Birini yaralarına rağmen sevmek zordu , demir derin yaralara sahipti.. efla onu bulduğunda iyileştirmek için, şefkati ile sarabilmek için çok geç kalmıştı.. Bir çocuğun başına gelebilecek en zor çocukluk ve imkansız bir aşkla sürgündeydi.. eflanın çocukluğuydu aslında.. yakininda olabilmek için uzun bir ömür geçmişti ne yazık ki..gözleri titrer mi bi adamın acıdan, korkudan, utançtan , heyecandan.... ne kadar uzun ve derin baksam daha çok anlam buluyordum .. her ânı başka başkaydı...
koskaca 14 yıl.. ara ara denk gelir konuşulurdu onu görürdüm bir kaç dakika bile olsa hisserdim herkese aynı ama bana hep başkaydı.. O da aynı hissetmismiydi aceba bilemedim hiç... zordu ulaşmak birbirimize... belkide hissettiğimiz duygulardan gözümüzde büyümüştü yakın olmak..
Gece saat üç'tü hiç unutmam , kalbim daralmış uyku tutmamıştı beni... yatağın içinde düşünürken telefonum çaldı demir beni arıyor... açtım hemen yorgun bir sesle konuştuk ilk uzun konuşmamızdı .. her kelimesi bana değer içeriyor, çok özel hissettirmişti beni , bana... dayanamadım ve söyledim sen beni mi seviyorsun diye durduk ikimiz de hiç birşey demeden uzunca bir müddet sonra neden bunu açık ettin ki dedi ne diyeceğimi bilemedim .. devam etti sevdim seni senelerce her an ama hep korktum kaybetmekten sevmemenden hiç korkmadım... seninle yasayamamaktan seni bana yasattirmayacaklarından.... ben baş ediyorum seni sensiz yaşamakla , ama sen yapamazsın , incinirsin yaralanırsın, iglesemezsin..
seni canımdan uzak tuta tuta korumakda zor .. ama senin kötü olabilme ihtimalinden daha kötü birşey olamaz , kendimi bununla avutabiliyorum... neden kadınların şefkatinden nasiplenmedim ki
ah efla hiç bir kadın basmadı beni bağrına , ciğeri olamadım hiç bir kadının .. çok mu kötüyüm ondan mıdır aceba...Öylece dinleye kaldım ağlamaklı yüreğimle tüm herşeyi bir kenara bırakıp onunla olmak geldi içimden, herşeyi göze almak tutmak elinden, yüreğim sığmadı içime... ağladık beraber uzaktan uzağa.. kapattık telefonu konuşmadık uzunca bir süre ardından , o kadar uzun süre konuşmadık ki bir inan aceba rüya mi gördüm diye aklımdan geçirmedim değil, belki bir ay geçmişti işe gitmek için evden çıktım bir sokak ileriye geçtiğimde telefonum çaldı arayan demir di...
Sesi kötü, kendinden geçmiş ayık bile değil di , belli ki içmişti.. Ne oldu dedim iyimisin hayır dedi.. biliyor musun dun gece babam benim rızam olmadan kız istemiş bana yüzük bile takmış .. sabahına öğrendim kızdım istemedim zorladı alıcaz o kızı diye ardımdan bağırdı ben kapıyı çekip çıkarken...
şimdi sen söyle bana efla evleneyim mi ? evlenmeyeyim mi ?
Sen ne dersen yapicam...
Şaşkındım ve üzgün.. üzüldüm ne diyebilirim ki biz olamazdık çünkü aramızda ailelerimiz vardı . Iki dünya bir araya gelse beni ona vermezlerdi... o bunu iyi biliyordu.. bundan tutamamıştı ya elimi...
Bende biliyordum ve bi anlık cevap vermem gereken sürede herşeyi göz önüne getirdim onu beni bekleyerek kaç yıl daha sürükleyebilirdim ki ve oluru yokken.. yapamazdım gidip yuvasını kurup hayatına karışsın beni belki unuturdu.. ve evlen dedim ona hayırlısı olsun yolunu yerini bul yap yasa dedim.. gerçekten mi dedi evet dedim.. peki dedi..Düğünü iki ay içinde oldu.
Ama her gün, her dakika , her saniye aklımda aceba sevdi mi mutlu oldu mu? Dokunabiliyor mu ona sevgiyle..düşüne düşüne çılgına dönmüştüm kimse bilmeden farkettirmeden.
Kimseye soramıyorum da sanki adını ansam tüm dikkatler üzerimde olacak ve herkes anlayacak diye içimde tuttum merakımı... Öyle böyle derken iki buçuk ay geçmişti üzerinden... demirin bir abisi vardı murat,
Iyi bir insandı, yaşantısı temiz, kardeşi kadar zor olsa da murat olabildiğince zarardan kötülükten sıyrılmaya çalışan biriydi ... hayatını her daim temiz tutmak ilk amaçlarından bir tanesine dönüşmüştü.. karanlık kardeşini içine almış, o ise o karanlıktan kaçıp kurtarmıştı kendisini...
Ve ortak bi dostumuzla iş yaptığını öğrendim..bu neticede dost olmuşlar , tesadüf olsa da şaşkındım..
Murat bir reklam şirketinde editörlük yapıyor , ortak dostumuz duygunun da çok iyi bir ajansta yetkili olarak çalışıyor.. iş amaçlı sık sık görüşüyorlar, bende duyguyu aradım bi öğle yemeğinde buluşalım diye murattan bahsedip biraz sohpet ettik .. istersen öğlen hep beraber yemeğe çıkalım deyince hayır diyemedim... işlerimi halledip bulunacağımız restorana geçtim duygu ve murat çoktan gelmişti.. siparişleri verip konuşmaya başladık.. aslında belkide murat la ilk defa en uzun en samimi sohbetimiz oluyor.. çok sıcak bir adammış , yakınımda olan bir insandı oysa onu tanımamış olmaktan utandım.. yemekler geldikten sonra konu demire geldi evliliği zorluk içinde geçiyormuş deyince yutkunamadım.. neden diye sordum anlattı bir bir abisi , eşinin babası çok varlıklıymış bir çok işini de demirle yapmak istemiş demirin bilgisi olmayan sevmediği türden insanlardı yaptığı işlerden de haz almazdı reddetmiş kayınpederi ve eşiyle büyük problemler yaşamış yeni evliyken...
Biraz zor bir adammış ve sert aile ilişkilerine çok dahil oluyormuş demire kan kusturuyorlar yazık kardeşime , birşey de yapamıyorum elimden hiç bir şey gelmiyor diye çok üzüldü murat ve ben bende üzüldüm mutlu olmasını isterdim çok hemde.. onun sevilmeye sarılmaya tutunmaya ihtiyacı hep vardı.. Hiç şefkat görmemişti...
Aklım bulanık tadım tuzum gitmiş halde eve geldim ..
Kader ne yapabilirim ki , keske birşeyler gelseydi elimden yanında olabilseydim.. onu dinleyebilseydim..
Ona bağrımı açasım vardı..
Herkes kaldığı yerden hayatina devam etmeli, tercihler yapılmış ,yollar ayrılmış ve kararlarımız doğrultusunda yaşamaya devam etmeliyiz.