intro

1.8K 127 211
                                    


"Biraz karamsar bir mekan gibi görünebilir ama değildir. Eski sahipleri gerçek birer ucubeydi evi bu hale onlar getirdi, döşemeleri kaldırıp duvar kağıtlarını yenilerseniz burası beyaz saraya bile rakip olur."

Taeyong içeride Jaehyun'la konuşan emlakçının abartılı anlatımına göz devirdi. Duvarlarda lekeler ve hasarlar vardı ama ev bu gibi kusurları yüzünden yabana atılacak gibi de değildi. Çok ince bir işçiliği vardı ve Taeyong emlakçının aksine evin gothic havasından hoşlanmıştı.
Elini kabartmalı duvar kağıtlarının üzerinde gezdirirken duvarda bir pürüz hissetmesiyle başını parmaklarının değdiği yüzeye çevirmesi bir oldu. Sonradan duvara eklenmiş küçük bir ahşap yama gibi gözüken bir kısım vardı. Tırnaklarıyla duvar kağıdının yıpranmış yüzeyini kaldırıp altındaki ahşap yamayı çıkarttı. Minicik bir gizli bölmeydi bu...

İçinde paslanmış bir çivi, bir topaç ve kirli bir ayna vardı. Bunları buraya koyanın bir çocuk olduğuna emin sayılırdı çünkü kendisi de küçükken böyle eşyalar toplar, ganimetlerini de arka bahçelerinde ki gizli bölgesinde saklardı. Yüzüne yayılan gülümsemeyle eşyaları yeniden gizli bölmeye koyup, ahşabı da tekrar bölmenin üzerine kapattı.

Acaba burası eskiden bir çocuğun odası mıydı?
Aklına gelen fikirle birlikte gülümseyerek elini çoktan kocaman olmuş karnının üzerine yerleştirdi. Burası bebeğinin odası olacaktı. Bir kaç değişiklikle bu oda kesinlikle cennet köşeleriyle yarışır hale gelirdi.

   
Arkasından gelen çıtırtı sesiyle birden yüzünü kapıya döndüğünde daha ne olduğunu anlayamadan sağ ayağının altındaki ahşap aşağıya doğru çökmüştü. Eğer o anlık reflesle tüm ağırlığını diğer bacağına vermese Taeyong şu an muhtemelen düşmüş olurdu ve bu bebeği için çok tehlikeliydi çünkü Taeyong zaten yeterince zor bir hamilelik geçiriyordu.

 "Taeyong?"

"Efendim?"

Jaehyun, kapının yanında meraklı gözlerle kendisini süzüyordu.

"Ne oldu?"

"Neredeyse çürümüş bir tahtaya basıyordum ama önemli bir şey değil, bu arada anlaşabildiniz mi, evi aldık mı?"

"Ne demek önemli değil Tae, bu tehlikeli. Bana söylemeden bir daha evi gezmeye çıkma, bu olay tekrarlanabilir. Tadilattan sonra istediğin kadar gezebilirsin."

"Yani bu evi aldık mı demek oluyor?"

"Evet, aldık."

Taeyong kocaman bir gülümsemeyle Jaehyun'a sarıldı. Jaehyunsa ondan çok daha mutlu ve heyecanlı gözüküyordu.

"Jaehyun, bu çok güzel bir haber. Peki ne zaman taşınabilir mişiz?"

Eşi elini havaya kaldırıp zincirde takılı iki anahtarı salladı.
"İstersek bugün bile taşınabiliriz ama tadilatsız burada oturamayız bu yüzden muhtemelen bir hafta sonra."

"Rüya gibi, hâla kendi evimize sahip olduğumuza inanamıyorum."

Jaehyun, eşinin yanına yaklaşıp onu şiş karnının elverdiği kadar yakınına çekti ve alnını güzel çocuğun alnına yasladı.
"Burası bizim ilk yuvamız olacak, sevgilim. Kızımızı burada büyüteceğiz, kendimizi de, burada kavga edip, burada barışacağız ama huzurumuzu hiçbir şey bozamayacak."

"Hiçbir şey bozamayacak, değil mi Jaehyun?"

"Hiçbir şey, hayatım."

"Söz verebilir misin?"

"Söz"

                 ___________________

Emlakçı, genç çifti en sonunda satıp da kurtulduğu baş belası evde yalnız bırakıp arabasına atladığında o akşam kendisine bir bira ısmarlamaya karar vermişti. Elinde, içerideki karizmatik adamın imzası olan satış sözleşmesini yan koltuğa bırakıp gülümseyerek arkasına yaslandı.
İçerideki çocuklar kendilerinden önce o evde kalan her çiftin bir aya kalmadan öldürüldüğünü bilse bu evi almak için yine de bu kadar istekli olurlar mıydı, emin olamıyordu.
Bir an, adı Taeyong olan çocuğun şişmiş karnı aklına geldiğinde onlara ev hakkındaki söylentileri anlatmadığı için pişman olmuştu.  Masum bir bebeğin ve ailesinin ölmesini hiç istemezdi sonuçta.

Şimdi düşününce onlardan önce buraya taşınan son iki çiftin de bebeği olduğunu hatırlıyordu. Önemsiz ayrıntıyı beyninden uzaklaştırıp yola odaklandı. İleride otostop çeken kadını gördüğünde frene basıp kadından biraz sonra durabildi.
"Hey, isterseniz evinize kadar bırakabilirim. Böyle bir kadının bu kadar karanlık bir yolda-"

Adamın sözü kadının yüzünü ona dönmesiyle yarıda kesildi çünkü bir canavardan farksızdı ve yüzündeki deri yer yer parçalanmış, ancak çılgın bir boğuşmanın sebep olabolabileceği tırnak izleri yüzünde yer edinmişti.

"Aman tanrım."

Emlakçı gördüğü surattan gözlerini alamıyordu. Kadın, kanın birbirine yapıştırıp, keçe gibi bir hale getirdiği  saçlarını yüzünün önüne serbestçe dağıtmış hızlı adımlarla kendisine doğru geliyordu. Kaçmaya ve arabayı çalıştırmaya uğraşmıştı ama yaratık hepsini kontrol ediyor olmalıydı ki, motor zayıf bir ses çıkartıp ardından duruyordu.

Arabanın kapısı serçe açıldığında adam gördüğü korkunç surat ve çok yakınında aldığı metalik kan kokusuyla şoka girmiş gibi hareketsizce duruyordu. Kadın, uzun tırnaklarını yüzüne gittikçe yaklaştırırken emlakçı sadece çığlık atabiliyordu.

"AMAN TANRIM"

"YARDIM EDİN-"

 
*****

it wants your soul - jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin