14: "Ortaya çıkan yalanlar."

1.3K 148 199
                                    

Sabah erkenden uyanmış, kahvaltı hazırlamakla meşguldu. Taehyung'un sabahları yemekten en çok zevk aldığı şeylerden biri de krepti. Seokjin krepleri pişirirken belinde hissettiği kollarla gülümsemesi genişledi. Taehyung'un kolları arasından, yüzünü ona doğru döndü. "Güzel uyudun mu?" Taehyung Seokjin'in belini daha fazla sıkıp, bedenlerini birleştirdi. Dudaklarına doğru kısık ve yeni uyandığı için boğuk çıkan sesiyle konuştu.

"Hemde nasıl rahat uyudum tahmin edemezsin," diyip öpücük kondurdu dudaklarına. Seokjin gülümseyip yanağından öptü Taehyung'un. "Sen sofraya otur son bir tane kaldı onu da yapıp geliyorum." Taehyung son bir kez dudaklarından öpüp, Seokjin'den uzaklaşıp sofraya oturmuştu. Güzelce kahvaltılarını edip hazırlanıp yola çıktılar.

**

"Sen büroda mısın bugün?" Taehyung onun hiç gitmesini istemiyordu, şirkete temelli gelmesini istiyordu. "Evet sevgilim ama, saat ikiye kadar ordayım. Sonrası senin yanındayım, çok iş birikmiş gitmek zorundayım." Elinin üzerindeki ele öpücük bıraktı. "Gitmeni hiç istemiyorum, keşke benimle çalışsan olmaz mı?" Tüm masumluğuyla sordu bu soruyu. Seokjin Taehyung'un sesindeki o tınıyı çok iyi anlıyordu, ama orda da kalmak istiyordu.

"Taehyung biliyorsun yıllardır ordayım ve bırakamayacağım bir davam var. Ordan gitmek istemiyorum." Taehyung çok iyi anlıyordu onu. Babası zamanlarını orda harcamıştı, orda olmak onunla olmak gibi geliyor diye düşündü.

"Anlıyorum sevgilim, hadi seni işine bırakalım."

**

Saatlerdir birikmiş dosyalarla ilgileniyor, bir an önce Seokjin'i görmek istiyordu. Onu çok özlüyor ve her an yanında olsun istiyordu. Gelmesine yarım saaten az bir süre kalmıştı. Telefon çalar çalmaz açmıştı. "Evet?" Bir süre donukça bekledi. "Gelsin!" Saniyeler içinde kapısı açılmış ve nefret ettiği suratla karşılaşmıştı. "İlla yüzünü dağıtayım istiyorsun değil mi?" Tiz bir kahkaha yayıldı odada.

"Seokjinden ayrılmışsındır umarım." Taehyung Seokjin'in adını duyduğu her an köpürüyor, nerdeyse öldürmemek için savaşıyordu. "Senin gibi bir şerefsiz istedi diye ondan ayrılacak değilim, şimdi istediğini söyle ve git." Adam iyice sinirlendi, boynundaki damarlar nerdeyse patlıyacaktı. "Eğer ayrılmazsan ona ailesini ölüme terk edenin ben olduğumu, sevdiği adamın ise öğrendiğini ve asla ona söylemediğini söylerim. O zaman bakalım ne yapacaksın.

Taehyung iyice sıyırma noktasına gelmişti. Ellerini adamın boğazına götürüp sıktı. "Eğer böyle bir orospu çocukluğu yaparsan, sana yemin ederim öldürürüm seni yaparım bunu."
Şimdi ikisi de soluk soluğa nefretlerini birbirlerine gönderiyor, gözleri ile öldürüyorlardı birbirlerini. Ta ki kendilerinden başka bir ses duyana kadar...

" T-taehyung."

**

Şimdi ikisi de karşılıklı oturuyor, Taehyung ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Karşısındaki sevgilisi kırmızı gözlerle bir noktaya odaklanmış izliyordu. "Seokjin ben sana anlat-" sesini buz gibi soğuk olan ses kesmişti. "Ne zaman öğrendin?" Taehyung yutkundu ve mırıldandı, titriyordu. "Birkaç gün önce." Seokjin artık sinirden titriyor, sevdiği adamın ona söylediği yalanlar kafasında dört dönüyordu.

Kafasını geriye atıp gözyaşlarını tutmaya çalıştı. Ama daha çok akıyordu, zehir vardı sanki vücudunda ve ağlayarak bitirecekti bu işkenceyi. "Özür dilerim Seokjin, ben korktum seni kaybetmekten korktum." Histerik bir gülümseme bıraktı odaya Seokjin. O kadar cansızdıki gülümsemesi, buz gibi soğuktu.
Taehyung ilk defa değersiz hissetti. Seokjin ilk defa Taehyung'a böyle boş bakıyordu.

Trouvaille ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin