Bölüm~2

12 5 2
                                    

  "Damla hadi kalk kızım"
          "Saat kaç ???"
   "Ne?-Kızım ağzının içinde uykulu  uykulu konuşma , hadi açıl artık halanları bekletme."
           "Anne saat kaç?"
    "Altıya 10 var"
            "Tamam"
Nerden çıkmıştı ki bu gezi işi şimdi! Sırf halam kırılmasın diye kabul etmiştim. Ama şuan hiç gidesim yok. Annemin odadan çıkmasıyla üfleye püfleye kalktım yatağımdan ve derin bir esnemenin ardından banyoya doğru ilerledim. 07.20 de evden çıkacağımız için sadece yarım saatim vardı. Hızlıca lavobaya girdim , elimi yüzümü yıkadım ve odama geçtim. Dolabımı açıp lacivert kotumu giydim. Sonra şapkasında "Fuck Down" yazan bir kız resmi bulunan toz pembesi bir tişört alıp üzerime geçirdim. Aynanın karşısına geçip saçıma baktım , zaten dün düzleştirmiş olduğum saçlarımı tarayıp olduğu gibi bıraktım. Ve bir iki pıs parfüm sıktıktan sonra merdivenlerden ayak sesleri gelmeye başladı. Halamlar zaten üst katımızda oturuyordu , Apartmanımız aile apartmanı , alt katta babanemlerin , orta katta bizim , üst katta halamların oturduğu kocaman bir bahçeye sahip olan bir apartmana sahibim. Kapının arkasında bulunan kot ceketimi giydim , ardından kapının yanında duran çantamıda kapıp olduğunca ses yapmamaya çalışarak  dış kapıya yöneldim. Evde ki herkes uyuyordu. Kahvaltıyı okulun yurdunda yapacağımız için annem beni uyandırdıktan sonra tekrar uyumuştu. Kapıyı yavaşca açtım ve aynı şekilde kapatıp beyaz spor ayakkabılarımı giymeye başladım.
    "Günaydın" Dedi kuzenim Can.
     "Günaydıın"
     "Yeter yaa"
      "Yine ne oldu Melih abi?"
     "Bak zaten okula sabahları beraber gidiyoruz. Bide güzelim pazar sabahı bile seni görmek bana çok koyuyo!"
     "Ahah! sana rahatsızlık veriyorsam ne mutlu bana"
Kafama elini koyup saçlarımı karıştırdıktan sonra merdivenlerden inmeye devam etti.
  Tam halamada günaydın diyecektim ki 
Telefonumun sesiyle irkildim.
                        "Buğra Arıyor"
  "Allah allah bu saatte" dedim.
    "Kim?" dedi Melih abim
  "Arakdaşım"
Ve hemen telefonu açtım.
    "Efendim"
"Damla"
     "Efendim Buğra...Bir şey olduysa söyle hemen!!"
"Yok yok merak etme"
      "Eee ne oldu o zaman?"
"Sen gidicen mi halanlarla?"
      "Evet şimdi biniyoruz arabaya"
"Hıı tamam o zaman hadi baybay"
Deyip telefonu yüzüme kapattı. İçimden "Allah Allah" diye mırıldanarak merakla arabaya bindim.
    "Hayırdır halam kötü bişi yok de mi?"
"Yani anlamadım ki ama yoktur bişi."
    "Hayırlısı bakalım"
"Evet öyle..."
      "Haa Damla"
"Yedek kıyafet falan aldın mı?"
      "Aldım hala aldım"
Ben genelikle çok sorumsuz bi insanımdır. O yüzden halamda sürekli didikler beni.
  Yol boyu sohbet ettik ve 15 dakika sonra okula vardık. Yurt okulun yan tarafındaydı hemen. Halamı gören öğrenciler yanımıza gelip günaydın dediler ve sohbet etmeye başladılar. Sonra halam söze girdi:
    "Çocuklar Can'ı tanıyanlar var aranızda buda Damla yeğenim."
      "Kübra bende 12. Sınıftayım"
"Memnun oldum 11. Sınıftayım ve Sosyal Bilimlerde okuyorum"
        "Memnun oldum"
"Bende"
  Diğerleriylede tanıştıktan sonra pansiyon binasına girdik. Ve kahvaltılık şeylerin bulunduğu büfede gezmeye başladık. Can'la aramda 4 yaş var. 8. Sınifta ve canla başla sınavına çalışıyo. Kahvaltımızı yaparken halamın diyer öğretmen arkadaşlarıylada tanıştım. Görevli olan 5 kişi varmış. 3 araçla gidicekmişiz. Görevli olan 5 kişiden biri okulun memuru Aslan abi. Hepsi çok tatlı insanlar. Ama en çok Aslan abiyi sevdiğime eminim. Başta sıkıldığim bu ortam bi anda eğlenceli bir hal aldı. Melih abim halama seslendi,
    "Derya biz gidiyoruz hayatim"
"Tamam canım görüşürüz."
