Kelimenin tam anlamıyla düşüncelerimi kontrol edemiyordum. Elim benden bağımsız hareket ediyor, ya etrafındaki bulduğu ilk şeyi yerle bir ediyor ya da acımasızca saçlarımla buluşup onları çekiştiriyordu. Ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu ve çevremdeki herkesin benden daha beter tepkiler vereceğine emindim.
Bu olmamalıydı, yapmamalıydık. Sorumsuzluğumuzun bedelini böyle ödemek istemiyordum, hele ki ona ödetme fikri kalbimi parçalayıp nefes almamı engelliyordu. Daha hayatın başındaydım, o daha hayatın başındaydı. Her şeyden önemlisi çevremizdeki insanlar bizden umutluydu, beklentileri vardı. Onları uğratacağımız hayal kırıklığını düşündükçe elimdeki vazoyu kesinlikle başımda parçalamak istiyordum.
Yapabilirim sandım ama tek başıma altından kalkabileceğim bir yük değildi, bunu ilk fark ettiğim dakika hızlıca yerimden doğrulup, yere fırlattığım telefonuma doğru ilerledim. Titreyen ellerimle onu aldığımda, rehberime girip doğru kişiyi bulmaya çalıştım. Jisoo'nun ismini görmek bile kalbimde bir şeylerin hafiflemesine sebep olurken, bunu biriyle paylaşmadan yapmayacağımı tekrar idrak etmiştim. Titreyen ellerim yüzünden birkaç kere isminin üzerine basmam gerekmişti.
Çalma sesini duyduğumda derin bir nefesle kendimi sakinleştirmeye çalıştım, üstesinden gelecektik. Telefonu kulağıma götürdüğümde birkaç saniye daha beklemem gerekmişti en sonunda Jisoo'nun neşeli sesini duydum. "Lalisa ben de tam seni arayacaktım, hadi yemeğe inelim. Öğlen aldığımız kazağı giydim sen de seninkini giysene."
Ahh tanrım öğlen aklımda geldikçe bile kendimi kusacak gibi hissediyordum. Jisoo'yla menajerimizden zar zor izin alıp öğlen çıktığımız alışverişten sonra, Jisoo'ya bahane uydurup yanından ayrılmıştım. Şimdi düşünüyordum da keşke en başından beri yanımda olmasını rica etseymişim. Öğrendiğim ilk dakika da kendime zarar vermediğim için şükrediyordum.
Birkaç kere öksürüp kısılmış sesimi duyulması için açmaya çalıştım ama bu bile ağlamaklı hissiyatımı Jisoo'nun duymasını engelleyememişti. "Jisoo kendimi iyi hissetmiyorum, yanıma gelebilir misin?" Yüzünü göremesem de söylediğim anda ayaklandığını seslerden duyabilmiştim.
Normalde kızlarla birçok başımıza açtığımız belayı Jisoo'yu karıştırmadan halletmeye çalışırız çünkü o, tam bir kontrol manyağı. Bizim için bizden çok endişelenen ve kontrol edemediği şeylerde delirip hıncını bizden çıkaran ama kendini daha çok hırpalayan biri. Bizim için bir anneden farksız ve şu an da onun o şefkatli tarafına ihtiyacım olduğunun bilincindeydim. Jisoo'ya ihtiyacım vardı bu onu zor duruma sokacak olsa bile.
"Lalisa sana demiştim değil mi güneşe aldanma al yanına montunu diye basit bir hırkayla çıkmana izin verdiğime inanamıyorum." O kendi kendine şimdiki durumumu hastalığa bağlamışken bunda bile bu kadar endişelendiyse durumumu öğrendiğinde neler diyeceğini tahmin edemiyordum. "Geldim kapının önüne hadi aç."
Birkaç kere burnumu çekip göz yaşlarımı sildim. İlk duyacağı dakika nasıl bir tepkiyle karşılaşacağımı bilmiyordum güçlü görünmeliydim ta ki onun yanında yıkılana ve desteğine ihtiyacım olduğunu söyleyene kadar. Aynada son kez kendime bakıp parçalanan vazonun camlarına basmamaya çalışıp kapıya ilerledim.
Kapıyı açtığımda Jisoo'nun gözleri daha da aralandı ve ilk birkaç saniye yüzümde oyalanırken arkamdaki enkazı görünce şaşkınlık nidasıyla içeri adımladı. "Tanrım neler oldu burada sen iyi misin Lisa?" Beni hemen kendine çekip göğsüne yatırdığında kendimi ağlamamak için sıkmam gerekti. Henüz zamanı değil şimdi dağılamazsın Lalisa. "Lisa bir şeyler söylesene menajere haber vereyim mi biri mi girdi odana?"
Beni göğsünden kaldırıp, gözlerimin içine bakarken göz yaşlarımı geri gönderdim. Kafamı iki yana salladıktan sonra birkaç defa daha yutkundum. "Benim yüzümden burası bu halde. Her şeyi anlatacağım ama önce oturman lazım." Onu yatağa doğru çekiştirdiğimde şaşkınlıkla yüzüme bakmaktan yere bile bakmıyordu sadece onu yönlendirmeme izin veriyordu.
Karşılıklı oturduğumuzda çatık kaşları ve beklentili gözleriyle karşılaştım. Benden bir adım beklediği için mi yoksa yaşadığı şoktan mı bilmiyordum ama bu durum Jisoo için gerçekten tepkisiz geçiyordu. Onun çoktan üstüme atlayıp, ben konuşana kadar çığlıklar atacağını düşünürdüm. "Jisoo beklemediğim bir şey oldu. Tanrım gerçekten asla istediğim bir şey değildi." Gözlerimi elime diktiğimde göz yaşlarıma daha fazla engel olamadım. Onun yüzüne bile bakmaya utanıyordum. Duyduğunda yüzünde oluşacak hayal kırıklığını görmeye nasıl dayanacaktım?
Grubumuz senelerdir beraberdi ve biz defalarca çuvallamıştık ama hep birbirimizin desteği olmuştuk üstünden kalkamayacağımız bir sorunla henüz karşılaşmamıştık. Sıkı bir şirket yönetimi ve neredeyse çaylak bir grup için senelerdir yine de iyi bir iş çıkarmıştık.
Grubun en küçüğü olan ben hepsinin yanında olmuştum, her zaman yerimi bilmiş ve ablalarımı, kardeşim gibi gördüğüm üç kızı arkalarından takip etmiştim. Aşık olmuştuk, yorulmuştuk, istemediğimiz şeyleri birbirimiz vasıtasıyla dile getirmiştik şirkete karşı.
Ben onların her zaman desteği olmuştum ve bir sene önce Kore'nin yükselen global yıldızı olan grubun maknaesiyle ilişkişe başladığımda bile desteklerini üzerimden çekmeyip beni korumuşlardı. Aynısını onlar için zamanında ben de yapsam dahi, yaptığım şeyler hep bir adım ötedeydi daha tehlikeliydi ama bunların üstesinden bile gelmiştik bağımız sayesinde.
Ama şimdi bu kadar büyük bir hatanın kimse arkasında olamazdı, ben bile. Utancımdan, hayal kırıklığına uğratma korkumdan, yüzlerine bile bakamazken nasıl dile getirecektim. Jisoo çenemi eliyle kavradı ve yüzüne bakmamı sağladı. "Lalisa neler oluyor, bana her şeyi anlatabilirsin. Yanında olacağım."
Sözleriyle ağlamam şiddetlenirken, o çenemde olan elini yanağıma bastırdı ve diğer elimle göz yaşlarımı silmeye başladı. "Hadi güzelim anlat bana." Gözlerimi daha demin öğrendiğim gerçeğin bulunduğu yere, banyoya takılı kalmışken gözlerimi oradan ayırmadan konuştum. Alacağım tepkiden korka korka cümlemi kurdum ve kırık sesimi duymasını umdum. "Jisoo ben hamileyim."
Bir süredir aklımda olan bir kurguydu. Umarım bana destek olursunuz ve bir sonraki bölümü yazmak için heyecan sebebim olursunuz. Şimdiden herkese teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sweet Torment | liskook
FanfictionDünya mükemmel olmayan bir yer, Ama bu o kadar kötü değil, Eğer birbirimize sahipsek, Gereken tek şey bu. *Liskook hayran kurgusudur. *21.04.19