Flashback5 sene önce
Var gücüyle bomboş sokakta koşan genç kadın ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözleri yüzünden etrafı buğulu görüyordu.
Bir anda başının dönmesiyle birlikte kendini yerde bulduğunda ağlaması dahada hızlanmıştı.
Eteğinin ardından açılan dizi ve kan revan içinde kalmış elleriyse ona hiç yardımcı olmuyordu.
Sırtını birkaç metre arkasındaki duvara yasladığında dizlerine pansuman yapılması gerektiği gayet açıktı ama en son umursayacağı şey bu gibi görünüyordu.
Dizlerinden önce umursayacağı bir şey
vardı, sızlayan kalbi..Sinirle kanayan avuç içlerini duvara geçirdiğinde ağzından boğuk bir inleme kaçtı.
Bir gecede ne hale gelmişti böyle?
Bacaklarını kendine doğru çektiğinde hiçbir şeyi, hiç kimseyi önemsemeden içli içli ağlıyordu ya da elinden başka bir şey gelmiyordu.
Yanında bir hareketlilik hissettiğinde kafasını kaldırıp bakmaya bile tenezzül etmedi.
Kim geldiyse, geldiği gibi giderdi.. Hep böyle olmamış mıydı zaten? Hayatına her giren çekip gitmiş, onu bir daha kendiyle baş başa bırakmıştı.
"Hanımefendi, iyi görünmüyorsunuz."
Histerik bir şekilde gülümsedi, aksine mutlu değildi.
"İyi değilim çünkü, görmüyor musun?"
Genç adam pes etmeyerek ona biraz daha yaklaştı.
"Beni burada bekleyin lütfen, hemen geleceğim."
Ayak sesleri hızla uzaklaştığında başını dizlerinden kaldırmadan içli içli ağlamaya devam etti. bekle.. geleceğim..
Bu iki kelimden nefret ediyordu. Hani? Neden gelmemişti? Neden birlikte buralardan kaçıp gideceklerken onu bırakıp gitmişti?
Genç kadın, adamın ailesinin onaylamadığı ilişkisi yüzünden kendi ailesini karşısına almıştı, anlamsız bir şekilde herkese rest çekmiş şimdi ise kafasını duvarlara vuruyordu.
bekle.. geleceğim..
Hani niye gelmemişti o zaman? Neden onu bırakıp gitmişti? Birlikte çok güzel şeyler yaşamayacaklar mıydı daha? Bunlarda mı yalandı? Ona hissettikleri, yaşattıkları sözde sevgisi, aşkı hepsi yalan mıydı?
Başını iki yana salladı.
Artık kime güvenebilecekti?
Kim saracaktı yaralarını?
Kim diyecekti ben yanındayım diye?
Hıçkırıkları daha da hızlanırken yanında hissettiği hareketlilik ile başını dizlerinin üzerinden kaldırdı.
Genç adam ona doğru yaklaşarak elindekileri gösterdi.
"İzin verin, size yardım edeyim."
Kadın, çaresizce başını sallamakla yetinebilmişti.
Gazlı bez, iyice açılan dizlerini yaktığında ağzından ufak bir çığlık firar etti.
Genç adam yüzünü buruşturduğunda, kadının sol dizindeki yaraya yaklaşarak üflemeye başladı.
Daha önce hayatında hiç görmediği bu kadının dizindeki acı onun neden canını yakmıştı?
Son olarak dikkatlice yapıştırılan yara bandıyla kadın dizindeki pansumanın hallolduğunu anlamıştı.
Minnetle gülümsedi, tabi bu gülümsemesi ne kadar içten olmuştu o da bilmiyordu..
Genç adam kadının ellerini avuçladığında gazlı bezle dikkatlice her tarafı kan içinde kalmış ellerini temizledi.
Daha sonra yanındaki poşete uzandığında elindeki sargı bezini dikkatlice kadının eline sardı.
Genç kadın dikkatini ona vermişken, o ise sadece kadının ellerine bakıyordu.
İşini bitirdiğinde göz göze gelmeleri çok uzun sürmemişti.
İkiside aynı anda yutkunduğunda bakışlarını birbirlerinden kaçırdılar.
Kadın elini ışık hızıyla adamın ellerinden çekerken tekrar gülümsemeye çalıştı.
Adam da kadın gibi duvara yaslandığında aralarında bir süre sessizlik oldu.
"Teşekkür ederim." dedi kadın sessizliği bozarken.
Adam cebinden çıkardığı peçeteyi ona uzattığında önemli değil dercesine gülümsedi ve hali hazırda akan gözyaşlarını işaret ederek peçeteyi ona uzattı.
"Nasıl bu hale geldiniz?"
Hiç tanımadığı bu adama derdini anlatacak değildi elbet.
Gözlerini masmavi gözlere çevirdiğinde kaşlarını çattı.
"Gerçekten merak ediyor musun?"
"Etmesen burada işim ne?"
Başını olumsuz anlamda salladı.
"Şu acizliğimi görmüyor musun? Anlatacak bir şey yok." dedi dudakları tek çizgi halini alırken.
"Anlatacak çok şey var. Eğer bir kadın bu hale geliyorsa, gerçekten anlatacak bir çok şey var."
Omuz silkti.
Hâla derdini bu tanımadığı adamla paylaşmamakta ısrarcıydı.
Hayatına kolay kolay insan almazdı ama ne hikmetse insanlar çocuk oyuncağıymışçasına onun hayatından çekip giderlerdi.
"Algın.." diye fısıldadı genç adam.
"Efendim?"
"İsmim Algın."
Ellerini sıkması için yanındaki kadına uzattığında, kadında umursamaz bir şekilde elini tuttu. Elinin ne kadar acıdığı her halinden belliydi.
Elleri birbirlerinden ayrıldığında tenlerindeki sıcaklık her ikisine de geçmiş gibiydi.
"İsmini söylemeyecek misin?"
"Bu çok mu önemli." dedi kadın gözlerini devirerek. Şu anda kendini dünyadan soyutlanmış gibi hissediyordu.
"Benim için önemli, madem yaşadıklarını benimle paylaşmayacaksın.. Bari adını söyle."
"Sare.." dedi kadın, adamın onun peşini bırakmayacağını anladığında. "Sare Öztürk."
Adam genişçe gülümsediğinde oturduğu yerden kalktı ve cebinden çıkardığı kağıda hızlıca bir şeyler yazdı.
Kağıdı hemen yanında oturan kadına uzattı ve hızla uzaklaştı.
Genç kadının kağıdı açması ve kaşlarını çatması bir olmuştu.
"Beni ara olur mu? Bu güzel kadını bu hale neyin getirdiğini bilmek isterim.
Hiçbir şey için gözyaşlarına değmez.
0539*********"
• • •
Saudade; Bir kimsenin yokluğunda yaşadığın derin özlemi ve bir zamanlar kaybettiğin bir şeyin bir daha asla senin olmayacağını anladığın an yaşadığın his anlamına gelir ;")