Açmak dahi istemiyorum gözlerimi, dün olduğu gibi bu sabah da. Uykusuz da değilim hâlbuki, Saatlerce uyuyorum. Ellemeseler 24 saatin 59 dakikasını uyuyarak geçirirdim. Her neyse uykuluyum işte... Mayhoş ve mayışmış. Bedenimi, soğuk su altına atsam silkelenemeyecek kadar tükenmiş. Yorgun muyum? Evet. Ama ruhum ama bedenim. Belki de asıl yorgunluk gözlerimdeydi.
Çökmüş gözaltı torbalarım, ruhumla göz göze gelmemi ne yazık ki engelleyemedi. . .Dört duvar, bir pencere. Duvar bana ben duvara. Sağ yatak ucumdaki duvarda parmak uçlarımı gezdirdim, hafiften buğulaşmış, nemlenmiş. Rutubet değil bu, dün gece biraz dertleşmiştik, bana ağlamış olabilir mi? Bir insanın hissettiremediği duyguyu gördüm nemli duvarlarımda. Bilimsel olarak mantık dışı olsa da doldurdu gözlerimi. Elin sağda solda, gözlerin arar gibi olmasın, bu gün de yakma benim için. Küllükler yalnız, dudağın onsuz kalsın. Sevindir mesela, vedan ile parmaklarını. En çok yüreğini... Akciğerini.
Ya da ne yap biliyor musun? Yak ulan, hayata yak. Geçmişine, şimdiden geleceğine çek bir fırt. Çirkinliğe çirkinleşmiş liğe yak. Hayata değil, hayatına, mesela Dünyaya değil insanoğluna yak yakacaksan. Son olacağına inandırdıysan kendini, sokağa attığın adımlarını tebessüm ile buluşturabilecek isen, ez o son izmariti tabanınla, bakışmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALEMİMDEN'SİZ'
SpiritualMesela en büyük korkumdur; İleride kızım olursa, odada sessizce ağlamasından haberdar olamamak.