1.BÖLÜM:"DENEYİM"

154 10 5
                                    


1.BÖLÜM:"DENEYİM"

Hava çok soğuktu. Tenime işleyen soğuğun bedenimde bıraktığı izler bir imza gibi tanıdık ve samimiydi. Soğuğu seviyordum, bana donduğunu hissettiğim onca duygunun önüne geçen, bedenimi sarmam gerektiğini hissettiren o içgüdüyü seviyordum.Benim fabrika ayarlarımda bedensel acı çekmek, her zaman duyguların acımasızca kırdığı ruhun ağrısının yanında bir hiçmiş gibi geliyordu. Hissizlik felcini seviyordum.

Elimde tuttuğum Simyacı kitabına baktım ve onlarca yerine fosforlu kalemlerle çizdiğim ve birçok yanına minik notlar aldığım o kitabın okunmaktan eskimiş basit sayfalar bütününden çok daha fazlası olduğunu anladım. Bu kitap sayfaların arasında nefes alıyordu ve avuçlarımın içini yakarak, kendi gücünü bana vermek istercesine ellerimde duruyordu. Yeni bir işe başlayacağımda kendimi birazcık daha cesur hissetmek ve hayatın yalnızca  bir deneyimden ibaret olduğunu hatırlamak adına bu kitap bana yardımcı oluyordu. Kütüphanem bir din olsaydı diye düşündüm, kutsal kitabım Simyacı olurdu.

Yanımda hararetli hareretli konuşan ellilerinde bir kadın,  sabahtan beridir onun bunun hakkında yaptığı dedikoduyu hiç yapmamış gibi cümlelerini ciddi bir şekilde söylediği "Aman neyse be Gülsüm,günahını almayalım şimdi adamın. Hem bize yakışır mı böyle şeyler, bizi ne ilgilendirir ki?"cümleleriyle sonlandırdığında, kendimi kıkırdamaktan alıkoyamadım. Kadın anlamlı ve iğneleyici bakışlarla yandan bana baktığında ağzımı tutup başımı yine cam tarafına çevirsem de kadının beni gözleriyle kendi  önyargı hissiyatının ana karakteri yaptığını anlamam pek de uzun sürmedi ama bu beni hiç de ilgilendirmedi çünkü gelmem gereken yere ulaşmıştım ve  oraya yalnızca şoför abiye soracağım, "Müsait bir yerde inebilir miyim?"sorusu uzaklığındaydım.

Otobüsten indikten sonra telefonumu çıkardım ve navigasyondan 'Daktilo Yayınevi' ni bir sağ ve iki sol dönüşten sonra buldum. Karşımda gördüğüm o koskocaman şirket bir an neye uğradığımı şaşırmama neden olsa da kendime:' Saçmalama Vadi,daha önce onlarca kez fotoğraflarına baktın. Burası senin hayallerin ve çalışmak istediğin şirket. Kendine gel ve olgun bir genç kadın gibi davran.'diye telkinler verdim ve derince bir nefes alarak, son yüzyılın en büyük yayınevi şirketinin içerisine girdim. Girmemle sıcak hava dalgasının suratıma çarpması bir oldu vücudum uyuşarak kalın hırkamın düğmelerini açmam için yalvardı ve ben de istediğini yaptım. Binanın dıştan göründüğünden daha farklı olduğunu gördüm, ne kadar yenilenmiş ve bakımlı duran bir bina da olsa duvarlarda yıllardır taparak okuduğum ve yalnızca adını bile gördüğümde heyecanlandığım yazarların eski kitaplarından alıntılar vardı, tamamiyle vintage tarzda döşenmiş bekleme odası ve tuşlarının bile ahşaptan olduğu değişik bir asansör vardı.Evet, burası gerçekten edebiyat  kokuyordu ve ben buna aşık olmuştum.

Ortalık tenha gibi görünüyordu ki bu beni sevindirdi, buraya çağrılan nadir insanlardan biri olmalıyım diye düşündüm ve bu düşünce yüzümde genişçe bir gülümsemenin yeşermesini sağladı. Benim kitabım kadar nitelikli başka bir kitap bulabileceklerini düşünmüyordum zaten. İlgili kadının yanına gittim ve kadın bana üzerinde, '78'yazan pembe bir bileklik verdi.' Bu ne için? 'diye soracağım anda ne demek istediğimi anlayan kadın başından savmak istercesine, "Görüşme sırası size geldiğinde bileklik yeşil bir ışıkla parlayacak ve siz de Yankı Bey ile görüşebileceksiniz."ve eliyle asansörü işaret ederek, "Görüşmeler on birinci katta yapılıyor," diyerek işine geri dönüp benimle ilgilenmeyi bıraktı.

Ben de şaşkınlıkla asansöre bindim ve genişçe olan aynasında kendime son kez bakıp saçlarımı ve fazlasıyla mini olduğunu düşündüğüm eteğimi düzeltip on birinci kata çıktım.Bunu yapabilirim diye düşünüp kendime aynadan bir öpücük attım.

YANKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin