•1•

24.8K 20 3
                                    

                    

                   
                 "Bir gün uyandığında, yapmayı isteyipte yapmadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin." – Paulo Coelho



  
                                  Psiko'cinayet

Müzik artık kulağıma işkence ediyordu. Sesi o kadar yoğundu ki. Kalabalık, karışıklık işkence sebebiydi. Zorunlu olarak gelmeseydim geleceğim en son yer burası olurdu. Uykumda gelmişti. Cidden bunlardan ne zevk alınıyordu? Maksat içki içip, sarhoş olmak mıydı? Veya sadece seks miydi? Tek zevk bu muydu?

Şiir'e seslenip "Ben biraz hava alacağım." dedim. Başıyla onayladı. Kalabalığın arasından rahatsız olarak geçmiştim. Yoğun sigara kokusu midemi bulandırıyordu. Dışarıya çıktığımda temiz hava kokusu biraz da olsa rahatlamıştı. İşte bu sessizlik alınabilecek en büyük zevkti. Yani benim tarafımca. Biraz daha durduktan sonra ilerden bir ses geldi. Yüksek bir ses değildi ama duyulmayacak gibi de değildi. Sanki bir şey düşürülmüş gibi. İlerlediğimde önde bir adam ve arkada dört maskeli insan olduğunu gördüm ve yerde yatan cansız olduğunu düşündüğüm bir beden.

Çığlığıma hakim olamamıştım. Yaptığım aptallığı fark edince hemen duvarın arkasına saklandım.

"Kim var orada?"

Elimle ağzımı kapatıyordum. Lanet olsun ki telefonum içerde çantamın içinde kalmıştı.

"Seni bulacağımı biliyorsun değil mi?"

Alaycı bir gülüş.

"Elma dersem çık armut dersem çıkma!"

Gözlerim dolmuştu, yaptığı oyun beni korkutuyordu. Arkamı dönüp nerede olduğuna bakacakken ağzımda ve belimde bir el hissettim.

"Elma."

Kalbim duracak gibiydi. Ikınıyordum ama onun o eli nerdeyse yüzümü saracak büyüklükteydi. Belimdeki bıçak tehditini hissediyordum.

"Anlaşılan bugün burdan 2 ceset çıkacak." Keskin ama alaycı ses tonu beni gittikçe daha da korkutuyordu. Boşta kalan ayağımla yapma şansım tek olan bir şeyi yaptım. Acı içinde erkekliğini tutarken maskesinin düştüğünü fark ettim.

"Yardım edin!" Atabileceğim en büyük çığlığı atmıştım. Müzikten duyulmuyordu. Onlar eğlenirken benim ölüm burdan çıkıcaktı. Hızlıca boğazıma yapışmıştı.

O sırada kapıdan bir ses geldi. Bir kişi dışarıya çıkıyordu. Karanlıktan yüzünü kestiremiyordum.

Arkadan bir ses geldi "Pars fark edileceğiz kız yüzünü gördü bile arabaya koşmamız gerek!" Diye bağırdı.

Bir an bile düşünmeden hızlıca yaka paça beni sürüklüyordu. Arabanın açılma sesi gelmişti.

"Alaska!"

Bu ses Şiir'e aitti.

Maskelilerden biri "Pars kızı bırak!" diye bağırdı.

Konuşamıyordum bile ağzımı o kadar sıkı tutuyordu ki. Şiir koşmaya başlamıştı. Arabaya çoktan sokmuşlardı bile beni. Camlar siyahtı. Şiir'in beni görmediğine eminim. Ama biliyordu. Bağırıp cama vuruyordu. Yapabileceği tek şey buydu.

Benim ise son hatırladığım şey iki çift kehribar rengini andıran gözlerdi.

***
Uyandığımda her şeyin bir kabus olmasını dilemiştim. Farklı bir odadaydım. Hava aydınlanmıştı.

"Seni öldürmemek için bir sebebimiz kalmadı."

Arkama dönüp baktığımda bir kız gördüm ve onun arkasından gelen o tanıdık yüzü.

"O işimize yarayacak."

Soran gözlerle bakıp sinirli bir şekilde "Ben ne gibi işinize yarayabilirim? Bırakın beni birine bir şey söylemem." Dedim. Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Beni bırakmayacaklarını biliyordum.

Arkadan 2 kişinin daha geldiğini gördüm.

"Alaska, Alaska Artan. Levent Artan'ın kızı. Size demiştim."

Babamı nerden tanıyorlardı?

"Neden bahsediyorsun sen?"

"Siktir et, yakında öğreniceksin. Artık hazır ol, unutma ki sen kendini bana getirdin."

Nasıl bu kadar kendinden emin bir şekilde ve soğukkanlılıkta konuşabiliyordu. Hayatımda olan iğrenç şeyler yetmezmiş gibi birde bu mu eklendi, cidden mi?

"Öldür beni."

Hala sakinlikle bakıyordu.

"Öldür beni dedim sana! Kaybedecek hiçbir şeyim yok, öldür beni!"

Haksız değildim, kaybedecek hiçbir şeyim yoktu, Şiir hariç.

Biraz daha yaklaştı. Cebinden çıkardığı silahı başıma dayadı. Başını eğip "Ölmek mi istiyorsun, öl o zaman. Kaybedecek çok şeyin var Alaska. Senin ölümün işi basitleştirir ama diğerlerinin ölümü?" dedi.

Adımı bastırarak söyledi. Her sözü kulağıma iğne batıyormuşcasına acı veriyordu. Yaşlar gözlerimden akmamak için zor duruyor. Kimlerin ölümünden bahsediyordu?

"İşinize yaramam ki ben ne yapabilirim size karşı?"

Beş kişi yüzüme sakin bir şekilde bakarken hiç rahat hissettiğim söylenemez. Arkadaki çocuk sesini yükselterek "Bize karşı değil, istediklerimize karşı yapıcaksın." dedi.

Pars diğerlerine 'git' işareti yaptıktan sonra bana döndü ve "Babana çok güzel sürprizlerim olucak Alaska." dedi.

"Ne sürprizinden bahsediyorsun? Eğer para falan isteyeceksen boşuna çabalama, benim için kılını kıpırdatmaz."

"Para istemeyeceğim, sadece seni kullanacağım, kısa bir süre, işime yarayacaksın."

Konuşmama izin vermeden "Daha fazla konuşma, sesine katlanamıyorum, hazırlan aşağıya in." dedi.

O an da fark etmiştim, başka bir çukurdan diğer bi çukura düştüğümü.

psiko'cinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin