insan, devinim organizasyonu

33 6 0
                                    

dünya devinimlerden ibarettir. gece ve gündüz devinimdir, mevsimler devinimdir; yıllar, aylar, haftalar, günler, saatler, dakikalar, saniyeler ve zamanı sayan tüm terimler devinimdir. birbirini izleyen adımlarım devinimdir, gözünden akan yaşlar devinimdir, kalp atışların ve nefeslerin devinimdir. ömür, devinimdir.

sevgin, sevgim, sevgimiz devinimdir sevgilim. tüm bu devinimlerin dayandığı yegâne temeldir. devinimlerin temeli sevgidir.

zor tabi, sevmek devinimi iyice unutulmuşken sen beni sevebildin. ben unutmuştum, mesela bana sorsan tek devinim göz kırpmamdı. hayatı izlerken milyonlarca, milyarlarca kez göz kırpıp her anını kaçırmamdı. senin birsürü devinimin var. her gün çiçek sular, kahvaltını eksik etmezsin. oyunları seversin, temizlik yaparsın, şeker kâsen hep doludur, örgüde ve onun gibi şeylerde beceriklisindir, çevreni seversin, onlardan nefret edersin; bütünden eksik duygusal ve fiziki devinimlere sahipsin.

tabi, her devinim bir gün biter. mesela abimin ömür devinimi, kısa sürdü ama birsürü devinimi etkiledi. senin de biten devinimlerin var. voleybolu bıraktın. yoruluyordun ve oynama isteğini tüketmiştin. bazı çiçeklerin soldu, kendi devinimleriyle beraber senin onların üzerinde olan rutin devinimin de yok oldu. iç kesimlerde, küçük bir kasabadayız. sık yüzemiyorsun bu yüzden. oysaki japonya'ya dönmeden önce en sevdiğin şey yüzmekti, değil mi?

hâlâ birkaç paragrafa yerim var. dediğim gibi, ben devinimlerimi unutmuştum. bulutlar gibi dünyayı izlerdim. (lakin ben çoğu anı kaçırırdım, bulutlar şüphesiz daha iyi izleyiciler.) sonra sol taraftan kafanı çıkarttın izlediğim sahnelerde. yavaşça oldu her şey. önceleri yabancıydın sahnelere ve devinimlerini bozardın. mesela normalde okuldan sonra burger yemeye gittiğimizde tsukishima otururdu karşıma, sonradan edinilmiş rutin devinim. şubatın başında gittiğimizde sen oturdun ilk kez. parlak gözlerin, küçük burnun, dolgun dudakların ve yumuşak yanaklarınla en başta yabancıydın. ilk gün devinim bozulmuş, mutlu ama garip bir ruh haliyle yemeğimi bitirmiştim. diğerleri için daha farklıydı. mesela nishinoya senpai devinimlerde yabancılığı sorun etmez merakla yaklaşırdı. yamaguchi ilk saatler kapatır, sugawara senpai hep öyleymiş gibi davranırdı. ben nasıl olduğumu hiç bilmezdim.
sonra, yedi kişilik video oyunu turnuvalarımızda diğerleri iki kişilik üç takım olur ve ben eleme olmadan ikinci tura geçerdim. haksız ama rutin devinim. sonra sen geldin ve turnuvalar sekiz kişiliğe dönüştü. ilk geldiğin günden yendin beni. yenildiğim için sinirlenmiştim. ikinci seferde de aynısı olmuştu, üçüncü seferde de... sayısını unuttuğum bir sefer seni izlemiştim oynarken. tepkilerin, oyun kolundaki ellerin, kendi küçük oyun devinimin. düşündüğüm tek şey seni izlemeyi bırakıp sıkıca sarılmak ve sihirli bir tohumun içinde gökyüzüne yükselip kısa ömrümüzü orada tamamlamaktı.

o gün, tek devinimim izlemek değildi.

kütüphaneye gelmezdi bizimkiler. bense sessizliği yüzünden sık giderdim. bir gün sen de benimle geldin ve masama oturdun. rahatsız hissetmem gerekirdi. ama hayır, karşımda olman bana güven ve mutluluk verdi. turuncu saçların iyi ışıklandırmanın altında parlıyor, dokunma hissi uyandırıyordu. pek iradeli değilimdir, sen kitaba gömülmüşken saçlarını uzun uzun sevmiştim. o gün devinimlerimiz birbirini tanıdı.

daha sonra devinimlerimiz temelden birleşti.

iki devinim teke düştü ve buna sevgi dedik.
onlar birleşmiş ellerimizi günahla suçladı
ve nefret sözleri temelimize fısıldandı.
biz onların fısıltısından güçlüydük.
sonra seni yalnız buldular.
zorla devinimlerimizi ayırdılar.
şimdi bembeyaz bir yatakta tanımazsın hiçbir şeyi.
endişen olmasın her şeyi tanıtacağım sana, konuşmayı henüz öğrenen bir çocuk gibi.

devinimler ve nefret | kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin