Profesörün ödev olarak verdiği ve çok önemli olan maketi yetiştirmeye çalışırken tanışmıştık seninle. Sarı saçların koşmaktan dağılmış, terlemiş alnın, kırmızı ve büyük olan dudaklarının arasından hızlı nefes alıp veriyordun.
Seni gördüğüm an bütün beyin işlevim durmuş ve ne çarpmanla elimden düşen maket ne de az ileride beni çağıran arkadaşlarım umrumdaydı.
"Özür dilerim, özür dilerim." Eğilip dağılan maketi toplamaya çalışırken hala daha ben sana bakmaya devam ediyordum.
Güzelliğine o kadar dalmıştım ki sen maketi toplayıp ayağa kalktın an kendime gelebildim. Elindeki parçalara ayrılmış maketi bana uzatarak mahçupça baktın.
"Tekrardan özür dilerim, elimden ne geliyorsa yaparım. Cidden, özür dilerim."
"Önemli değil." Uzattığın maketi alırken - kimseye dokunmayı sevmeyen ben - eline dokunmak için ölüyordum.
"Tekrardan maketi yapmanda yardım etmek istiyorum." Kafanı kaldırım kısık sesinli konuştun. Üzgün ve mahçup olun her türlü belli oluyordu.
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp. "Önemli olmadığını söyledim, gerek yok." Yüzüme azda olsa gülümseme kondurdum. O kadar güzel ve naifti ki yüzümden 'sana tapabilirim' ifadesini silemiyordum.
"Pekala, ama eğer fikrini değiştirip yardım etmeme izin verirsen buralardayım. Ve tekrar özür dilerim, isteyerek yapmadım." Gülümseyerek kurmuştun bu cümleyi. Her hareketinde sana olan tapma isteyim artıyordu.
"Bir daha özür dileme, biliyorum isteyerek yapmadın." Bu sefer cidden gülümsedim. Benim gülümseme bakarak dahada büyüdü gülümsemen.
"Teşekkür ederim. Derse gitmem lazım, iyi dersler." İlk önce önümde eğildin ardından yanımdan koşarak fakülteye gitmeye başladın. Daha anca farkına varıyordum. Üzerinde turuncu bir kapüşonlu altında ise siyah bir pantolon vardı.
O kadar güzeldin ki seni aklımdan atmam çok zordu. Sarı saçların, beyaz tenin, muhteşem olan gülüşün, dolgun dudakların, küçücük olan burnun, güzel yüzün. O kadar tapılasıydın ki anlatamıyorum seni, sözcüklere dökemiyorum güzelliğini, ne söylersem söyleyeyim pasif kalıyordu her şey güzelliğinin yanında.
Arkadaşlarımın yanına dönünce hepsinin şaşkın bakışları bir saniye bile üzerimden ayrılmıyordu.
"Sen az önce güldün mü?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell Me You Love Me •KookMin•
Short StoryTut ellerimden. Yürüyelim macera dolu yolları. Birbirimizi cesaretlendirelim. Tutunalım birbirimize durmadan, engelleri aşarak koşalım. En sonunda yine birbirimize aynı cümleyi söyleyelim. "Seni seviyorum"