Gözlerimi araladığımda kısa bir süreliğine uçakta olduğumu unuttuğum için şaşkınca etrafa bakındım. Herkes bana baktığında bir şey olmamış gibi telefonumdan saate baktım. 5 saat uyumuştum, mükemmel...
Çantamdan annemin yapmış olduğu, içinde çikolatalı kurabiye olan kabı çıkardım. Biraz atıştırsam bir şey olmazdı herhalde.
Kurabiyelerin hepsini yedim...
Boş kabı geri çantama koyarak çantamı kapattım ve arkama yaslandım. Bu yolculuk tek başınayken çok sıkıcı oluyordu.
⏰⏰⏰
Yolculuk boyunca hem kitap okumuş hem de uyumuştum. Şimdi ise boş boş otururken pilotun sesi duyuldu.
"Değerli yolcularımız. Az sonra iniş yapacağız. Lütfen kemerlerinizi takın."
Daha sonra aynı şeyi hem ingilizceye hem de Koreceye çevirdi. Kemerimi taktıktan sonra arkama yaslandım. Birkaç dakika sonra uçak iniş yapmaya başladı.
Uçak indiğinde kemerimi çıkartarak ayağa kalktım ve yukarıya bıraktığım valizimi elime aldım. Çantamı da omzuma takıp uçaktan indim.
Seul'daydım. Onların yaşadığı yer... bu tarif edilemez bir şeydi. Heyecandan nefes alamıyordum. Her an kalbim ağzımdan çıkacak gibiydi.
Aklıma gelen şeyle hemen telefonumu çıkartarak annemi aradım.
"Kader. Geldin mi annecim?"
Gülümsedim
"Geldim anne. Şimdi eve gideceğim. Sabah da serüvenim başlayacak."
"Umarım onları görürsün bebeğim. Sen yaparsın. Ama onları göreceğim derken kendine bakmayı unutma. Sana bir şey olursa onları göremezsin canım."
"Tamam anne. Şimdi kapatmam gerekiyor. Yolculuk beni çok yordu. Uyumak istiyorum."
"Tamam canım. Görüşürüz."
Ben de görüşürüz dediğimde telefonu kapattım. Saate baktığımda gece 1 olduğunu gördüm. Telefonumda yazan adresi açarak bir adamın yanına gittim.
"Affedersiniz?"
Adam bana bakarak gülümsedi.
"Buyrun?"
"Bu adresi biliyor musunuz?"
Adam uzattığım telefona baktı. Ardından yazıyı okuyunca bana bakarak gülümsedi.
"Biliyorum."
"Gösterir misiniz lütfen? Buraya yeni geldim de."
"Orası belli zaten. Bak şuradan gideceksin..."
Adam bana nasıl gideceğimi anlattığında dikkatle onu dinledim. Anlatması bittiğinde teşekkür ederek adamın yanından ayrıldım ve dediği yoldan yürümeye başladım.
20 dakika sonra bir evin önüne geldiğimde telefonumda kayıtlı olan ev sahibini aradım.
"Buyrun?"
"Ben evin önüne geldim. Anahtarı getirebilir misiniz acaba?"
"Tabii ki. Bana sadece 5 dakika ver. Hemen geliyorum."
"Peki."
Telefonu kapattıktan sonra evin önünde beklemeye başladım. Gerçekten de 5 dakika sonra adam geldi. Elindeki anahtarı bana uzattı. Gülümseyerek elinde ki anahtarı aldım.
"Çok teşekkürler. Gece gece yatağınızdan ettim."
Adam da gülümsedi.
"Hiç önemli değil. Umarım buraya çabuk alışırsın. Seul'e hoşgeldin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLMEDEN ÖNCE (EXO)
ChickLitdedem ölmeden önce bana ne istediğimi sordu. 'senin iyileşmeni istiyorum' dedim. O güldü ve 'ben artık iyileşemem' dedi. 'o zaman Kore'ye gidip exo üyeleriyle bir gün geçirmek istiyorum.' güldü. Exo-L olduğumu elbette biliyordu. Gözlerini sonsuzluğa...