11 yıl sonra, Çek Cumhuriyeti yakınları bir ada.
Kızıl Cadı rastgele eline aldığı antik bilgilerin olduğu kitabı okurken bir yandan kızıl saçları dizlerine düşmüş, cenin pozisyonunda uzanan kızının saçlarında gezdiriyordu elini.
Jean Danvers Maximoff
Jean bir gece ansızın kapısına bırakılmıştı, Wanda çok şaşırmıştı çünkü bulunduğu adaya ulaşmak imkansızdı. Büyü ile korunuyordu ve insanlar adaya dışardan baktığında sadece bir kaya parçası görüyordu. Ada, toprağına kadar efsunla kaplıydı ve Wanda izin vermeden kimse içeriye giremezdi.
Ama birisi girmişti. Wanda'nın büyüsünü parçalamış ve evinin tam önüne küçük bebeği bırakmıştı.
Şimdi o küçük bebek 10 yaşındaydı.
"Düşüncelerin çok karmaşık anne."
Jean yerinde doğrularak kalktığında Wanda kitabı kenara koyarak kızına yaklaşmıştı. Wanda, Jean'a birçok büyü öğretse bile Jean telepatlığını doğuştan almış olmalıydı."Büyülerim işe yaramıyor bebeğim çok üzgünüm. Zihnin çok karmaşık büyü hiçbir şekilde etki etmiyor."
Jean yeşil gözlerini geniş salonda gezdirirken Wanda'nın vücudu suçlulukla dolmuştu. Jean onun yüzünden rahat bir uyku bile uyuyamıyordu. Elinde değildi aslında. 11 yıl önce New York'ta olanlar, Akli dengesini yitirmesi ve daha sonra tekrar toparlanma sürecine geçmesi gerçekten kötü zamanlardı.
"Vanilyalı dondurma?" Wanda Jean'i kalbinden vurmuştu. Vanilya...
Vanilya, Jean'nin tek zayıf yönüydü.
Wanda mutfağa gitmek için tam kalkarken Jean minik elleri ile Wanda'nın bileğini kavramıştı.
"Be- ben birini gördüm." Wanda bileğini nazikçe çekip Jean'nin yanına oturduğunda bu sefer hayali vanilya kokuları havadan silinmiş ve yerine gerginlik gelmişti.
"Pietro adlı bir adamı oracıkta öldürdü gördüğüm şey. Ona 'Phoenix' diye seslendiler. Alevden oluşuyordu bütün vücudu, sadece önemli yerleri oluşturulmuş ve yarım bırakılmış gibiydi. Gözleri ve ağzı yoktu."
Wanda Jean'nin dediklerini duyduktan sonra ellerinden büyünün akmasına izin vermiş ve bir kere bile düşünmeden New York'a geçit açmıştı.
Geçitten gelen soğuk hava bütün evi sardığında Jean afallamış ve ne olduğunu anlayamadan geçitten geçmişti. Geçitten çıktığı ilk dakika midesinde oluşan bulantı onu epey rahatsız etmişti. "Anne, dur! Ne yaptığını sanıyorsun?"
Wanda Jean'i dinlemeden bir geçit daha açtığında bu sefer kendilerini daha sıcak ve güzel kokulu bir yerde buldular.
Tony Stark'ın özel mülkü.
Jean telepatik güçleri ile bulunduğu bütün çevrede ki zihinleri dondurduğunda aynı zamanda zaman kırılması yaşanmış ve her şey ağır çekime geçmişti.
"Burası neresi böyle?"
Alev kırmızısı ve altın rengi ile süslenmiş bir salonun tam ortasındaydılar ve hemen yanlarında koltukta uyuyan bir adam vardı. Jean adama yaklaşıp onu incelediğinde göz altlarının dayak yemiş gibi morardığını ve dudaklarında bir sürü çatlak olduğunu fark etti. Adamın zihnine girdiğinde ise onun Tony Stark isimli bir pislik iş adamı* olduğunu öğrendi.
Zamanı ve zihinleri eski haline aldığında ise yine kaosa şahit oldu annesi çıldırmış gibi etrafta dolaşıyor ve büyük evin içinde Tony Stark'ı arıyordu. Koltukta yatığını fark etmeyen annesine eliyle işaret eden Jean, olanlara kendini hazırlamaya çalışıyordu.
"Tony Stark! Uyan ya da seni kendi ellerimle parçalayayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐚𝐦𝐡𝐚𝐢𝐧 • 𝖆𝖚
Fanfiction"Sen şeytana döndün Wanda" dedi gözleri dolan Steve. "Şeytan olmak benim kaderim Steve, bunu önceden anlamalıydınız." ☆ |#2 𝘚𝘤𝘢𝘳𝘭𝘦𝘵 𝘞𝘪𝘵𝘤𝘩| 11.06.19