İmkansız dedi gurur.
Riskli dedi tecrübe.
Manasız dedi mantık.
Yine de denemeye değer dedi kalp...~~
|Jungkook|
Boğazım kurumuş , damarlarımdaki kan çekilmiş , ayaklarım uyuşmuştu.
Belirsizdim. Bomboş hissetmiştim. Daha önce hissetmediğim duygular , beni esir almış zincirlemişlerdi. Ve sonradan , gerçekleri bir su gibi yüzüme çarpmışlardı.
"Kalk artık yemeğin geldi!"
Beni dürtüp kafamı kaldırtan Taehyung'a sinirle baktım. Kendimi iyi hissetmediğim için yemeğimi o almıştı. Yemeğimi ağzıma yönlendireceğim sırada kapıdan içeri giren o bedeni gördüm.
Ve dünyam durdu. Akan şelaleler kesildi. Ateş böcekleri söndü.
Sadece o nefes aldı ve ben nefes tuttum.Arkadaşları konuşup gülüyorken , o sadece başını sallayıp onaylıyor bazen konuşmalara katılıyordu.
Ama çok gizli bir kişiliği vardı. Sadece Chaeyoung ve Lisa ile yakındı. Bazen yanlarına üst sınıftan Jisoo ve Irene gelirdi.
Mesela hiç gülümsemesini görmemiştim. Eminim çok yakışırdı ona gülümsemek.
"Peki şimdi ne yapacaksın?"
Jimin , konuştuğunda gözlerimi ondan ayırmak zorunda kaldım.
"Bilmiyorum. Beni seviyor. Yani gerçek hayattaki beni."
"Zaten amacın bu değil mi?"
"Ya öyle tabii. Ama anonim hesabın ben olduğumu öğrenirse güveni sarsılır. Zaten çok çabuk alışan birisi değil. Hemen kırılır o. Belli etmesede."
"Söyle o zaman. Anonim bendim de."
Derin bir nefes verip başımı olumsuz anlamda salladım. Kolay değildi işte. Biliyordum , anonimin ben olduğunu öğrenince daha da zorlaşacaktı işim.
Yerinden kalkıp kahve bölümüne ilerlediğinde , bende kalkıp oraya ilerledim.
"Ben en sertinden bir kahve istiyorum."
İnce ve güzel sesi kulaklarımı doldurduğunda tebessüm ettim. Sesi bile beni bu denli etkiliyordu işte.
"Ah , Jungkook merhaba."
Arkasını dönmüş ve tepkisiz bir şekilde bana selam vermişti.
Tanrım , ölecektim!
"Merhaba Jennie. Nasılsın?"
Kahveyi , beyaz elleri arasına aldı ve dikkatlice ondan gözlerini çekip benimkilerle buluşturdu. Ve ben o kahvelerde sonsuz bir yolculuğa çıkmak istedim.
"İyiyim , teşekkürler."
Bende kahvemi elime alınca birlikte yürümeye başladık. O kahvesine dökülmesin diye bakıyor , ben ise onu izliyordum.
"Jungkook!"
Onun endişeli sesini duyduğumda bana koşan çocuğu fark edip hemen kenarı çekildim.
"İyi misin?"
"İyiyim."
Elindeki kahveyi yanındaki bir masaya koymuştu ve kolumu tutuyordu.
Tuttuğu kolum uyuştu ve bir daha bırakmasını istemedi.
"Ş-şey , biz bugün çocuklarla bir şeyler yapacağız , arkadaşlarınla bize katılmak ister misin?"
Arkasını dönüp kahkaha atan arkadaşlarını yokladı ve tekrar gözlerini bana çevirdi.
"Olur. Yani onlar dünden razılar. Ben de... Ben de gelirim."
Kocaman gülümseyip yürümeye devam ettim ve o da bana yetişti , masalarımıza döndük...