Fotoğraflara meraklı olan Jeon Jungkook ünlü fotoğrafçı Park Jimin'in sergisine gider. Birbirlerini gördükleri anda aşk tanrısı Eros okunu kalplerine saplamıştır.
Jeon Jungkook uyandığında içinde tarif edemediği bir heyecan vardı. Çok ünlü bir fotoğrafçının sergisi vardı bugün. Jungkook harikulade fotoğrafların kimin elinden çıktığını merak ediyordu. Sergiye gitmek üzere evden çıktı. Bir kafeye uğradı ve küçük kardeşine en sevdiği kurabiyelerden aldı. Uzun zamandır ailesinden ayrı yaşıyordu Jungkook.
Kapı açıldığında küçük kardeşi boynuna atlamıştı hemen. Çok özlemişti sevgili abisini. Kardeşiyle dalmış oyun oynuyorlardı ki saate baktı Jungkook. Serginin başlamasına çok az kalmıştı. Yerinden fırlayıp koşuşturarak ICP(New York'ta bir fotoğraf müzesi)ye gitti. Sergi müzenin önünde olacaktı. Ve tabiki fotoğrafların sahibi Park Jimin de.
Jeon Jungkook sergiye yetişmenin verdiği sevinçle içeri girdi. Adeta büyülenmişti. Bir fotoğrafın önünde durdu. Sokak lambasının su birikintisindeki yansımasını fotoğraflamıştı Park Jimin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nasıl böyle güzel fotoğraflar çekebilmişti aklı almıyordu. Park Jimin'i görmek istedi. Etrafına bakınırken kalabalığın içinde onu gördü. Bol çizgili gri pantolonu, beyaz gömleği, yakasından gözüken süt beyaz teni...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Merhaba, sergimi gezerken keyif aldınız mı?" Jungkook kendine geldi. Park Jimin tam karşısında duruyordu. "E-evet, doğrusunu söylemek gerekirse hayran kaldım, bu güzel fotoğrafların sırrını öğrenmek isterim." Gözleri kısılana kadar gülmüştü Park Jimin. Kahretsin çok güzeldi. "Tabiki haftasonu fotoğraf çekmek için Central Park'a gideceğim benimle gelebilirsin." Park Jimin'de hoşlanmıştı Jeon Jungkook'tan. Fotoğraf çekimi falan yoktu. Ama birlikte vakit geçirmek için güzel bir yalandı. Jungkook uzaklaşırken Park Jimin gülerek arkasından baktı.
Jungkook kendini yatağa attı. Neydi bu şimdi? Kalbi deli gibi çarpıyor, durduğu yerde duramıyordu. Hem neden kekelemişti ki? Kapının çalmasıyla yattığı yerden kalktı. Kimse yoktu, dalga mı geçiyorlardı? Tam kapıyı kapatacaktı ki yerdeki notu gördü. "Yarın saat üçte Central Park'ta" Notun Jimin'den olduğu belliydi ama..evini nereden bulmuştu? Yarın kendisine sormayı aklının bir köşesine not etti.
Selam! Doğru düzgün yazdığım ilk kitabım. Nasıl devam ettireceğim hakkında hiçbir fikrim yok aklıma ne gelirse yazıyorum. Anlayabilmeniz için fotoğraflar koymaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz kitabımı ve hatalarım yanlışlarım varsa ki bence var yorumlara yazar mısınız lütfen sonraki bölümü bunlara dikkat ederek yazmaya çalışırım. Fikirleriniz benim için çok önemli olumlu, olumsuz her şeye açığım. Eğer beğendiyseniz yine yorumlara yazarsanız çok mutlu olurum. Çok konuştum sanırım gidiyorum. I PURPLE YOU!
