2|"Wonderful Tonight"
Eric Clapton-Wonderful Tonight
"Yani kabul etmediklerini mi düşünüyorsun?"
İşlek Los Angeles caddelerinin birinde gördüğümüz ilk kafeye girerek kendimize birer çilekli milkshake ve donat söylemiş, uzun zamandır ihtiyacımız olan şeyi yapıyor; sohbet ediyorduk.
Lisa gözünde kocaman altın rengi demir dereceli gözlükleri, şapkasının üzerine çektiği kapşonlusu ve çenesine indirdiği ağız maskesiyle yeterince kamufle olmuş bağdaş kurduğu beyaz deri koltukta masaya yasladığı eline kafasını koymuş beni dinliyor ve sorular soruyordu.
Bunu Kore'ye evimize döndüğümüzde yapamayacak olmamızın verdiği buruk farkındalıkla, ikimizde sessizce bir anlaşma yapmış ve sadece anın tadını çıkarmaya karar vermiştik.
"Evet, hiç geri dönüş yapan olmadı. Oysaki biliyorsun bazılarından bu sefer umutluydum." Gözümün önüne gelen saçlarımı tek elimle arkaya taradıktan sonra, ben de onun gibi masaya yasladığım elimin üzerine çenemi koydum. "Umudumu tamamen kaybetmek üzereyim."
Gözlerini kırpıştırarak masada boşta duran elime uzandı ve kendi zarif elini benimkinin üzerine kapayarak teselli etmek istercesine gülümsedi. "Belki de cvne eklemek için bir yerde kısa bir süre de olsa staj yapmalısındır?"
Sesli bir şekilde güldükten sonra; "Cvmde sayamayacağın kadar staj yazıyor zaten. Ha bir eksik, ha bir fazla ne fark eder ki?" Tıpkı benim gibi onunda yüzünün asıldığını görünce içimden kendime birkaç küfür savurmuş daha sonra da samimi olduğuna inanacağını umduğum bir şekilde gülümsemiştim.
"Üzülmene gerek yok sevgilim. Belki de annemlerden yardım istememin zamanı gelmiştir."
Lisa zaten normalde bile iri olan gözlerini kocaman açarak kafasını iki yana sallamaya başladığında, eğilip önümdeki milkshakeden bir yudum almıştım.
"Buna izin vermeyeceğim Roséanne. Asla onlardan yardım istemeyeceksin."
Bana Roséanne demiş olması ciddi bir konuşma yapacağını anlamamı sağladığında, rahatsızca sırtımı dikleştirdim ve sesli bir şekilde yutkunarak gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Aylardır çabalıyorsun, onlara istediğini vermeyeceksin. Nerde benim gözleri hevesle parıldayan kızım? Onu nasıl geri getirebilirim, ha?"
Beklenti ile bana baktığında istemsizce kemirmeye başladığım alt dudağımı serbest bırakıp; "Buradayım fakat biliyorsun işte Lili, bitkin hissediyorum. Seninle burada olmaktan mutluyum. Ama bu sadece tekrar yalnız kalana kadar sürüyor." Dedikten sonra elime masadaki çatal ve bıçağı alıp içi karamel dolgulu donatdan ufak bir parça keserek mideme yolladım.
Lisa dikkatle beni izlerken kafamı ona kaldırmam ile gülümsemiş, masada duran peçetelikten bir peçete alarak masanın üzerinden eğilip, çeneme bulaştırdığım çikolata sosunu nazikçe silmişti.
"Seni asla yalnız bırakmayacağım Chaeng." Dedikten sonra kelimelerinin beni nasıl ikna edebileceğini kendi gözlemişti. "Bunu zaten biliyorsun."
Çenemin altına kaydırdığı eline çenemi yasladıktan sonra; "Biliyorum." Demiş ve avcunun içerisine bir öpücük kondurmuştum.
Daha sonrası ise Los Angeles'ın karmaşasına ayak uydururcasına hızlıydı. Aldığımız şeyleri saçma sapan konulardan bahsederek midemize indirmiş, sürekli birbirimize bakarak gülümsemiştik. Hesabı ödedikten sonrası ise tamamen spontaneydi.
El ele tutuşarak karşımıza çıkan ilk sokakta yürümeye başlamış, ilgimizi çekecek bir yerin arayışı içerisine girmiştik.
