"Kızım yavaş çık şu merdivenleri, baban hazır mı?" dedim küçük ayaklarıyla yanıma koşan kızıma dönerek.
"Hazır annecim, senin aşağıya gelmeni bekliyor." Sırıttım ve eğilip arkasında toplanan eteğini düzelttim.
"Prensesim yine çok güzel olmuş." dedim tombul yanaklarını okşayarak. Sıcacık gülümsemesini kalbimde bıraktı ve ellerimin arasından kurtulup aşağı kata inmeye başladı. Ayağa kalktım ve son kez üzerimi kontrol edip bende merdivenlere yöneldim.
Topuk sesi evin içinde yankılanırken kapının önünde montunu giymeye çalışan kızımı gördüm.
"Melek, onu değil annecim koltuğun üzerine bıraktığım montu giyeceksin." Önce dudaklarını büzdü, sonra dediğimi yapıp koltukta olan montunu üzerine geçirdi ve 'Kapının önündeyim annecim.' diye bağırarak evden dışarı çıktı.
"Hazır mısınız?" Gelen ses ile arkama döndüm.
"Sence?" dedim kollarımı havaya kaldırıp kendimi göstererek.
"Harika olmuşsun çilli." Dudakları dudaklarıma değdiğinde büyük bir açlıkla öpmeye başladım. Başlarda buna şaşırsa da ayak uydurması uzun sürmemişti. Onu yanımda olsa bile özlemem normal değildi biliyorum ama zerre umurumda da değildi. Yakasını kavrayıp kendime daha çok basıtırken elleri belime, oradan da kalçalarıma indi.
Zor bela kendini benden ayırdığında güzel gülümsemesi yüzünde belirdi.
"Bu akşamı hareketli geçecek tek kişi Poyraz olmayacak demek ki." dedi imayla. Kahkahalarım biran da salonu doldururken benden ayrıldı ve elimi kavradı.
"Hadi geç kalacağız, Poyraz'ın sevimsiz yüzünü görmek istemiyorum."
"Gerçekten evlendiğine hala inanamıyorum." dediğimde gülümsedi.
"Biz Meyra Çınar... Biz bile nelere rağmen evlendiysek Poyraz'ın evlenmesi çokta büyük bir olay değil bence."
Meyra Çınar...
Bunu duymamla kalbimin deli gibi çarpması da normal değildi. Bugün sen normal değilsin Meyra diye geçirdim içimden. Daha fazla vakit kaybetmemek için evden çıktık ve kızımızın elini kavrayarak arabaya ilerledik. Birdenbire durdum ve kendime engel olamayarak arkamı dönüp şirin evimizi izlemeye başladım. Buraya ilk geldiğimiz gece belirdi gözümün önünde. Akın, gelinliğime rağmen beni hızlıca kucağına almış zor bela açtığı kapıdan kahkahalarımız eşliğinde bizi eve sokmuştu.
İki kişilik şirin ailem, Melek'in doğmasıyla bambaşka bir hale getirmişti bizi. 7 koca yılı bu küçük evimize sığdırmıştık işte.
"Hayatım neden durdun, akşam erken döneceğiz sen merak etmesene." dedi Akın yeni bir imayla belime sarılırken. Melek'i çoktan arabaya bindirmişti bile.
"Bilmem birden dalmışım, neyse hadi gidelim." Arabaya yerleştiğimiz de telefonum da eş zamanlı çalmaya başlamıştı. Ekranda gördüğüm Bebeksi yazısıyla panikleyip hemen açtım.
"5 dakikaya oradayız."
"5 dakika mı? Dalga mı geçiyorsun benimle daha evden yeni çıkmışssınız." Bilmesine şaşkınlıkla karşılık verirken Akın'ın kıkırdayan sesi solumdan solumdan geliyordu bile.
"En kısa zamanda yanındayım bebeksim geliyorum."
"İyi edersin Meyra, yoksa-"
"Kapattım." deyip fırsattan yararlanarak yüzüne kapadım. Akın'a dik dik bakmaya başlasam da o çoktan sokağın köşesine dönmüştü bile.