Kıçımı yumuşak bilgisayar sandalyesinin ucuna doğru ittirdim. Üzerimdeki siyaj askılı basının bel kısmı açıldı bunu umursamayacak kadar üşengeçtim. Odama dikkatlice baktım Gökçe geleceği için toparlamıştım. Beyaz mavi çizgili çoraplarım şu an yerde değil titiz karı*'nın kirlik sepetindeydi. Kirli beyaz duvarımda sadece bir tablo asılıydı o tablo neden orada inan bilmiyorum. 5. Elizabeth gibi duran bir babannenin fotoğrafını kim odasına asar ki? Ben. Onu özlüyordum ama hayran değildim. Daha doğru dürüst yüzünü bile hatırlamıyorum. Babamin anlattığı efsanevi masallardan taniyordum onu. Aramızdan gittiğinde 4 yaşındaydım pekte zamanımız olmamış. En azından 'pekte' diyecek kadar vaktimiz varmış babanne, bu yüzden belki şanslıyım ama ne yazık ki annemle pekte diyeceğim kadar zamanım olmadı.
Birine gerçekten içten bir şekilde 'anne' demek çok isterdim. Kokun nasıldı anne? Babam çikolatayı çok sever yoksa çikolata gibi mi kokuyorsun? Yada bir gül bahçesi gibi mi? Sundan çok eminim anne sen parfüm kullanmayacak kadar güzel kokuyordun değil mi? Tanrıya çok yalvardım belki geri dönersin diye. Döner misin anne?
Gözlerimden bir damla acı dolu yaş aktı. İçimdeki o boşluk dolmayacakti resimlerle yetinmek zorundaydım. Daha fazlası olmazdı değil mi?
Ayağa kalktım daha önceden açılmış belimi düzelttim ve şortumu kıçımda kaydırarak tam otururdum. İlerledim siyah gardolabin aynasının karşına geçtim. Kendimi dikkatlice süzdüm. Siyah uzun saç,siyah tonlarıyla makyaj, fondöten kullanmayacak kadar bebeksi bir ten ve daima yanlız yaşamaya mahkum olan yüce Dalga(!)
Ellerimi saçma sapan sallayarak dans etmeye başladım gerçekten nasıl eğlenileceğini biliyordum. Çok fazla arkasim yoktu. Ve ben daha bu yokluğa alismadan benim kusursuz iradem küçük şeylerle eğlenmeye başladı. Küçük seylerden mutlu olabiliyordum fakat ben büyüktüm, büyüdüm* küçük şeyler gerçekten küçüktü. Lisede büyük değil mi? Hayatımın en boktan dönemlerini mi yasatacaksin?
Odanın beyaz kapısı nazikçe 3 kere tiklandi ben hala aynanın karşısında sacma figürlerimi sergiliyordum.
-" Kim o?" dedim. Durmuştum siyah belime gelen saçlarımı elektriği gitsin diye avuçladim ve kabarikligini gidermeye çalıştım avuclayamadigim bebeklik saçlarımın omzuma düşmesine zaten izin vermiştim.
-"Benim tatlım,baban geldi sofraya geçicez şimdi"
-"Tamam geliyorum"dedim.Bu toplumun tabiriyle 'üvey anne,cici anne, o anne ,bu anne ,şu anne,anne,anne,anne..!' Belki bunu söyleyecek kadar cesaretli değilim ama bana göre 'titiz karı''ydı. Beş veya altı yaşındaydım babamla evlendiğinde. Bana fikrini bile sormadan Doktor Yasemin hanıma gönlünü kaptırmış saçma düğün hazırlıkları içinde bulmuştum kendimi. Ah babacığım öyle değil mi? Sahi ya beni de düşündün! 'Anasiz büyümesin kızcağız, vah vah!!' çok düşüncelisin babacığım.
Yaseminin babamdan olan bir çocuğu var. Su. Vay be ne yaratıcılık! Ben Dalga o Su! Babacığım bütün deniz ürünlerinden yararlanmaya çalışıyor sanki. Su 11 yaşında. Babam ona kötü örnek olacağım için endişeli. Zavallı Sedar Orman,bizim annelerimiz farklı tabikide benzemiyeceğiz.
Odamdaki beyaz koltuğa oturmuştum. O hayalden bu düşe şu rüyadan bu gerçeğe derken Yaseminin beni çağırdığını unutmuştum bilem Daha oyunu bile yenilememiştim oysaki. Zaman su aralar hızlı geçiyor.Okulların açılmasına tam tamina 2 gün var. Yine o kahrolası Yaprak lisesinin sorumsuz şımarık ergenlerinin viyaklamalarını dinlemek zorundaydım.Ama bu sefer bir şeyler değişecek buna inanıyorum. Belki 4 yıldır her saniye istisnasız sevdiğim plotonik aşkım beni farkeder ha? Farketmek zorunda aslında bu sene bizim okula nakil aldırıyor. Bunun iyi bir şey olması gerekiyor çünkü onu daha fazla görmüş olacağım. Merti 4 yıldır tanıyorum. Sadece yazları gördügüm o mükemmel baklavali çocuk. Kusursuz bir saçı var yada sevdiğimden kusurlarını göremiyorum. Sevmek kusurları yok saymak değil mi zaten? Aslına bakarsak bu yaz tatilinde onu neredeyse hiç göremedim yazlığa gidemedim çünkü. Su'nun hastane işleri için İstanbul'da kalmamız gerekti.
•
•
•
BOLUMUN EN KİSA ZAMANDA DEVAMİ GELECEK İYİ OKUMALAAAAR:)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
2.Dalga
ChickLitİşte tam burada başlamıştı sonu olmayan ve gittikçe karanlaşa yol veren daha bu yolun başındaydım.İyi değildim doğruda değildim... Yine de her şeye rağmen hayal kırıklığı ile büyüyen bir kızın direnişi gerçekten güzeldi. *** Dalga, Yaprak Lisesinde...