     Melih abim bizi bırakıp küçük kuzenimle eve döneceklerdi. Ufuk'a bizim sınava gireceğimizi söyledik çünkü bizi asla rahat bırakmazdı. Aynı durum benim kardeşim Eymen içinde geçerli. İkiside canavar gibi çocuklar olduğundan Can'la bana hayatı dar ederler. Neyse, çok acıkmıştım bu yüzden hemen ekmeğimden bi parça alıp içine domatesle salatık koymaya başmadım. Yanımda ki kızın sesi ile bianda irkildim.
              "Ayyy geliyo!!!"
     Başımı çevirip onun baktığı yöne baktım: Üzerinde buz mavisi bir gömlek ve altında gri hafif dar bir kot pantolon giymiş olan saçları kumrala yakın bir şekilde sarılığa sahip olan bir çocuk geliyordu. Omuz silkip kahvaltıma odaklandım biandanda Can'la sohbetime devam ettim. Yanımdaki kız tekrar konuşmaya başladı,
    "Aras , yanım boş oturmak ister misin?"
    "Teşekkür ederim bizimkiler beni bekliyo"
  Kızın bianda suratı düştü ama belli etmemeye çalışarak "Peki sen bilirsin"dedi ve tabağını alarak mutfak tarafında bekleyen ablaya verip dışarı çıktı. Bizde Can'la bitirdiğimiz tabakları ablaya verip halamın yanına dışarı çıktık. Araçlar daha gelmemişti.
        "Annee"
"Efendim Can?"
         "Ne zaman gelicek otobüsler?"
"Birazdan annecim, sıkıldaysan Damlayla dolaşın biraz"
         "Olur"
Can'la yürümeye başladık.
         "Lise ortamı bu kadar güzel mi?"
"Ne o, hoşuna mı gitti?"
         "Baksana nasılda eğleniyolar!"
"Orta okuldayken banada çok çekici gelirdi. Ama zaten 1 senen kaldı ,sonra liselisin sende" deyip güldüm
"Can, sen iyi bir lise kazanmaya bak hem o zaman iyi bir ortamında olur. Ama eğlenmesinide bilicen baksana şunlara!"
          "Aynen mesela Buğra gibi arkadaşlarım olmaz, Cihat gibide"
  Bian Cihat'ın ismini duymak içimi titretsede ona takılmayıp gözlerimi kaydırarak konuşmaya başladım,
    "Babanında seninde Buğra ve -O an yutkunmaya başladım. İsmi o kadar güzel geliyorduki bana , ağzıma almak bile canımı acıtıyordu.-  Onlarla ne alıp veremediğiniz var? Anlamıyorum. İstesenizde istemesenizde onlar benim arkadaşım!"
    Sonra halamın sesi duyulmaya başladı,
   "Damlaa , Caan! Gelin hadi."
İkimizde arkamızı döndüğümüzde bizi bekleyen halamı ve gelen 3 otobüsü gördük. Ve oraya doğru ilerlemeye başladık. Halmın yanına vardığımza kahvaltıda yanıma oturan o kız koşarak halamın yanına geldi.
   "Merhaba hocam"
"Merhaba kızım"
    "Yaa hocam oturma planını siz mi ayarladınız?"
"Yavrum planı Aslan abin hazırladı."
      "Ya hocam sizden bişey istesem"
"Efendim"
      "Hocam oturma planını değiştirebiliyo muyuz?"
Halam elindeki kağıtları karıştırıp kızın isminin yazdığı kağıdı buldu ve kıza dönüp,
   "Sen zaten kendi arkadaş ortamınla aynı otobüse gelmişin."
Sonra kız kağıtlara bakmaya başladı.
    "Hocam hocam!"
Halam bıkınlıkla kıza döndü
    "Noldu kızım?"
"Bu otobüse geçsem!?" deyip ortadaki otobüsü gösterdi.
  "Kızım, planı değiştiremem. Nereye yazılmışsan oraya geç."
    "Peki hocam, sağ olun"
Kız yanımızdan ayrıldıktan sonra halam bize döndüp,
    "Bizim otobüsümüz bu hadi geçin" dedi ve kızın binmek istediği otobüse ilerlemeye başladı. Otobüse girip Can'la şöför koltuğunun arkasındaki koltuğa oturmamızı söyledi ve bizde oturduk. 5 dakika içinde bütün koltuklar doldu. Arka taraftaki dolaba su almak için ilerlediğimde yer kavgası yapan kızın etkilendiği çocuğu gördüm. Kız demek ki bu yüzden özellikle bizim otobüsü bu kadar istiyordu. Bu konuya çok takılmayıp dolabı açtım ve su alıp yerime geçtim. Çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Ama yaklaşık 2 sayfa okuduktan sonra okuyamayacağım kanısına vardım. Çünkü son ses müzik açılmış herkes coşmaya başlamıştı. Bende kitabımı çantama koyup dierlerine ayak uydurmak için alkış tutmaya başladım. Arka tarafa döndüğümde herkesi o çocuğun çoşturup , eğlendirdiğini gördüm. Çocuğun Fen Lisesinde olduğunu zanetmiyorum. Pansiyonda kalan diğer öğrencilerden biridir mutlaka. Ama çocuk çok eğlenceli ve hareketleri çok komik. Yol çok eğlenceli geçmişti. Zaten Aksaray ile Nevşehir arası 1 saat - 45 dakika gibi bi süre . O yüzden çok geçmeden vardık. Nevşehir'e girdikten 15 dakika sonra Güvercin Vadisinde araçlardan ayrıldık. 
Orada bir sürü fotoğraf çekindik ve buraya ayrılan yarım saatin sonunda tekrar araçlara geçtik. Farklı farklı peri bacalarının bulunduğu yerleri gezdik. 1-2 yeri daha ziyaret ettikten sonra Uçhisar Kalesi'ne geldik. Araçlardan indik ve halam yüksek sesle konuşmaya başladı,
   "Oğlum,kızım bak bi buraya" ardından başka bir hoca söze girdi,
   "Yavrum dinle Derya Hocanı"
Tekrar halamın sesi duyuldu,
    "Çocuklar burada 45 dakikanız var. İsteyen kaleye çıkabilir. isteyende hediyelik eşya dükkanlarını gezsin , Size kalmış ama  45 dakika sonra yani tam 10.40'da burda olacaksınız." Deyip meydanı gösterdi.
    "Dağılmadan önce kalenin önünde toplu bir fotoğraf alalım" deyince herkes o yöne doğru ilerleyip yerleşti.
  Fotoğrafları çekindikten sonra Can'a döndüm ve ne yapacağımızı sordum,
   "Sence nereye gidelim?"
"Bence kaleye çıkalım."
    "Peki" deyip görevlinin beklediği sıraya girip sırayı geçtikten sonra kaleye girdik. Genelikle çoğu kişi çarşıyı gezmek istemişti ama biz "Farkımız tarzımız" ilkesini bozmuyorduk. Kaledeki merdivenleri aşıp üst kısımlara ulaştıkaltan sonra işler biraz değişmeye başladı. Bol patikalı yollar vardı ve bunun yanı sıra benim yükseklik fobim kendini göstermeye başlamıştı. Nası bu özelliğimi göz ardı edip kaleye çıkardımki?! Ellerim titremeye başlamıştı, her yukarda olduğumuzu hisetikce kalbim biraz daha hızlı atıyordu.
        "Can!!!"
"Efendim"
      "Be-ben"
"Evet sen?"
        "Can" burası çok yüksek!"
"Hhh Damla ama senin!..."
   Sinirle ellerini saçlarından geçirip konuşmaya devam etti,
"Kızım hadi ben unuttum! Sen nası çıkmayı kabul edersin?"
         "Bilmiyorum..."
Biz bunları konuşurken tam kalenin kenar kısmında bulunuyordum yani yan tarafım boşluktu ve baktıkça kötü oluyordum.
   "Bari şu tarafa geç orada daha - elindeki fotoğraf makinesi ile arkadaşlarını çeken çocuk geri geri giderken bana çarptı ve ben tam düşecekken biri beni tutup kendine çekti. Başımı kaldırıp şokla o kişiye baktığımda bunun Can olmadığını gördüm. Şuan kollarında bulunduğum çocuk otobüsteki eğlenceli çocuktu. Hemen geriye çekilerek
  "Kusura bakma...Çok sağol." Dedim. Tabi bu cümleyi kurmam çok l
Kolay olmadı. O an kendi ismimimi bile unutmuştum. Balkondan aşaği bakarken bile içi bi değişik olan ben az kalsın koskocaman tarihi kaleden düşüyodum. Can hemen beni bir taşa oturttu ve elindeki suyu bana verip çocuğa döndü,
   "Teşekkür ederiz" ama bunu derken çok keyifli olduğu söylenemezdi. Çocuğa hiç hoşnut bakmıyordu. Çocuk bana doğru,
   "Rica ederim, yapabileceğim birşey yoksa görüşürüz"
   "Yok sağol. Hadi git sen!" Kibar kuzenim benim(!)
     "İyi misin biraz daha?"
"Can hemen gidelim."
     "Tamam tamam hadi kalk" deyip çok yavaş hareketlerle beni aşağı indirmeye   başladı.
    

Evvvet uzun bi aradan sonra merhaba, 2. Bölümü yayinlamakta biraz geciktim eğer sizi beklettiysem çok çok özür dilerim. Bunu telafi etmek için 2 bölüm birden yayınlıyorum. Hadi bakalım iyi okumalar💕❤❤ 
   Bu arada oylamayı, takip etmeyi ve kitabı mı kütüphanenize eklemeyi unutmayın. Sizi çok seviyorum... istediğiniz her zaman çekinmeden yazabilirsiniz❤

    

   

        

          

  
      

      

    

 
 

     
     

  

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Küfreden MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin