Sabah sinir bozucu alarm sesiyle uyandığımda saat henüz 7:30'du. "Aman tanrım!" Diye haykırarak yataktan fırladım. 30 dakika içinde hazırlanıp okulun yolunu tutmalıydım. Hemen dolabımı açtım. Üzerime aceleyle dar jeansimi ve sweatshirtimi geçirip çantamı kaparak aşağı indim.
Alt kata indiğimde aptal kardeşim yemeğini çoktan yemiş , ayakkabılarını giymeye hazırlanıyordu. Luka'ya doğru sinirle:
-Beni neden uyandırmadın aptal bücür! Bugün önemli bir sınavım olduğunu biliyorsun.
Luka hiç istifini bozmadan:
-Bu kıyafetle okula gidersen öncelikle seni deliler hastanesine yollarlar.
Büyük bir şaşkınlıkla:
-Ne...ne varmış ki kıyafetimde? Diyerek aynanın önüne geçtim ve çığlığı bastım.
Yer cücesi:
-Taranmamış keçe gibi saçlar, ters giyilmiş kot ve kocaman çikolata lekeli sweatshirt..
Sözünü keserek:
-Tamam, tamam anladım! Diyerek odama koştum ve üzerime düzgün bir şeyler geçirdim.
Aşağıya indiğimde Luka çoktan toz olmuştu. Ben de bir nutellalı ekmek aldım.
Aceleyle kapıyı çarpıp çıktıktan sonra bisikletime atlarken "Umarım uyuyan ev halkını uyandırmamışımdır" diye düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Almanya Mı Dediniz?
Teen FictionAlmanya...Doğduğum ,tüm arkadaşlarımı,dostlarımı kazandığım, eğlendiğim ve en önemlisi büyüdüğüm ülke. Peki akrabalarım? Onlar bunu kabul edebiliyorlar mı acaba?...