1.bölüm

83 20 14
                                    

Bugün günlerden mutluluk olsun ,umut olsun. Bugün sizin gününüz olsun . Her adımınızda belli edin o içinizdeki yaramaz çocuğu . Evet bugün günlerden pazartesi değil . Bugün günlerden mutluluk . Gece çok iyi uyuduğum için gerinerek uyandım bu sabah. Bugün okulun ilk günü olması beni heyecanlandırıyordu . Hadi ama öyle bakmayın okulu tabiki seviyorum . Bu sene lise hayatımın biteceği seneydi. Evet artık ben lise son sınıf öğrencisi olmuştum . Şaka gibi değilmi ? 'Bu lise ne zaman bitecek' derken bir bakmıssn mezun olmuşuz. Yorganı iki ayağımla aşağı atmamla hemen kalkıp banyoya doğru ilerledim. Günlük "temizlik" adı altında yapılan diş fırçalamak , saç taramak , yüz yıkamak gibi rutinlerimi yapıp banyodan çıktıktan sonra giysi dolabıma doğru ilerledim . Bugün çok abartılı ya da çok sade olmak istemiyordum . Hem bu senede okul ezen - ezilen gruplarına ayrılacaktı. Allah'a şükür ki biz onlara karışmıyor ,onlarda bize karışmıyorlardı. Biz dediğim ; büşra ve ben . Büşra benim en yakın arkadaşımdı. En zor zamanlarımızda birbirimize hep destek olduk . Neyse ki üç aylık özlem sona erecekti. Hızlıca üzerime kısa , siyah ve dar olan eteğimi giyip üzerine , eteğe yakışan bir kazak alıp eteğin içine sokuşturdum. Boy aynasına baktığımda kendimde eksik olan birşeyler sezdim. Kemer ! Çok hoş duran bir siyah kemerim olmasına istemsizce mutlu olmuştum. Büyük şeylerde mutluluk aramayın çünkü mutluluk küçük şeylerdedir. Tam çıkacakken içim rahat etmedi diye geri dönüp fileli çorabımı giydim . Işte şimdi olmuştu . Hızlıca aşağı indiğimde annemi ve babamı kahvaltı yaparken gördüm . Ilk once babama sarılıp "günaydın babalettacığım" dediğimde yine her zamanki gibi kahkaha atarak "günaydın kızılettecağım"dedi. Ben her yaşımda çocuk kalmayı bilen bir kızdım. Benim sayemde de yaşayamadıkları çocukluklarını yaşıyorlardı. Bizim en büyük kavgamız beş dakika falan sürerdi . Anneme doğru döndüğümde elini havaya kaldırarak 'dur' işareti yaptı. Bir an babamla göz göze geldiğimizde kahkahamızı dizginleyemedik.
"Ne oldu annemm" dedim gülerek . Annem ise hiç istifini bozmadan ;

"Sen git babana sarıl . Her sabah ilk onu öp. Tamammı kızım?"

Annemin bu söylediğiyle hemen anneme sarılıp ;
"Yaaa sen kıskandın mı?"

"Ne kıskanacağım be ? Benim oğlum da bana sarılır. "
der demez pişman oldu . Anında gulumsemem yüzümde soldu . Kendimi toparlayarak "size afiyet olsun." Diyerek evden dışarı attım kendimi . Gözlerimden bir yaş düştü . Unutmalıydım çünkü geçmişte kalmıştı . Insanların öldüklerini belli etmek için nefes almamasına , kefene ya da mezara gerek  kalmazdı. Bazı insanlar kalpte ölürler . Ama onlar pek masum ölenler değildir . Onların katilleri ise kalbin sahibidir. Bizizdir ! Okul'a nasıl geldiğimi bilmiyorum . Beynim unutmak istediklerini tekrar tekrar hatırlayınca zaman geçiyor mu yoksa duruyor mu? hiçbir fikrim yoktu . Sadece korkuyordum . Geçmişimde takılıp kalmaktan... Birisi beni sertçe sarstığında kendime geldim .
"Büşra ? "

"Alev ? Ne oldu sana?"

"Ya kızım boşver beni şimdi . Seni çok özledim ."
Diyerek boynuna atladım. Oda anında karşılık verdi . Birbirimizden ayrılıp el ele okula girdik. Ister çocuk desinler ister ergen . Biz sevgimizi yaşamaktan asla gocunmazdık. Okulun bahçesine girdiğimizde müdür konuşma yapıyordu . Sizde bilirsiniz klasik 'hayırlı olsun' konuşmasıydı işte. Bu sene yine sınıf dağılımı olacaktı. Müdür yardımcısının sesiyle o yöne doğru döndük . Elinde sınıf listeleri vardı. A şubesinden başlayarak öğrencileri toplamaya başladı. Büşra ve ben yine aynı sınıfa düşmüştük. Kader bizi hiç ayırmıyordu cidden . Tabi yaz tatilleri dışında. Hızlıca sınıfa doğru yürümeye başladık. Size ufak  bir ayrıntı vermem gerekirse bizim okul ve bizim okulun karşısındaki okulun yıllara dayalı musibetleri vardı. Hiçbir zaman kavga etmeden seneyi kapatmazlardı. Her iki okulun başında öğrencilerden biri yönetici olur ve okulu yönetirdi.Sadece tek bir kural vardır; kızlar kavgalara dahil olamaz ve bir okul diğer okulun kızlarına dokunamaz .o yuzden biz kızlar asla onlara karışmazdık. Açıkçası işime bile geliyordu . Ben okuluma eskisi gibi sessiz sakin devam edeceğim . Yani öyle  tahmin ediyordum . Gün boyunca büşra bana nerelere gittiğini anlatıyordu. Evet tam tamına bir milyonuncu kez. Zaten yazın telefonda anlatmıştı. Bunu söylersem beni yanlış anlayabilir ve üzülebilirdi. Zaten bu kızın gezme sevdası yüzünden başına bir gün bela alacaktı. Yeni eğitim öğretim yılının kitapları dağıtldıktan sonra herkes evlerine dağıldı .Zaten ben ve büşra dışında çoğu kişi eğlenmek amaçlı okula geliyorlardı. Biz gerçekten ideallerimiz ve hayellerimiz için  bu sıralarda oturuyorduk. Büşra ile ayrıldıktan sonra evime doğru giden yolda şarkı eşliğinde yürümeye başladım . Ama az ilerde gördüklerimle yolun ortasında kala kaldım. Yolda kazı çalışması  vardı . Bu yüzden geçmek tehlikeli ve yasaktı . Evime giden bir yol daha vardı ama oradan  da ben geçmek istemiyordum. yine de 'başa gelen çekilir ' diyerek diğer yolu kullanmaya karar verdim . Bu yol SOYER lisesinin önünden geçiyordu . Yani rakip okulumuzun. Aman ne harika(!)
Hızlıca okulun olduğu sokaktan yürümeye başladım . Tam okulu geçmiştim ki üç kişi arkamdan bağırarak birşeyler söylemeye basladılar. Onları hiç duymamayı  tercih ederek yoluma devam ettim. Birisi kolumu tuttuğunda derin bi nefes alarak arkama döndüm.
"Ne vardı?"

"Hiiiç. gözümüze pek bir hoş  geldin ."
Dedi üzerimi süzerek . Işte tamda bu yüzden geçmek istemiyordum buradan. Deli gibi korkuyordum ama bunu asla belli edemezdim. Karşımdakine öylece baktım . Tek kelime etmeden yüzüne odakladım gözlerimi .

"Ne var ?"

"Hiiiiç. Gözüme pek bir boş geldiniz."

Dedim onun yaptığı gibi onları süzerek. Resmen çocuğun lafını değiştirerek ona iade ettim. O da kolumu daha çok sıkarak üzerime doğru gelmeye başladı.
"Derin sularda yüzüyorsun bebeğim . Yapma !"

"Bebeğim ?"
Dedim soru sorarcasına . Hepsi birden kahkaha atmaya başlayınca
"Kolumu bırak."

"Neden? " dedi sırıtarak.

"Kolumu bırak"

"Sessiz-" lafını bitirmeden ben konuştum.

"Kolumu bırak."

"Sana -" sözünü bölen şey benim suratına inen tokadım oldu . Yanağını tutmak için kolumu bırakan eli fırsat bilip  arkama dönüp koşmaya başladım. Çok hızlı koşuyordum yoksa attığım tokadın bedelini ağır ödeyecektim . Bugün giydigim eteğe lanetler okudum . Arkama baktığımda üçününde arkamda olduğunu gördüm. Biraz koştuktan sonra duvarın dibinde yüksek sesle tartışan iki kişi gördüm . Ikiside yapılıdı.Yani en azından peşimdekilere  bin basarlardı. 'Belki yardım edebilirler' düşüncesiyle yönümü o tarafa çevirip onlara doğru koştum.  " yardım edin " dediğimde tarışmayı kesip bana  doğru döndüler. Bana diğerinden yakın olanın arkasına geçtim.kollarını tuttup beni görmesinler diye eğildim. Tam ağzını açıp birşey diyecektiki arkamdan gelenlerin sesiyle o yöne doğru döndü. Kolumu tutan hayvan etrafa bakınarak ;

"Nerdesin bebeğim ? Hadi ama canın oyun oynamak mı istiyor ?"
Diye bağırıyordu. Allahtan benim olduğum yöne doğru bakmıyordu. Inşallah giderler diye dua ederken önümdeki çocuğun dedikleriyle yere çivilendim.

"Bebeğin burada!"

Işte şimdi isim bitmişti . O üç kişinin bize doğru dönmeleriyle  bir adım geri gitmeleri bir oldu. Sonra onlara elini kaldırıp 'gelin' işareti yaptı. Hepsi birbirlerine baktıktan sonra tereddütle bize doğru gelmeye başladılar. Az önce tartıştığı adam bir - iki adımla önümdeki çocuğun yanına gelerek ona, 'ne yapıyorsun ' bakışı attı . Ben bugün günlerden mutluluk mu demiştim ?yanılmışım. Ayak parmaklarımın üzerinde yükselerek onun kulağına doğru tek bir cümle söyledim ;
"Beni onlara verme."

Ben bunları yazarken çok değişik hissettim . Ben hayllerimin peşinden gidiyorum .umarım sizinde gerçekleşmesini beklediğiniz bir sürü  hayelleriniz vardır 💙daha yeniyim ama vazgecmemek önemli değil midir ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin