"in a world where you feel cold,you gotta stay gold"

57 3 35
                                    


Bts-Stay Gold

**

Zaman biz yaşıyorken akıyormuş gibi hissettirmez. Hatta aksine bazı günler güneş hiç batmayacakmış gibi gelir. Tüm acılarımızla, mutluluklarımızla, gözyaşlarımızla ve korkularımızla beraber ebediyete hapsolmuş hissederiz. Her seferinde bir saniye sonra bizi hangi sahnenin beklediği hakkında tonlarca hayal inşa eder, perde kapandığında bir yenisi için hazırlıklara başlarız. Ama günün sonunda yastığa kafamızı koyduğumuz o an bize hiç bitmeyecekmiş gibi gelen o günün göz açıp kapayıncaya kadar bittiğini ve bize bir yenisini vadettiğini fark ederiz. Öyle ki ardımızda bıraktığımız yıllara dönüp baktığımızda bu daha fark edilir bir hale gelir.

"Lahza." Kasabamızın yıllanmış okulunun yıllanmış edebiyat öğretmeni Bayan Choi, ki biz ona kendi aramızda Fosil Choi deriz, tahtaya yazdığı kelimeyi titrek sesiyle dile getirirken ardından gelecek 'ne anlama geliyor' sorusunu hepimiz biliyorduk.

Fosil Choi bu geleneğiyle yıllardır nam salan bir öğretmendi. Farklı kökenli veya değil, her türlü çok kullanılmayan kelimeleri, özdeyişleri, cümleleri bulur ve bize de ne olduğunu aktarırdı. İşin tuhaf yanı ise babalarımızı, annelerimizi, teyzelerimizi ve hatta bazılarımızın anneannesini bile okutan bu yaşlı kadın asla bir kelimeyi iki kere öğretmeye kalkmazdı. Farklı öğrenciler olsa dahi. Tabi bu en başlarda kasabamızda dolanan bir dedikoduydu lakin Fosil Choi bir keresinde bunu onaylayan birkaç şey söylemişti.

"Ne anlama geldiğini bilen var mı çocuklar?" Hayır, cevap vermeme veya dinlememe gibi bir şansınız yoktu. Çünkü Fosil Choi bir cevap almadığı sürece sizi asla eve göndermezdi. Hatırlıyorum da liseye başladığımız ilk sene ders bitmesine rağmen cevap alamadığı için bizi iki buçuk saat daha okulda bekletmişti. Hepimizden cevabı almayı başardığında ise gitmemize izin vermişti.

'Bilmiyoruz hocam, lütfen anlatın' nidaları sınıftan yükselirken arka sıramda oturan sümüklü ikiz kız kardeşlerin çiğnediği sakız sesi sinirlerimi bozuyordu. Camı hafifçe araladığım sırada ön sıradan kalkan bir el olduğunu göz ucuyla görmüştüm. Dirseğimle yanımda uyuklayan Jimin'i dürttüğümde salyaları ders edebiyat olmasına rağmen önünde açık halde duran matematik defterine damlıyordu. Uyanıp etrafa anlamsız bakışlar atarken koluyla salyalarını sildi.

Öğretmen masasının hemen önünde oturan Namjoon elinde tuttuğu siyah, deri kaplı defteriyle beraber ayağa kalkarken bir yandan da kemikli gözlüklerini düzeltiyordu. Çenesi her ciddi olduğunda olduğu gibi yine hafifçe öne çıkmıştı.

"Arapça kökenli olan bu kelime, zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçasını, yani 'an' ı temsil ediyor. Araplar bu kelimeyi," Biz her ne kadar Fosil Choi'nin bu geleneğini sevmiyor gibi davransak da yaşlı edebiyat öğretmenimiz asla içi boş kelimelerle gelmezdi ve biz aniden kendimizi bu kelimeyi düşünürken bulurduk.

" göz açıp kapayıncaya kadar anlamında kullanıyormuş. " O zamanlar en yakın arkadaşlarımdan biri olan, sınıfın inek öğrencisi Kim Namjoon elindeki siyah derili kitabı göğsüne sıkıca bastırıp bir yandan da bu kelimeyi açıklarken ileride bu kelimenin hayatımın özeti haline geleceğini düşünmezdim.

Lahza.

Zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçası.

Göz açıp kapayıncaya kadar.

Çünkü benim hayatım göz açıp kapatıncaya kadar bitmiş gibi gözüküyordu.

Çantamı toparlarken bir yandan da kulağım bizimkilerin konuşmalarındaydı.

"Hadi internet kafeye gidelim de geçenki maçın rövanşını senden ağlata ağlata alayım." Hoseok Namjoon'a bakarak geçen seferki yenilgisinin içinde nasıl da kaldığını belli ederken Yoongi sırasında her an tekrar uyuyacakmış gibi duruyordu. Tamam, o her zaman uyuyacakmış gibi dururdu lakin bu sefer çok daha haklı bir sebebi var gibiydi. Jin ve Jimin onunla saçma bir muhabbete girmeye çalışıyorlardı ve inanın bana bu benim bile uykumu getiriyordu.

lahza//taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin