Kırık pencereye her ne kadar tahtalarla kapatmaya çalışsamda güneş ordan bile odaya sızmıştı ve beni uyandırmak için adeta yemin etmiş gibiydi zaten geç gelmiştim eve uyumak istiyordum taki güneş yetmiyormuş gibi birde zil çalmaya başlıyana dek bir süre sonra kapı kırılmak istenir gibi yumruklanmaya başladı sesli bir nefes verip uyandım. Komodinin üzerinde duran telefonumun saatine baktım saat daha sabahın 7'siydi ağzımda bir küfür mırıldandıktan sonra komodinin üstünden silahımı aldım elime ve kapıya doğru ilerledim.Kapının önünde durup "Kimsin" diye seslendim "Benim kızım açsana şu kapıyı" demişti. kapıdaki kişi bir dakika ya kizim bu Ali onun sesi "Tekmisin" diye sordum "Evet" dedi ve kapının kilidini açtım yavaşça araladım kapıyı ve Ali girdi içeri ilk önce kapıyı kapattı ve sonra bana doğru döndü sağ elimdeki silaha baktı "Ne bu yine" diye sordu sitemli bir ses tonuyla silahi belime yerleştirirken "Bilmiyormuş gibi ne hala soruyorsun" dedim aynı sitemle bende ona ve banyoya doğru ilerlemeye başladım
elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra mutfağa ilerledim ve kendime kahve hazırlamaya başladım görgüsüz gibi Ali'yede hiç isteyip istemediğini sormamıştım çok istiyorsa gelip yapar canım aman sende evet ya yabancı değil gelip yapar kendi.Kahveyi elime alıp salona geçtim Ali tekli koltukta oturmuş ayak ayak üstüne atmış bana bakıyordu bende kendimi üçlü koltuğa bıraktım ve yüzümü ona doğru çevirdim "Sağol ya canım sorduğun için" dedi neyi sormuştum ki hakikaten ya ne sormuştun sen "Ne diyorsun oğlum sabah sabah" diye sordum bende ona "Kahve diyorum canım" diye cevap verdi bana haa bak gördün mü ayıp olur demiştim ben sana ayıp oldu işte ona da yapmalıydın "Çok istiyorsan gider kendine yaparsın yabancı mısın" dedim yabancı değildi hatta ailem, dostum, çocukluğum kısaca herşeyim diye bileceğim belkide tek insandı.
Beraber büyümüştük biz aramızda üç yaş vardı ama ona illa abi dememi istiyordu ben ise inatla ona hala Ali diyordum.
Bir kaç dakika yüzüme baktı ve birşey söylemedi çünkü konuya benim girmemi istiyordu bende onu yormadım ve konuşmaya ben devam ettim "Neden geldin alacaklı gibi sabahın köründe" diye sordum
Aslında biliyordum neden geldiğini ama onu kırmayacaktım ve bilmiyormuş gibi davranacaktım kahvemden bir yudum aldıktan sonra yüzümü tekrar ona çevirdim.
"Aslı bu son işe senin gitmiyeceğini söyledim sana ama bir bakıyorum hanımefendi beylik taslar gibi o kadar adamın içinde güç gösterisi yapıyor biz seninle ne konuşmuştuk hani sadece sevkiyati yapacaktın üç tane adamla çatışma çıkarmak ne demek o kadar adama karşı bu durum abinin hoşuna hiç gitmedi haberin olsun" dedi sert ve sitemli bir ses tonuyla sesli bir nefes verip konuşmaya başladım "Işler istediğimiz gibi gitmedi sevkiyata karşı taraf anlaşmayi bozdu sonrasıda meçhul zaten" dedim koltuğun baş kısmına kafamı yasladıktan sonra...
Ali dalga geçer gibi bir kahkaha attıktan sonra sağ ayağını yere indirdi ve öne doğru eğildi ve konuşmaya başladı "Sonrası meçhul ha az kalsın kimliğin ortaya çıkıyordu nasıl bu kadar dikkatsiz ola bilirsin" diye bağırdı anlaşılan dünkü mevzu Ali'yi baya sinirlendirmiş ama benimde onu şuan çekecek hiç sabrım yoktu.
Evet dün az kalsın kimliğimi ortaya çıkarıyordum haklıydı aslında ama bende kendimi haksız durumda gösterecek birisi değildim "Napsaydım ha" diye bağırdım ardından devam ettim "Yakup'u vurdular sessiz sessiz hepimizi öldürmelerinimi bekleseydim napsaydım" diye bende çıkıştım ona "Olan oldu işte kapat şu konuyu artık başım ağrıyor zaten senin yüzünden birde gelmişin bağrıyorsun burda" dedim sistemle Ali sabır dilenir gibi ellerini yukarı kaldırdı ve ardından "Tamam lan abiye sen hesap vereceksin zaten nasıl olsa" dedi ah evet birde abi mevzumuz vardı ama şuan düşünmek istediğim son mevzu oydu.