Ne diyeceğimizi bilemediğimiz fakat; sadece sussak bile daha iyi anlaşacağımızın farkında olduğumuz dakikalarda, arkadaşlarımız için magnetler almış, eski bir kütüphane gibi kokan hediyelik eşya dükkanlarını gezip durmuştuk.
Lalisa'nın benden tamamen farklı olan hoş antika sevdası, bizi bu tür dükkanlara sürüklemişti.
Eskilere aşık biriydi. Şarabın tazesini değil her zaman beklemiş olanını tercih eder, en çok çocukluğumu merak ederdi. Anneannesinden kalan kıyafetler ve takılar için evinde ayrı bir dolabı vardı. Asla kullanmaya kıyamadığı dedesinin pick-upını sadece benimle özel vakitler geçirmek istediğinde açar, her zaman ilk plak olarak Eric Clapton Wonderful Tonight'ı seçerdi. Hiçbir zaman bunun özel nedenini bana söylemedi fakat mutlu olduğunu ve huzurlu hissettiğini bilirdim. Bu yeterliydi.
Sosyal medya hesaplarında onu destekleyen insanlar ile paylaştığı günümüzün güncel şarkıları hiçbir zaman ilk tercihi olmazdı.
Ve şimdi; ellerini eski bir kutunun üzerinde çok narin ve kırılgan bir şeye dokunuyormuş gibi gezdirirken, tıpkı gözleri gibi dudaklarıda ilgiyle kocaman aralanmıştı.
Kutuyu sağ elinin üzerinde sabitleyip kapağını kaldırdığında, bir balerin figürü belirmiş ve hoş bir melodi ile dönmeye başlamıştı. "Chaeyoung, sence de çok güzel değil mi?" Büyülenmiş bir ses tonuyla gözlerini asla kutudan ayırmadan benden bir cevap beklemezcesine sorduğu soru ile gülümsemiş ve ona doğru adımlamıştım.
"Bunu kesinlikle odamıza koymalıyım." Sesi bu denli heyecanlı gelirken gözlerimi kısa bir süreliğine bile ince bedeninden ayırmadan, onu izliyordum.
"Hmm."Diye mırıldandıktan sonra bacaklarıma hareket emri vermiş ve ona doğru adımlamıştım. "Bunu odamıza mı koymalısın?"
Alışkanlık haline getirdiğim gibi burnumu omzuna sürttüğümde ve ardından çenemi oraya yasladığımda, o da kafasını yana doğru eğip bana yaslamıştı.
"En sevdiğim şeyin senin sesin ile uyumak olduğunu biliyorsun. Yoksa bir müzik kutusunu mu kıskandın?" Gülerek söylediği şeye önce gülsem de, ben de oyuncu bir şekilde karşılık verdim; "En sevdiğin şeyin sadece sesimle uyumak olmadığını biliyorum. Bu kutu da bize eşlik edebilir sevgilim."
Sonrasında ise o müzik kutusunu ve birkaç magneti daha çantamıza eklemiş ve el ele girdiğimiz dükkandan el ele çıkmıştık.
Girdiğimiz ara sokakta siyah ağız maskesini de çıkarmış, sokak yemeklerinden denerken gerçek bir çift gibi hissetmemizi sağlamıştı.
Sıradan.
Hayatımızda en çok ihtiyacımız olan şey biraz sıradanlaşmaktı. Herkesin yaptığı gibi özgürce dışarıda yürüyebilmekti, en azından herhangi bir markete girip alışveriş yapabilmekti!
Lalisa kendi pretzelini bitirdikten sonra benimkini de bitirmemi beklemiş, ardından ise günlerdir güzelce tadını alamadığım dudaklarını dudaklarım ile birleştirmişti.
Elleri yanaklarımı bulduğunda beni nazikçe ilerletip sırtımın arkamdaki apartmanın kapısı ile buluşmasını sağlamıştı. Dudaklarının arasındaki alt dudağımı emerken benim de ellerim, en başından beri olması gereken doğru yeri; ince belini bulmuştu.
O gece Los Angeles'ın daha önce girmediğimiz bir ara sokağında bir kirazı yiyormuşum gibi hissettiren güzel dudaklarını öperken, Dünya'nın en mutlu kızıydım.
-
Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roses are lisa's|chaelisa
Fanfictiongirls love girls in this garden with full of rosés loves lisa's. girlxgirl ff