1K 83 286
                                    

"Kurallar basit. Bu şişeyi çevireceğim ve iki ucu kime denk geliyorsa şu odaya girip beş dakika boyunca yakın temasta bulunacaklar." Irene arkasına yaslanarak sırıttı.

Durun, durun.

Her şeyi baştan almam gerekiyor.

Klasik bir cuma akşamı, her zaman yaptığım gibi ödevlerimin başında olmalıydım ama Lisa beni zorla arkadaşlarıyla yapacağı partiye getirmişti. Arkadaş çevrem genişti, fakat en yakınım her zaman Lisa olmuştu bu yüzden her ne kadar başta kabul etmesem de işte buradaydım.

Parti adını unuttuğum bir çocuğun evindeydi, ev çok kalabalık değildi ve etraf sakindi bu yüzden yaklaşık 8 kişiyle beraber çember kurup oturmuş ve yine adını bilmediğim saçma sapan bir oyun oynamaya karar vermiştik. Daha doğrusu kararı onlar vermişti, ben her zamanki gibi Lisa'nın zoruyla buradaydım.

Çemberdekilerden sadece Irene ve Lisa'yı tanıyordum. Irene, okulun voleybol takımında olduğundan aslında onu tanımayan kimse yoktu. O ve Lisa dışında üç erkek ve iki kız daha vardı. Kızların adı sanırım Chaeyoung ve Jisoo olmalıydı, hafızam kötü olduğundan diğerlerini hatırlayamadım.

Ve işte... Şimdi ise Irene ona olan garip bakışlarımı fark ederek bana oyun hakkında kısa bir açıklama yapmış, ifadesiz yüzüme karşı şişeyi yavaşça çevirmişti. Birkaç tur bu şekilde tanımadığım insanların gidip gelmesini bekleyerek geçti. Oyun çok sıkıcıydı. İçeri girip belki de hiç tanımadığın bir insanla özel alanını paylaşıyor ve hiçbir şey olmamış gibi diğer turu bekliyordun.

Erken konuşmuş olabileceğimi düşündüm çünkü tam düşüncelerden sıyrıldığım sırada ortada dönen şişe ben ve tanımadığım bir kızı işaret edecek şekilde durdu.

Bu Chaeyoung muydu yoksa Jisoo mu? İsim ve yüz hafızam gerçekten berbattı.

Herkes birden çığlık atıp ıslık çalmaya başladı. Onların aksine benim yüzüm asıktı.

Sadece içtiğim biralardan dolayı midemin bulandığını söyleyerek kalkıp gitsem inanma şansları kaç olurdu?

"Hadi ama Jennie," diye mırıldandı Lisa. Hafiften sarhoş olmuş gibiydi. Beni buraya kendisi getirmişti bu yüzden daha fazla sarhoş olup sızarsa nasıl döneceğimi bilemiyordum. Bunun gerginliğiyle ellerimi birbirine sürterek ayağa kalkıp odaya ilerlediğimde kızıl saçlı kızın da arkamdan geldiğini görmüştüm.

İkimiz de içeri girip kapı kapandığında ve Irene, "Süre başladı!" diye bağırdığında zaten küçük olan ve aslında depo olarak kullanılan odada kendime alan açmaya çalışıyordum.

"Ben Jisoo," diye kısık sesiyle konuştuğunda bakışlarım etraftan yüzüne döndü. Hala süren gerginlik içinde başımı sallayarak "Jennie," diye mırıldandım.

"Bir şeyler... yapmamız gerekiyor mu?"

"Açıkçası süre dolana kadar burada böyle beklemeyi düşünüyordum." En sonunda garip bir şekilde dikilmek yerine arkamdaki boş duvara yaslandım.

"Daha önce hiç bir kızı öpmedim," dedi bu sefer.

"Öpüşmedim diyemem..." diye mırıldandım ona karşılık. Oda çok dar ve havasız olduğundan mıdır bilinmez, ikimiz de sessiz olmaya yemin etmiş gibi fısıltı ve mırıldanma arasında konuşuyorduk.

"Yani bir kızı öptün?" Henüz bir dakika bile dolmamıştı ama olaya çabucak adapte olmuş bir şekilde, benim gibi arkasındaki boş duvara yaslanmıştı ve ilgiyle beni dinliyordu.

"Evet, açıkçası herhangi birini öpmekten de bir farkı yoktu."

Bir süre sessiz kaldı. Bu zaman dilimi içerisinde onu inceledim. Saçlarını dalgalandırmış ve açık bırakmıştı, yeni boyatmış olmalıydı çünkü saçının kızıl tonu çok koyu ve parlaktı. Siyah bir şort ve askılı giyiyordu. Gözlerim istemsizce dudaklarına kaydı. Neden bilmiyorum ama yüzünde en çok dikkatimi çeken şekilli dudakları olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 09, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

meet me in the room//jensoo oneshotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin