Korkarak yetiştirilen bir nesilden ne bekleyebilirsiniz ki? namus diye adlandırılan ufak bir zar parçasının herşeyi belirlediği bir devirde yaşıyoruz bazı kadınlar ufak bir zar parçası yüzünden anne,baba,eş dost, akraba ve bulunduğu ortamda şiddet aşağılanma ve psikolojik baskıya maruz kalmaktadır.Bu kadar şiddete maruz kaldıkları halde ses çıkartıp tepki göstermemektedir. Bunları okuduktan sonra kendini sorguluyor insan neden birşey demiyor bu insanlar diyorsunuz neden çünkü siz bu kadınları bu çocukları korku içinde yetiştirdiniz.
Bu olay ve tehditlerden uzun bir süre sonra halamların bize gelmesiyle tüm saklama ve korku sona erdi.Zuhur'un bir anlık boşluğunda "Arsun seni hâlâ tehdit ediyorlar mı?" demesi üzerine babam çıldırmıştı.İkimizide odaya çekmişti çok korkuyordum ne diyeceğimi bilmiyordum Zuhur babama utana sıkıla az buçuk anlatmıştı sadece ve sadece bu konu Ogün konuşuldu ve kapandı.Babam apar topar evden çıktı.Gece yarısı babamın üstü başı dağınık bir şekilde geldi o gece annem ve babamın yanında uyudum sabah herşey unutulmuş gibiydi babam beni öperek uyandırdı.Aynı gün psikologa götürdü kendimi hep suçlu hissetmiştim çünkü bizim kültürümüzde ne yaparsan yap o küçücük zar yoksa namussuz bir insansın diye düşündürülmüştü bize şunu dile getirmek isterim dile kolay 5 yıl psikolojik destek almak zorunda kalmış bir kadındım.Sevdiğim bir adam vardı sırf onun için yaşıyordum bunca yaşanmışlığa rağmen Ersagun için yaşama kararını geçte olsa ona
karşı birşeyler hissetmeden önce bir gece babaannem de kalmıştım birşeylerle yüzleşmek istemiyordum o gece babaannem'in ilaçları dan içmiştim ölümün kolay birşey olduğunu düşünüyordum ama her zamanki gibi yanılmıştım ölmek sandığım kadar kolay değilmiş.Gece yarısı titreme ve üşümeyle uyandım midem çok bulanıyordu gözlerim bulanık görüyordu herşeyi en son saate bakıyordum sonrasını hatırlamıyorum.Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlama konusunda bir uğraş vermiştim sonunda bulunduğum yerin hastahane olduğumu anladım.Babam bana kızıyordu bağırıp çağırıyordu ama anlamıyordu ben çok çaresiz ve güçsüzdüm antidepresan kullanmam konusunda üzerime gelmeye başlamıştı yine ben diretmekten asla vazgeçmedim.Bir akşamüstü Ersagun'u gördüm bana öyle bir bakıyordu ki daha önce bana öyle değişik bakabilen bir insan görmemiştim.Her bakışı beni biraz daha kendine aşık ediyordu.Anlam veremediğim şeyler oluyordu ölüme bu kadar aşıkken nasıl oluyordu da sadece onun yanında olmak istiyordum zaman geçtikçe ölümden yavaş yavaş uzaklaşıyordum intihar hayallerimi bile unutturmaya başlamıştı bana üç yıl öyle güzel öyle muazzam geçmişti ki hem psikolojik destek hemde sevdiğim adam saçlarımı tarayan saçlarımı ve beni seven bir adam herşeyi atlatmaya başlamıştım tâki o güne kadar çok küçük bir sebepten ötürü kavga ettik haftalarca beni birilerinin aracılığı ile çağırdı ama gurur derler ya gitmedim en büyük pişmanlığım bu sanırım. Ersagun birgün ansızın ortadan kaybolmuştu ona ulaşamıyordum o kadar çok yıpranmıştım ki hiçbir kitapta anlam bulamıyordum ustaca çizdiğim portreleri bile çizemiyordum anlaşılacağı üzere umutsuz vakaydım.Bu böyle haftalarca sürdü ondan bir haber alabilmek umuduyla paramparçaydım.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
ActionYılın 2019 olması 21.Yüzyilda olmamız bulunduğumuz konumun cehaletini saklayamamaktadır.Bu kitapta sesini çıkaramayan tecavüzcülerin ağzını kapattığı bir genç kızın hayatını ele almaktayız.Olay gerçektir fakat bazı kurgular da vardır.Şimdiden iyi ok...