Last Kiss

937 90 72
                                    


Kim Taehyung, yavaşça Jeon Jungkook'un üzerinde zıplarken gelmeye oldukça yakındı. Bacak kasları geriliyor, onu yavaşça yukarı taşıyor ve bir anda kendini bıraktığında ise altındaki bedenle tekrardan bir oluyordu. Gözleri, siyah saçlı çocuğun gözlerinden bir an olsun ayrılmazken o an istediği tek şey anı yaşamaktı. Bu anı zihnine kaydetmek ve sonsuza kadar yaşamak istiyordu. Bu gece üzülmek yoktu, ağlamak, bağırıp çağırmak yoktu. Bu gece, hayatının tek aşkı olan adamla son gecesiydi. Son dokunuşları, son bakışı, son öpüşü ve son seksi.

"Tae-Taehyung."

Jungkook'un nefes nefese kalmış inlemeyle karışık sesi sarı saçlı oğlanın kulaklarını doldurduğunda bacaklarındaki kasa daha fazla yüklendi. Çünkü biliyordu. Jungkook ne zaman sona yaklaşsa böyle inlerdi. 

Öne eğilip dudaklarını Jungkook'un kulağına sürttü. "Gel bebeğim."

Jungkook, Taehyung'un hızlanması üzerine bir kez daha boğuk bir inleme çıkartırken sağ elini sarışın çocuğun ereksiyonuna atmış ve hızla çekmeye başlamıştı.

Yatak odalarının duvarlarında onların inleme ve hırıltıları duyulurken, siyah saçlı olan birkaç dakika içinde Taehyung'un içine hızla boşalmış, Taehyung ise onun karnının üzerine gelmişti. Bu andan sonra geriye kalan tek şey ise hızlı nefes alış verişlerdi.

Boşalmanın verdiği sersemletici his ile beraber, başı biraz Jungkook'un omzunda dinlemiş, ardından bedenini yavaşça yatağın boş kalan sağ kısmına atmıştı. Nefesleri hala düzensiz, yanaklarıysa kırmızıydı. Oldukça iyi bir seksti.

"Kollarını aç, orada uyumak istiyorum."

Jungkook'un uykulu sesiyle hemen kollarını açtı. Siyah saçlı da bir saniye bile beklemeden sıcacık kolların arasına sıvışmıştı.

Kollarının arasındaki bedene baktı yavaşça. Yüzünü inceledi. Benlerini saydı tekrardan, sanki ezbere bilmiyormuş gibi ve iç çekti acıyla. Son dedi içinden. Sondu. İçi acısa da, kalbi gitmek istemese ve ona yalvarsa bile, bitmişti.

"Bugün çok sessizsin." Jungkook, başını yasladığı göğüse yanağını sürttü. Siyah saçları, esmer göğsün üzerine yayılmıştı ve Taehyung onun yine çok güzel göründüğünü düşünüyordu.

Jungkook'un soğuk elleri Taehyung'un göğüs ucunu bulduğunda, parmağı ile etrafında yavaşça daire çizdi. "Bütün gün ne olduğunu sordum ama cevap vermedin. Bir şey olmadığını söylesen bile," Başını yukarı kaldırıp güzel gözlerini Taehyung ile buluşturdu. "Biliyorum. Bir şey olmuş."

Sarışın çocuk nefes alamıyordu. Gözleri o koca gözlere kenetlenmiş bir şekildeyken nefes alamıyordu. Şu an yanlıştı. Ne yaptığını bilmiyordu, neye göre hareket etmesi gerektiğini de. Beyni, aylardır öğrendiği gerçeklerle iflas ederken, kalbi hala Jungkook için çarpmaya devam ediyordu ve bu, işte bu en yanlış şeydi. Ne yapacağını bilemiyor, susmaktan başka çaresi kalmıyordu. O, öylece kollarının arasında ve bu kadar saf bir şekilde yatarken, bu gece düşünmeyeceğine söz verdiği gerçekleri engelleyemiyordu. Beyni ona resmen bir savaş açmıştı. Kalbine, duygularına bir savaş açmıştı.

"Kook, ben iyiyim bebeğim." Gözleri saate kaydı, 23.47. "Hadi uyuyalım."

"Peki uyuyalım. Ama yarın kahvaltıda ne olduğunu söylemek şartıyla. Anlaştık mı?"

Yarın kahvaltıda. Taehyung histerik gülüşünü saklamak için dudağını ısırdı. Yarın, kahvaltı falan olmayacaktı. Son kahvaltılarını bu sabah yapmışlardı çünkü. Ancak o, bunu şimdilik bilmeyecekti. Bilmemesi gerekliydi. O yüzden, hem aşık olduğu hem de nefret ettiği ceylan gözlere bakmış ve yavaşça kafasını sallamıştı.

Last Kiss | taekook √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin