çocuk bakıcılığı yapamazsın. Biliyorum..." dedi ve omuzlarını düşürdü.
"Üzgünüm. Sadece- herneyse. Boş ver. Sana birkaç günlük yemek hazırladım. Kyungsoo'ya selam söyle. Ben Jimin'in yanına gidiyorum." dedi ve odadan çıkmak için doğruldu. Kapıya ulaşınca amcasının sesini işitti.
"Git ve dolabımdan gençken denize açılmak için giydiğim takımı giy. Ben iskeleye gidiyorum. On beş dakika içinde bana yetişmezsen sensiz giderim." dedi ve Jungkook'un bir şey demesine izin vermeden evden çıktı.
Jungkook yaklaşık iki dakika kadar hiç hareket etmeden bekledi şaşkınlıktan. Yüzünde oluşan büyük bir gülümseme ile koşarak amcasının odasına gitti.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Jungkook üzerine giydiği amcasının kıyafeti ve babasından kalan kolyeyi takarak evden hızla çıktı. Koşar adım ilerlerken arkasından seslenen çocuğu duyarak durdu.
"Jungkook! Seni adi herif! Nereye gidiyorsun!?"
Jungkook koşmaya devam etti. Jimin arkasından gelirken ona yetişti.
"Amcamın gemisine! Beni oyalama!" diye cevap verdi. Jimin şaşkınca "Ne?! Sen de mi onunla gideceksin?" dedi.
Jungkook yüzündeki sırıtmayla "Evet! Vuhuu!" diye sevinçle bağırdı.
İskeleye gitmek için pazar yerinden geçmeleri gerekiyordu. Jungkook pazarı görünce aniden durdu. Jimin Jungkook'un durduğunu görünce durmaya çalıştı fakat hızını alamayıp yerde duran kabak dolu kovaya çarptı. Koca koca kabaklar her yere dağılırken Jimin yüz üstü yere düştü.
Başını okşayıp ayağa kalkarken etrafına bakındı. Ona doğru gelen sinirli adamı görünce korkuyla tısladı.
"Siktir. Jungkook bu Sung Woo amcanın dükkanı mı?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cute captain +yoonkook
FantasyOrtaçağ zamanında yaşayan Jungkook, amcası ile yaşamaktaydı. Amcası bir gemide kaptandı. Ülkeler arası mal taşımacılığı yapan amcası ile denize açılmak isteyen Jungkook, hayatını kurtaran bir deniz insanına sadece minnet borçlu değildi. ⓚⓘⓡⓐ