🌌 0. 0

7 0 0
                                    

Derin bir nefes alıp karşımdaki eski okuluma baktım. Birçok şeyi yaşamıştım burada bir senede. Burası ortaokul sonda kaydımı aldırdığım okulumdu. Yeni bir başlangıç yapmak amacıyla geldiğim bu okul sahiden yeni başlangıcım olmuştu. Kafamı eğip yoluma devam ettim. Yolda yürürken sessiz sedasız düşünceler beynimi zonklatıyordu. Adım, soyadım, sorumluluklarım, yaşadıklarım ve yaşıyor olduklarım... Hepsinin altında ezilmemeye çalışıyordum. Kafamı kaldırmam ile yeni taşınmış olduğumuz evime geldiğimi fark ettim. Eve girip annemin istediği şeyleri mutfağa bırakıp yerleşmemiş olan odama çıktım. Bir yandan eşya yerleştiriyor bir yandan da düşünüyordum.
Ben Ada Erkenci. Erkenci holdingin sahibi Fahri Erkenci'nin iki çocuğundan küçük olanı. 18 yaşında lise 3. sınıfa giden bendeniz Ada. Hayata bir yıl geç başlamıştım. Her şeye bir yıl geç kalmıştım. Yalnız değildim. Bebeklik arkadaşım Umut. İkimiz hayata bir yıl geç kalmıştık.
Kıyafetlerimi yerleştirip yatağıma uzandım. Beynimin içinde savaş vardı. Beni rahat bırakmayan düşüncelerim gitmek bilmiyordu. Kalkıp aşağı indim kendime sert bir kahve yaparken tek idrak edebildiğim annemin içeriden gelen konuşma sesleri idi. Kahvemi alıp salona geçtim. Gelen Semra teyzeye şaşırsam da selam verip yukarı odama çıktım. Baya uzun zamandır görmüyordum. Sadece telefondan görüntülü konuşuyorlardı annemle.
Aslında yeni taşındığımız ev güzeldi. Apartman içinde olmasına rağmen iki katlı oluşu hoşuma gitmişti. Ayrıca en üst katta oluşu ve ayrıca benim odamın üstünde çatı katı oluşu mükemmeldi.
Bizim evin üst katının üstünde bir kat daha vardı. Çatı katı iki bölmeden oluşuyordu ve bir bölmesine sadece benim odamda ki merdivenden çıkılıyordu. Babamın bu odayı bana vermesine şaşırmıştım. Ben biricik oğlu olan abime verir zannediyordum.

Kahvemi yudumlarken odamda göz gezdiriyordum. Ufak tefek eksikler olsada gayet hoş duruyordu. Odamda gri ve siyah hakimdi. Gri olan duvarlarım ve siyah eşyalarım güzel bir uyum yakalamıştı. Uzun bir zamandır sevdiğim bu iki renk hayatımı da özetliyordu sanki.

Aşağıdan gelen annemin sesiyle kendime geldim ve ağır adımlarla aşağı kata indim. Ama karşımda olan kişi kesinlikle beklemiyordum.

"Ada gel kızım. Semra Teyzenin oğlu gelmiş."

Evet. Görebiliyorum. Yankı Aksel Demirhan. O Semra Teyzenin oğlu muydu? Gerçi Semra teyzenin de soyadı Demirhandı sanırım.

"Hoşgeldin"

"Hoşbuldum Ada."

Kısaca anlatayım. Aksel benim eski sevgilim olur. Hatta ilk sevgilim olur kendisi. Ayrılışımız tuhaftı biraz. Yapmadığım bir şeyi yapmış olarak suçlanmıştım ve sonuç olarak ayrılmıştık. Lafa başlayan Semra teyze ile kendime geldim.

" Ee Ada okulun nasıl gidiyor? Nasıl geçti senen?"

"Açıkçası yorucuydu. Zor bir sene geçirdim. Ama buna değerdi."

"Daha iyi olur Allah'ın izniyle kızım. Valla sizin buraya taşındığınızı öğrendiğimde çok şaşırdım. Ama bir o kadar da sevindim. Sonuçta yıllar oldu görüşmeyeli."

Bu konuda haklıydı. Semra teyzeler ile annemler çok iyi dostlardı. Önceden de komşuyduk. Ben ve Aksel doğduktan sonra bildiğin beraber büyümüşüz. Ama onlar biz ilkokula başlamadan önce şehir dışına taşınmışlardı. Biz de bir daha görüşemedik. Ama o çocuğun Aksel olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

Küçük Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin