leedonghyuck:
Hyung
Hyunggggmarklee:
Efendim Hyuck?leedonghyuck:
Bugün acaba bana bir şeyler ısmarlayacağın gün mü?
Ben öyle hissettim de :)marklee:
...
Uzatmak yerine "hyung bana sözün vardı" yazabilirdin.leedonghyuck:
Bırak da tek sorunumuz bu olsun hyungcum ;)
Ee ne zaman gidiyoruzzmarklee:
Ben ne zaman istersem.
Hem atma bana şu yılışık emojiyi.
Hiç sevmiyorum.leedonghyuck:
Ama hyung
Sen şu an konudan uzaklaşıyorsun
Ne demek ben istediğimde
Olmaz öyle şey
Borcun kime ise o karar verirmarklee:
İyi.
Söyle bakalım beni nereye götüreceksin Hyuck?leedonghyuck:
Okulun aşağısında kafe var ya
Oraya yeni tatlı gelmiş
Onu deneyelimmarklee:
Tamamdır.
Bu okul çıkışı uygun mu?leedonghyuck:
Uygun
Ben seni heykelin orada beklerimmarklee:
Tamam küçük.
Dersine git, zil çaldı.=========
Lee Donghyuck ayağı ile toprakta şekiller yaparak Mark'ın gelmesini bekliyordu. Okul zili çalalı fazla olmamıştı fakat Mark erken çıkardı. Bu vakite kadar gelmemesi Donghyuck'u endişelendirmişti.
O sırada cebindeki telefonu üst üste gelen mesajlar ile bir iki kere titredi.
marklee:
Üzgünüm Hyuck.
Yeri eve tek dönmek istemediğini söyledi.
Bugün arkadaşları gelmemiş.
Bende onu kıramadım.
Sana söz veriyorum bunu telafi edeceğim.Donghyuck mesajları tek tek okuyup emin olmaya çalışıyordu. Mark'ın onu ekmesi normal bir durum değildi. Yavaşça telefonunu cebine koydu ve onun arkasından seslenen arkadaşlarını duymadan okulu terk etti.
leedonghyuck:
Önemli değil hyung
Zaten benim de iştahım yoktu :/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your desk is my drawing book::markhyuck
Short StoryDiğerlerinden biraz farklıydım. En büyük hobim birilerinin sırasına resim çizmekti. Tabi bu kişi Mark Lee ise.