F-i-o-n-a
Adım bir gül bahçesin de konulmuş
Çünkü ben zamansız açan bir çiçeğim...Annem bir asilzade Kraliçe
Babam ise Krallığın baş tacı...
Bense onların hayalperest bir kızıyım..Hayalperest demişken gerçekte annem tam bir drama kraliçesi babam da taç kelimesini sadece futboldan ibaret sanan bir adam.
Bende onların gözünde hala büyümeyen kızlarıyım..
Şuan yıl kaç biliyor musunuz?
2020Ama biz biraz geriye gideceğiz......
*****
*****************
****************
*****
-2014-
Ben bir prensesim gelecek vaat ediyorum sen ise soylu bir prenssin.
Bana yeterli değilsin.Frank:Fiona oynayacağın piyeste böyle bir söz yok bunları nereden uyduruyorsun anlamıyorum..
Fiona:Odaklanmama izin verir misin yıl sonu gösterim için bir şey ezberlemeye çalışıyorum..
Frank:Sen ezber yapana kadar oyun biter.
Fiona:Kardeşim olmasaydın çoktan kelleni uçurtmuştum..
************************************
Evet bir yıl daha atlattık oyunumu kazasız belasız oynadım ama tek bir hata yaptım bir kızı tuvalete kitledim ve o kız oyuna çok iyi hazırlanmıştı.Ve ben 1. oldum.Belki size ahlaksızca gözükebilir ama ne söyleyebilirim ki aşkta ve savaşta her şey mübahtır.
Dedim vee çok geçmeden yaptığım şey ortaya çıktı.
Babamgili utandırmıştım ve beni liseye göndermeyeceklerini söylediler..
Ben de kızın evine gidip kendisinden özür diledim ve babamgilin gönlünü aldım.
Sinsilik deyin ya da başka birşey lise hayatım gururumdan daha önemlidir.
************************************
Lise de ilk günüm:Çarpık bakışlar,dik boyunlar ile kapışmakla geçti.Bu kadar kibirli olan bir ben varım sanıyordum ama yanılmışım benden çok biz varmışız..
2015 yılının güzel geçmesini diliyorum......Ve beyaz atlı prens göründü
Herkesin beklediği o an mı geldi yoksa hani o herkesin sevdiği klişe bir prens vardır ya!Sarı saçlarıyla,mavi gözleriyle,kiraz dudaklarıyla cennetten düşmüş gibiydi.Ama bizim okul da ne işi vardı.
Frank'ın omzuma vurmasıyla kendime gelmem bir oldu.
Frank:Çok mu beğendin küçük oğlanı baksana boyu ne kadar da kısa daha olgunlaşmamış bir meyve gibi.
Fiona:Şuanlık boyu gayet iyi gözlerimiz tam birbirine çarpsın da gerisi önemli değil.
Frank:Bir prensese yakışmayacak sözler bunlar..
************************************
Aylar sonra ilk defa o prensle konuşma fırsatı yakaladım bunu tepemezdim.
Frank'ın onu benim üstüme itmesiyle çarpışmamız bir oldu.
Ya renk körü olmuştum ya da maviden başka bir renk göremiyordum göremiyordum.
Okyanus mavisi o gözlerle bakıştığım da kendi gözlerimden utandım bir an..Bir anlık cesaretle elimi gözlerine uzattım ve bu kadarcık göz bile dünyanın rengini alabiliyor çok şanslısınız.Bana isminizi lütfedermisiniz.
+Ben Liam ve bu konuşmalar biraz ımm eski devirlerin konuşmasına benziyor.
Fiona:Bu ergenlik çağımın mümkün olduğunca asil geçmesini istiyorum o yüzden konuşmalarıma dikkat etmeye çalışıyorum.
************************************
Konuşmalarımızdan 1 hafta geçti galiba biraz fazla tuhaf konuştum.
Ya da ben çok etkilendi kim bilir....Yanıma aldığım arkadaşımla okul bahçesin de voleybol oynamaya başladık kısa bir aranın ardından dinlenme sahasına geçtik burada bir sürü insan vardı.Ve ben dinlenmek yerine yakışıklıyı stokluyordum.
Arkadaşım kolumdan sürükleyerek beni kızların olduğu yere götürdü.Hemcinslerimin ne kadar dedikoduyu seven bir tür olduğunu bildiğim için fazla dikkat çekmemeye çalıştım.Ama içlerinden biri soru sormaya başladın.Ben soruları kısa kısa cevaplıyordum.Ama sorusu bitmiyordu.....
Sarı saçları ve mavi gözleriyle aynı o yakışıklıya benziyordu.Bir akrabalıkları vardı belki de soruları cevaplarken birgün belki bu kızla o yakışıklı arasında bağlantı olabilir diye düşünmeden edemedim ve o an da daha sık görüşeceğimizi ve hayatım da büyük bir yer edineceğini hissettim.
Bu histen sonra 5 ay geçti ve ben artık biraz daha olgunlaştım.
10.sınıf olmak gurur verici olmalıydı.
Artık 9. sınıflara bakıp diklenebilirdim.Böyle de "olgun" bir kızdım işte.Yakışıklı prensimizi görmeyeli uzun zaman olmuştu.Gözüm onu arıyordu.Ama bir türlü bulamadım.Frank bana dokunup parmağıyla onu işaret etti.
Bu kadar değişmiş olamazdı erkeklere bahşedilen bu hormon olayı gerçekten inanılmazdı.Boyu uzamıştı ve yüz hatları daha da güzelleşmişti.Eminim sesi de bir öncekinden daha değişiktir.
Tanır umuduyla yanına gittim.Yanında bir kız vardı.İmalı imalı bakışlarından nedense ürperdim.Sanki o benim dermişcesine bakıyordu.Arkamı döndüm ve sınıfıma doğru gittim.
************************************
Nöbetçilik bu kadar zor olmasa gerek!
Arkadaşımla ben okul da nöbet tutarken yardım işlerine hep ben gidiyordum.En kötüsü sınıfların içine girip sınıf defterini istemekti.Ama belki yakışıklı prensin sınıfına girip göz göze gelebilirdim.Evet bir umut vardı ve ben bu şansı kaçırmamalıydım.Bütün sınıflara heyecanla girdikten sonra üzülerek çıktım.Ama son bir sınıf kaldığını farketmemiştim arkadaşım elimden kaptığı gibi sınıfa girdi.
Ben de hemen peşinden gittim.
Hoca birtakım sorular sormaya başladı.Yok sizin sınıfınızda da böyle yaramaz öğrenciler var mı diye..Ben öğretmen yalakası olduğum için her dediğine evet diyordum.Birden gözüme "liam" çarptı.Namı diğer prens.Arkasına dönüp beni işaret etti.İşaret ettiği kız bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı.
Ya bu kızla bu çocuk sevgiliydiler ya da bu kız bana düşmanlık besliyordu.Ama ne yapmış olabilirim ki diye düşünmeden edemedim.........
(Like ve yorum atmayı unutmayın)